Suçta ve cezada kanunilik ilkesi, ceza hukukunun temel yapı taşlarından biri olup bireylerin özgürlüklerinin keyfi uygulamalara karşı korunmasını sağlayan en önemli anayasal güvencelerden biridir. Bu ilke, yalnızca cezalandırmanın sınırlarını belirlemekle kalmaz, aynı zamanda devletin ceza verme yetkisini yasalarla çerçeveleyerek bireyleri öngörülemez ve keyfi cezalandırmalardan korur. En basit tanımıyla, kanunda açıkça suç olarak tanımlanmayan bir fiil için kimseye ceza verilemez ve kanunda öngörülmeyen bir ceza uygulanamaz.

Bu ilkenin kökeni modern hukuk devletinin oluşumuna kadar uzanır. Keyfî cezalandırmaların yaygın olduğu mutlak monarşi dönemlerinde bireylerin temel hakları sürekli tehdit altındaydı. Fransız Devrimi sonrasında şekillenen modern ceza hukuku anlayışıyla birlikte “nullum crimen, nulla poena sine lege” yani “kanunsuz suç ve ceza olmaz” ilkesi hukuk sistemlerinin merkezine yerleşti. Türkiye’de de bu ilke, Anayasa’nın 38. maddesi ve Türk Ceza Kanunu’nun 2. maddesi ile açıkça düzenlenmiş, bireyin hukuki güvenlik hakkı anayasal düzeyde koruma altına alınmıştır.

Kanunilik ilkesi yalnızca hangi fiillerin suç sayılacağını belirlemekle kalmaz; cezaların türü, miktarı ve nasıl uygulanacağı konusunda da açık bir çerçeve çizer. Böylece bireyler, hangi eylemlerinin suç teşkil ettiğini ve bu eylemlerin hangi yaptırımlarla karşılaşacağını önceden bilir. Bu öngörülebilirlik, hukukun temel işlevlerinden biri olan hukuki güvenlik ilkesinin hayata geçirilmesi açısından büyük önem taşır.

Bu makalede, suçta ve cezada kanunilik ilkesinin anlamını, tarihsel gelişimini, anayasal ve yasal dayanaklarını, uygulamadaki önemini ve Yargıtay kararları ışığında nasıl yorumlandığını detaylı şekilde ele alacağız. Ayrıca, bu ilkenin ceza hukuku sisteminde adaletin sağlanmasındaki rolünü, hak ihlallerinin önlenmesindeki işlevini ve savunma stratejilerindeki etkisini de derinlemesine inceleyeceğiz.

İçindekiler

Tarihsel Gelişim: Keyfî Cezalandırmadan Hukuk Devletine

Ceza hukukunun en temel prensiplerinden biri olan suçta ve cezada kanunilik ilkesi, tarih boyunca devlet-birey ilişkisinde yaşanan dönüşümün bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Antik ve Orta Çağ dönemlerinde ceza hukukunda belirgin bir öngörülebilirlik bulunmuyor, cezalar çoğu zaman hâkimin keyfî takdirine veya yöneticinin siyasi iradesine bağlı olarak uygulanıyordu. Aynı fiil bir gün suç sayılırken ertesi gün cezasız kalabiliyor, hatta suç tanımı geriye yürütülerek geçmişteki davranışlar bile cezalandırılabiliyordu.

Bu keyfî uygulamalar, bireylerin temel hak ve özgürlüklerini sürekli tehdit altında bırakıyordu. Bu nedenle modern hukuk devletinin temelleri atılırken en önemli önceliklerden biri, devletin cezalandırma yetkisinin belirli, öngörülebilir ve yasalarla sınırlandırılmış hale getirilmesiydi. 18. yüzyılda Montesquieu, Beccaria ve Feuerbach gibi düşünürlerin katkısıyla şekillenen kanunilik anlayışı, 1789 tarihli Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi’nin 8. maddesi ile ilk kez pozitif hukukta yer aldı:

“Hiç kimse kanunun açıkça öngördüğü bir fiil nedeniyle cezalandırılamaz.”

Bu düşünce kısa sürede Avrupa hukuk sistemlerinde benimsendi ve zamanla evrensel bir ceza hukuku ilkesi haline geldi. Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçiş sürecinde de Türk ceza hukuku, bu ilkeyi temel prensiplerden biri olarak kabul etti. Bugün “nullum crimen, nulla poena sine lege” yani “kanunsuz suç ve ceza olmaz” ilkesi, çağdaş hukuk düzeninin vazgeçilmez unsurlarındandır.

Anayasal ve Yasal Dayanaklar: Hukuki Güvencenin Temeli

Kanunilik ilkesi Türkiye’de yalnızca bir ceza hukuku kuralı değil, aynı zamanda anayasal bir güvencedir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38. maddesi bu ilkeyi şu şekilde düzenler:

“Hiç kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye kanunda gösterilen cezadan başka bir ceza verilemez.”

Bu hüküm iki temel sonucu doğurur:

Fiil ve suç tanımı bakımından kanunilik: Bir davranışın suç sayılabilmesi için mutlaka kanunda açıkça tanımlanmış olması gerekir.

Ceza ve yaptırım bakımından kanunilik: Suça karşı uygulanacak yaptırım da kanunda açıkça belirtilmiş olmalıdır. Hakim, kanunda öngörülmeyen bir cezayı uygulayamaz veya cezayı ağırlaştıramaz.

Türk Ceza Kanunu da bu anayasal ilkeyi detaylandırır. TCK m.2/1’e göre:

“Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez. Kanunda yazılı cezalardan başka bir ceza uygulanamaz.”

Ayrıca m.2/2’de “Kıyas yoluyla ceza verilemeyeceği” belirtilerek ceza hukukunun genişletici yorumlara kapalı olduğu vurgulanmıştır. Bu düzenleme, hâkimlerin keyfî yorumlarla yeni suçlar yaratmasını önler ve bireylerin davranışlarını önceden öngörebilmelerini sağlar.

📌 AİHS (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi) m.7 de aynı korumayı sağlar: “Hiç kimse, işlendiği zaman suç sayılmayan bir fiil nedeniyle cezalandırılamaz.” Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), kanunilik ilkesini adil yargılanma hakkı ve hukuki güvenlik ilkesiyle birlikte değerlendirir.

Uygulamadaki Önemi: Hukuki Güvenlik, Öngörülebilirlik ve Hak Koruma

Kanunilik ilkesinin temel amacı, bireyleri devletin cezalandırma yetkisinin keyfî kullanımına karşı korumaktır. Eğer devlet, hangi davranışların suç olduğunu önceden belirlememiş olsaydı, vatandaşlar günlük yaşamlarında nasıl davranmaları gerektiğini bilemez ve sürekli belirsizlik içinde yaşarlardı. Bu nedenle kanunilik ilkesi, yalnızca bir teknik kural değil, aynı zamanda hukuki güvenlik ve bireysel özgürlüklerin teminatıdır.

Suç Tanımında Belirlilik ve Açıklık

Bir fiilin suç sayılabilmesi için kanun maddesinin açık, anlaşılır ve öngörülebilir olması gerekir. Kanunlarda muğlak ifadelerin yer alması, suç tanımının sınırlarını belirsizleştirir ve kanunilik ilkesini zedeler. AİHM ve Yargıtay kararlarında, suçun tanımının “herkes tarafından anlaşılabilir şekilde açık” olması gerektiği defalarca vurgulanmıştır.

Geriye Yürüme Yasağı

Kanunilik ilkesinin bir diğer önemli boyutu da “lehe olan kanun hariç geriye yürümezlik” ilkesidir. Yani bir fiil işlendiği tarihte suç değilse, sonradan çıkarılan bir kanunla suç haline getirilemez. Bu, geçmişe dönük cezalandırmayı engelleyerek bireyleri hukuk güvenliği altına alır. Öte yandan lehe düzenlemeler, failin lehine sonuç doğuracağı için geçmişe yürütülebilir.

Yargı Uygulamasında Sınırlayıcı Etki

Kanunilik ilkesi, hâkimlerin yorum yetkisini de sınırlandırır. Ceza hukukunda kıyas yasağının bulunması bu nedenle önemlidir; çünkü hâkim kanunda açıkça düzenlenmeyen bir fiili benzerlik yoluyla suç sayamaz. Bu durum hem yasama organının yetkisini korur hem de bireylerin hangi eylemlerin suç sayılacağını önceden bilme hakkını teminat altına alır.

📌 Yargıtay 8. Ceza Dairesi, E.2021/812, K.2022/1134:
Sanık hakkında kanunda açıkça suç olarak düzenlenmeyen bir eylem nedeniyle mahkûmiyet kararı verilmiş, Yargıtay bu kararı bozmuştur. Gerekçede, “ceza hukukunda kıyasın yasak olduğu ve kanunda açıkça suç sayılmayan fiilin cezalandırılamayacağı” vurgulanmıştır.

İlkenin Sınırları ve İstisnaları: Kanunilik Nerede Biter?

“Kanunsuz suç ve ceza olmaz” ilkesi evrensel ve mutlak gibi görünse de, uygulamada bazı durumlar bu ilkenin sınırlarını zorlayabilir. Ceza hukuku, toplumsal düzeni koruma amacıyla zaman zaman özel düzenlemelere ve esnekliklere ihtiyaç duyabilir. Bu noktada önemli olan, bu istisnaların gerçekten hukuki güvenliği zedelemeyecek şekilde sınırlandırılmasıdır.

Kıyas Yasağı ve Yorum Sınırları

Kanunilik ilkesinin temel sonucu, kıyas yasağıdır. Ceza hukukunda hâkimler, kanunda açıkça düzenlenmeyen bir fiili benzerlik yoluyla suç sayamazlar. Örneğin, hırsızlık suçunun tanımı içinde yer almayan bir eylemi “benzer” olduğu gerekçesiyle cezalandırmak mümkün değildir. Ancak hâkimlerin yasada yer alan bir suçun anlamını yorumlaması kanuniliğe aykırı değildir. Burada çizgi, “yorum” ile “kıyas” arasındaki farkta ortaya çıkar.
Yargıtay içtihatlarında, yorum yetkisinin yalnızca kanun koyucunun iradesini açıklığa kavuşturmakla sınırlı olduğu, bu sınırın ötesine geçilemeyeceği vurgulanır.

Türev Suçlar ve Normatif Alanlar

Bazı durumlarda kanun, bir fiilin suç oluşturduğunu belirler ancak detayları idari düzenlemelere bırakır. Örneğin çevre suçlarında veya ekonomik suçlarda bazı hükümler, yönetmelik veya idari düzenlemelere atıf yapar. Bu gibi durumlar kanunilik ilkesine aykırı sayılmaz; çünkü suçun çerçevesi kanunla belirlenmiştir. Ancak idari düzenlemenin, suçun temel unsurlarını değiştirmesi veya genişletmesi söz konusu olursa, bu durum ciddi bir ihlal oluşturur.

Olağanüstü Dönemlerde Sınırlamalar

Savaş, sıkıyönetim veya olağanüstü hâl gibi dönemlerde bazı özel suç ve ceza düzenlemeleri yapılabilir. Bu tür düzenlemeler, kanunilik ilkesine aykırı sayılmaz; ancak mutlaka kanunla yapılmalı ve geçici nitelikte olmalıdır. Olağanüstü dönemlerde çıkarılan idari kararnamelerle kişilerin cezalandırılması, hukuk devleti ilkesini doğrudan zedeler.

Yargıtay ve AİHM Kararlarıyla Uygulama: Kanunilik Nasıl Yorumlanıyor?

Kanunilik ilkesinin uygulaması yargı kararlarıyla şekillenmiştir. Hem Yargıtay hem de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), bu ilkenin yalnızca “suç tanımı”yla ilgili olmadığını, aynı zamanda cezanın türü, miktarı ve uygulanma biçimini de kapsadığını defalarca vurgulamıştır.

Yargıtay İçtihatları

📍 Yargıtay 8. Ceza Dairesi, E.2021/812, K.2022/1134:
Sanık, kanunda açıkça suç olarak tanımlanmayan bir eylem nedeniyle mahkûm edilmiştir. Yargıtay kararı bozarak, “Ceza hukukunda kıyas yapılamaz. Kanunda açıkça suç sayılmayan bir fiil nedeniyle cezalandırma mümkün değildir.” demiştir.

📍 Yargıtay Ceza Genel Kurulu, E.2019/45, K.2020/221:
Sanık, suç tarihinde yürürlükte olmayan bir düzenlemeye dayanılarak cezalandırılmıştır. Yargıtay, “Lehe olan kanun dışında kanunlar geçmişe yürüyemez. Suçta ve cezada kanunilik ilkesi geriye yürümezliğin de güvencesidir.” diyerek kararı bozmuştur.

📍 Yargıtay 5. Ceza Dairesi, E.2020/1137, K.2021/431:
Sanık hakkında kanunda belirtilmeyen bir ceza türü uygulanmıştır. Yargıtay, “Kanunda öngörülmeyen bir yaptırımın uygulanması, kanunilik ilkesini ihlal eder.” gerekçesiyle hükmü kaldırmıştır.

AİHM İçtihatları

📍 Kokkinakis / Yunanistan (1993): AİHM, kanunilik ilkesini “suçun tanımının açık, anlaşılabilir ve öngörülebilir olması” olarak yorumlamıştır. Vatandaşların hangi eylemlerin suç oluşturduğunu önceden bilmesi gerektiği vurgulanmıştır.

📍 S.W. ve C.R. / Birleşik Krallık (1995): Mahkeme, kanunun yorum yoluyla gelişebileceğini ancak bu yorumun öngörülebilirlik sınırlarını aşmaması gerektiğini belirtmiştir.

📍 Del Río Prada / İspanya (2013): Ceza infazı sırasında cezanın geriye yürütülmesi kanunilik ilkesinin ihlali olarak değerlendirilmiştir. Bu karar, cezanın uygulanma biçiminin de ilke kapsamına girdiğini ortaya koymuştur.

Bu içtihatlar, kanunilik ilkesinin yalnızca yasa koyucu için değil, aynı zamanda yargı organları için de bağlayıcı olduğunu açıkça ortaya koyar. Hâkimler yorum yaparken bile, kişilerin hukuki güvenlik beklentisini zedeleyemeyecek şekilde hareket etmelidir.

Savunma Stratejilerinde Kanunilik İlkesinin Rolü

“Suçta ve cezada kanunilik ilkesi”, yalnızca devletin cezalandırma yetkisini sınırlayan bir prensip değil; aynı zamanda güçlü bir savunma aracıdır. Özellikle ceza yargılamalarında sanığın haklarını korumak ve haksız mahkûmiyetlerin önüne geçmek için bu ilkeye dayanmak kritik önem taşır.

Fiilin Suç Sayılmadığını İleri Sürmek

En temel savunma argümanı, sanığın eyleminin suç olarak düzenlenmediğidir. Eğer kanunda açıkça belirtilmemişse, fiil suç sayılmaz. Savunma, eylemin “idari yaptırım” kapsamında olduğunu veya “hukuka aykırılık unsuru taşımadığını” öne sürerek mahkemenin cezalandırma yetkisini sınırlayabilir.

Kıyas ve Geniş Yorum İtirazı

Savunma, hâkimin yorum yoluyla kanunu genişlettiğini veya kıyas yaptığını iddia edebilir. Bu durum, Yargıtay ve AİHM kararlarında açıkça “kanunilik ihlali” olarak değerlendirilir. Özellikle ekonomik suçlar, dijital suçlar veya çevre suçlarında hâkimlerin genişletici yorumlara başvurması yaygındır ve savunma bu noktayı hedef alabilir.

Geriye Yürüme Yasağı ve Lehe Kanun İlkesi

Savunmada kullanılabilecek en etkili argümanlardan biri de geriye yürümezlik ilkesidir. Fiil işlendiğinde yürürlükte olmayan bir kanuna dayanılarak ceza verilmesi, açık bir ihlaldir. Ayrıca daha sonra yürürlüğe giren lehe kanunun uygulanması talep edilerek cezada indirim sağlanabilir.

📌 Örnek Uygulama:
Bir eylem suç tarihinde suç sayılmıyorsa, savunma bu durumu ileri sürerek beraat talep edebilir. Aynı şekilde, sonradan yürürlüğe giren düzenleme daha hafif bir yaptırım öngörüyorsa, bu hükmün sanık lehine uygulanması gerekir.

Ceza Türü ve Miktarına İtiraz

Kanunilik ilkesi sadece suç tanımını değil, cezanın türünü ve miktarını da kapsar. Savunma, kanunda öngörülmeyen bir ceza türü uygulanmışsa bunu ihlal olarak ileri sürebilir. Örneğin adli para cezası öngörülmüşken hapis cezası verilmesi gibi durumlar açık bir kanunilik ihlalidir.

Sıkça Sorulan Sorular (SSS)

Suçta ve cezada kanunilik ilkesi neden ceza hukukunda bu kadar önemli kabul edilir?

Bu ilke, devletin cezalandırma gücünü sınırlayarak bireylerin temel hak ve özgürlüklerini güvence altına alır. Eğer devlet, hangi fiillerin suç olduğunu önceden belirlemeden kişileri cezalandırabilseydi, hukuk devleti ilkesi tamamen ortadan kalkardı. Kanunilik ilkesi sayesinde birey, davranışının hukuki sonuçlarını önceden bilir ve buna göre hareket eder. Ayrıca bu ilke, yasama, yürütme ve yargı organlarının yetkilerini de netleştirir: suç tanımı yalnızca yasama organına aittir, yargı organı ise bu çerçevede uygulama yapar.

Kanunilik ilkesine göre suç tanımında ne kadar açıklık gerekir?

Bir fiilin suç sayılabilmesi için kanun maddesinin açık, anlaşılır ve öngörülebilir şekilde kaleme alınmış olması gerekir. Örneğin “ahlaka aykırı davranışlar” gibi muğlak ifadeler kanunilik ilkesine aykırı sayılabilir çünkü birey hangi davranışın suç teşkil ettiğini önceden bilemez. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Yargıtay kararlarında bu husus sıkça vurgulanır: suç tanımının sıradan bir vatandaşın dahi anlayabileceği kadar net olması gerekir.

Kanunilik ilkesine aykırı olarak verilen bir ceza nasıl iptal edilebilir?

Eğer kişi, kanunda açıkça suç sayılmayan bir fiil nedeniyle cezalandırılmışsa veya kanunda öngörülmeyen bir ceza uygulanmışsa, bu durum kanunilik ilkesinin ihlali anlamına gelir. Böyle bir durumda hüküm, istinaf veya temyiz yollarıyla bozulabilir. Yargıtay, kanuna aykırı olarak verilen cezaları çoğu zaman “hukuka aykırılık” gerekçesiyle kaldırmaktadır. Ayrıca AİHM nezdinde de bu ihlal nedeniyle başvuru yapılabilir.

Kanunilik ilkesi, dijital ve yeni ortaya çıkan suçlarda nasıl uygulanır?

Teknolojik gelişmeler sonucu ortaya çıkan siber suçlar gibi yeni suç türlerinde kanunilik ilkesi zaman zaman tartışma konusu olur. Eğer yeni bir davranış açıkça suç olarak tanımlanmamışsa, kıyas yoluyla cezalandırma mümkün değildir. Ancak yasa koyucu, teknolojik değişimleri göz önünde bulundurarak düzenlemeleri güncellediğinde sorun ortadan kalkar. Bu da ceza hukukunun yaşayan bir sistem olması gerektiğini gösterir.

Suç tarihinde yürürlükte olmayan bir yasa sonradan çıkarılırsa bu yasa geriye yürür mü?

Hayır, ceza hukukunda temel kural “lehe olan kanun hariç, kanunlar geçmişe yürümez” ilkesidir. Yani suç tarihinde yürürlükte olmayan bir yasa ile kimse cezalandırılamaz. Ancak daha sonra yürürlüğe giren yasa failin lehineyse (örneğin ceza miktarı düşürülmüşse) bu yasa geçmişe yürütülebilir. Bu uygulama, hem kanunilik ilkesinin hem de adalet ilkesinin bir sonucudur.

Hâkim, benzer bir suçu kıyas yoluyla uygulayabilir mi?

Hayır. Ceza hukukunda kıyas kesinlikle yasaktır. Hâkim, kanunda açıkça suç olarak düzenlenmeyen bir fiili, başka bir suç tipine benzeterek cezalandıramaz. Bu, kanunilik ilkesine aykırı olur. Yargıtay, kıyas yapılarak verilen cezaları bozmakta ve bu tür kararların hukuk devleti ilkesini ihlal ettiğini belirtmektedir. Hâkim yalnızca kanunun açıkça öngördüğü çerçevede yorum yapabilir.

Kanunilik ilkesinin ihlal edildiği bir davada savunma nasıl yapılır?

Savunmanın en güçlü argümanı, sanığın eyleminin kanunda açıkça suç olarak düzenlenmediğini ortaya koymaktır. Ayrıca, cezanın kanunda öngörülenden farklı veya ağır uygulandığı da savunma konusu yapılabilir. Özellikle “kıyas yasağı” ve “geriye yürümezlik” ilkeleri üzerinden savunma kurmak, davanın seyrini sanık lehine değiştirebilir. Avukatlar ayrıca AİHM içtihatlarını da dayanak gösterebilirler.

Kanunilik ilkesine rağmen hâkimlerin geniş yorum yaptığı durumlar olur mu?

Evet, özellikle yeni suç tiplerinde veya kanun metninin açık olmadığı durumlarda hâkimlerin geniş yorumlara başvurduğu görülür. Ancak bu yorumlar bireylerin öngörebileceği sınırları aşmamalıdır. Aksi hâlde bu durum kanunilik ilkesinin ihlali anlamına gelir. AİHM, “öngörülebilirlik sınırını aşan yorumun da ihlal sayılacağını” birçok kararında açıkça belirtmiştir.

Kanunilik ilkesi sadece ceza yasaları için mi geçerlidir?

Hayır. Kanunilik ilkesi yalnızca suçun tanımı ve cezanın belirlenmesinde değil, cezanın infazı ve uygulanma biçiminde de geçerlidir. Örneğin, kanunda öngörülmeyen bir infaz yöntemi uygulanırsa bu da ilkenin ihlalidir. Aynı şekilde, kanunda belirlenenden daha ağır veya farklı bir yaptırım uygulanması da ihlal sayılır.

Kanunilik ilkesinin ihlali durumunda AİHM’e başvuru yapılabilir mi?

Evet. AİHS’nin 7. maddesi kanunilik ilkesini güvence altına alır. Eğer kişi, işlediği tarihte suç olmayan bir fiil nedeniyle cezalandırıldıysa veya kanunda öngörülmeyen bir ceza verildiyse, AİHM’e bireysel başvuru yapılabilir. Mahkeme birçok kararında (örn. Del Río Prada/İspanya, Kokkinakis/Yunanistan) bu ilkenin ihlal edilmesini ciddi bir insan hakkı ihlali olarak değerlendirmiştir.

Sonuç

Suçta ve cezada kanunilik ilkesi, modern ceza hukukunun en temel güvencelerinden biridir ve hukukun keyfî cezalandırma aracı olarak kullanılmasının önüne geçer. Bu ilke sayesinde bireyler, hangi eylemlerin suç oluşturduğunu ve bu suçlara hangi cezaların uygulanacağını önceden bilerek davranışlarını buna göre şekillendirebilirler. Hukuki öngörülebilirlik ve güvenlik ilkeleri de bu sayede hayata geçer.

Kanunilik ilkesi yalnızca teorik bir prensip değil; ceza yargılamasının her aşamasında etkisini gösteren, adaletin tesisinde vazgeçilmez bir ilkedir. Suç tanımından cezaların uygulanmasına, yargılamadan infaza kadar her adımda bu ilkeye bağlı kalınması gerekir. Aksi hâlde, kişiler işlemedikleri fiiller nedeniyle cezalandırılabilir, yargı organlarının keyfî yorumları hukuk güvenliğini zedeleyebilir ve birey-devlet ilişkisi adalet temelinden uzaklaşabilir.

Özellikle gelişen teknoloji, dijital suçlar, ekonomik düzenlemeler ve uluslararası hukukun etkisiyle ceza hukuku sürekli değişmektedir. Bu değişim karşısında kanunilik ilkesinin önemi daha da artmaktadır. Çünkü yeni suç tipleri ortaya çıktıkça, bireylerin haklarını korumanın tek yolu, cezalandırma yetkisinin açık ve net bir şekilde yasalarla sınırlandırılmasıdır. Yargı organlarının genişletici yorumları veya kıyas yoluyla cezalandırmaya yönelmesi, sadece bireysel hakları değil hukuk devletinin temelini de sarsar.

Bu noktada, ceza hukukunda uzman ve deneyimli bir avukat desteği almak büyük önem taşır. Ceza hukuku ve ceza davaları süreci teknik detaylarla doludur ve kanunilik ilkesinin ihlal edilip edilmediğinin tespiti uzmanlık gerektirir. Bir ceza hukuku avukatı, müvekkilinin fiilinin kanunda suç olarak düzenlenip düzenlenmediğini, uygulanan cezanın yasal dayanağını ve olası hak ihlallerini tespit ederek etkili bir savunma stratejisi oluşturabilir.

Bahariye Hukuk olarak bizler, müvekkillerimizin temel hak ve özgürlüklerini korumayı öncelik kabul ediyoruz. Kanunilik ilkesine aykırı uygulamaların önüne geçmek, hukuka aykırı yargılamaları tespit etmek ve adaletin sağlanması için etkin bir savunma yürütmek amacıyla titizlikle çalışıyoruz. Deneyimli İstanbul ceza avukatı ve Kadıköy ceza avukatı ekibimizle, soruşturma aşamasından temyiz sürecine kadar her adımda müvekkillerimizin yanında yer alıyor, en güçlü hukuki desteği sunuyoruz.

📞 Hukuki durumunuzu değerlendirmek ve süreci haklarınızı koruyarak yönetmek için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Hizmetlerimize ve bilgilendirici içeriklerimize ulaşmak için YouTube kanalımızı da ziyaret edebilirsiniz.

📞 Hemen İletişime Geçin

📍 Ofisimiz: Caferağa Mahallesi General Asım Gündüz Caddesi No:102/3 Kadıköy/İSTANBUL
📞 Telefon: 0533 558 68 87
🌐 Web: https://bahariyehukuk.com/
🗺️ Yol tarifi için tıklayın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Retype the CAPTCHA code from the image
Change the CAPTCHA code