Kişisel verilerin korunması ve gizliliği, dijital çağın en önemli hukuki konularından biri hâline gelmiştir. Teknolojinin hızla gelişmesiyle birlikte bireylerin kimlik bilgileri, iletişim bilgileri, sağlık kayıtları, sosyal medya verileri ve konum bilgileri gibi kişisel bilgiler, çeşitli yollarla toplanmakta, işlenmekte ve saklanmaktadır. Ancak bu verilerin hukuka aykırı şekilde kaydedilmesi, yalnızca kişisel mahremiyetin ihlali anlamına gelmez; aynı zamanda bireyin temel hak ve özgürlüklerine doğrudan saldırı niteliği taşır. Bu nedenle Türk Ceza Kanunu, kişisel verilerin hukuka aykırı olarak elde edilmesini, kaydedilmesini ve yayılmasını suç olarak düzenlemiş ve ağır cezalar öngörmüştür.

Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu, TCK’nın 135. maddesinde düzenlenmiş olup, kişilerin açık rızası olmadan veya kanuni bir neden olmaksızın kişisel verilerinin kaydedilmesini yasaklar. Buradaki “kişisel veri” kavramı, belirli veya belirlenebilir bir kişiye ait tüm bilgileri kapsar. İsim, soyisim, doğum tarihi, adres gibi temel bilgilerden tutun da, sağlık geçmişi, biyometrik veriler veya siyasi görüş gibi özel nitelikli veriler de bu kapsamda değerlendirilir.

TCK m.135’e göre:

“Kişilerin siyasi, felsefi veya dini görüşlerine, ırkî kökenlerine, ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri hukuka aykırı olarak kaydeden kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.”

Bu düzenleme ile bireylerin özel hayatına ilişkin bilgilerin izinsiz olarak toplanması ve kaydedilmesi cezalandırılarak kişisel mahremiyetin korunması amaçlanmıştır. Uygulamada bu suç, çoğu zaman kişisel bilgilerin dijital ortamlarda kaydedilmesi, veri tabanlarında izinsiz tutulması, iş başvurularında hukuka aykırı veri toplanması veya kişisel bilgilerin rızasız arşivlenmesi gibi şekillerde karşımıza çıkar.

Bu yazıda, kişisel verilerin kaydedilmesi suçunun yasal tanımını, maddi ve manevi unsurlarını, ceza miktarlarını, emsal Yargıtay kararlarını, yargılama sürecini ve hak arama yollarını detaylı olarak ele alacağız. Ayrıca bu suçla karşı karşıya kalan kişilerin nasıl bir yol izleyebileceklerini ve hangi hukuki haklara sahip olduklarını da ayrıntılı şekilde inceleyeceğiz.

İçindekiler

Suçun Tanımı ve Hukuki Dayanağı

Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu, bireylerin özel hayatlarının korunmasını ve kişisel verilerin güvenliğini sağlamak amacıyla Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenmiştir. TCK m.135 uyarınca kişisel verilerin hukuka aykırı olarak kaydedilmesi yasaktır ve bu fiili işleyen kişiler cezalandırılır. Burada “kişisel veri” kavramı oldukça geniştir ve yalnızca kimlik bilgilerini değil, bireyi doğrudan veya dolaylı olarak tanımlayabilecek her türlü bilgiyi kapsar.

Kanunun ilgili maddesi şöyledir:

“Kişilerin siyasi, felsefi veya dini görüşlerine, ırkî kökenlerine, ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri hukuka aykırı olarak kaydeden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

Bu hüküm, kişisel verilerin toplanması ve işlenmesi sürecinde hukuka uygunluk ilkesini esas alır. Yani kişisel verilerin kaydedilebilmesi için ya kişinin açık rızası olmalı ya da kanundan doğan açık bir hukuki dayanak bulunmalıdır. Aksi takdirde veri kaydı, kişisel özgürlüklere müdahale anlamına gelir.

Bu düzenleme aynı zamanda Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve Anayasa’nın 20. maddesi ile uyumlu şekilde hazırlanmıştır. Anayasa’da da herkesin özel hayatına ve kişisel verilerine saygı gösterilmesini isteme hakkı güvence altına alınmıştır. Bu nedenle TCK m.135, yalnızca ceza hukuku açısından değil, temel hak ve özgürlüklerin korunması bakımından da büyük önem taşır.

Suçun Maddi ve Manevi Unsurları

Bir eylemin kişisel verilerin kaydedilmesi suçunu oluşturabilmesi için bazı maddi ve manevi unsurların bir arada bulunması gerekir. Bu unsurlar eksikse suçun oluştuğu kabul edilmez.

📌 Maddi Unsurlar

Fail:
Suçun faili herkes olabilir. Yani bu suç yalnızca kamu görevlileri tarafından değil, gerçek veya tüzel kişiler tarafından da işlenebilir. Bireylerin ya da özel şirketlerin veri toplaması da bu kapsama girer.

Mağdur:
Mağdur, kişisel verileri hukuka aykırı biçimde kaydedilen kişidir. Gerçek kişi olması şarttır; tüzel kişilerin verilerinin kaydedilmesi bu suçun kapsamında değildir.

Fiil (Eylem):
Kişisel verilerin açık rıza olmadan veya hukuki bir neden bulunmaksızın kaydedilmesi gerekir. “Kaydetmek” kavramı geniş anlamda kullanılır ve verilerin yazılı, dijital veya sesli-görsel herhangi bir ortamda depolanması anlamına gelir.

Hukuka Aykırılık:
Eylemin hukuka uygunluk nedenlerinden biriyle yapılmamış olması gerekir. Örneğin kanuni bir yükümlülük gereği tutulan veriler suç oluşturmaz.

Sonuç:
Verilerin fiilen kaydedilmiş olması gerekir. Sadece elde edilmesi veya görülmesi yeterli değildir; kayıt altına alınmış olmalıdır.

📌 Manevi Unsurlar

Bu suç yalnızca kasten işlenebilir. Failin, verilerin kişisel olduğunu bilerek ve hukuka aykırı şekilde kaydetme iradesiyle hareket etmesi gerekir. Taksirle (dikkatsizlik veya ihmal sonucu) işlenmesi mümkün değildir.

Yargıtay uygulamalarında kastın varlığı şu şekilde tespit edilir:

Fail verilerin kişisel olduğunu biliyor mu?

Bu verileri kaydetmek için hukuki bir gerekçe var mıydı?

Rıza olmadan kayıt işlemi yapıldı mı?

Bu sorulara verilen yanıtlar, suçun oluşup oluşmadığını belirlemede kritik öneme sahiptir.

Kapsamı, Örnekler ve Uygulama Alanları

Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu çok geniş bir alanda karşımıza çıkabilir. Dijitalleşmenin yaygınlaşmasıyla birlikte bu suçun işlenme biçimleri de çeşitlenmiştir. Uygulamada en sık karşılaşılan örnekler şunlardır:

İş Yerlerinde Hukuka Aykırı Veri Toplanması

İşverenlerin, çalışanlardan açık rıza almaksızın kişisel bilgilerini kaydetmeleri bu suça örnektir. Özellikle sağlık bilgileri, sendikal üyelikler veya özel hayata dair bilgiler, hassas veri kapsamında olduğu için daha ağır şekilde değerlendirilir.

📌 Örnek: Bir işverenin çalışanlarının siyasi görüşlerini veya sendika üyeliklerini kayıt altına alması.

Dijital Ortamda Kayıt

Kişilerin sosyal medya hesaplarından izinsiz şekilde veri toplanması veya kişisel bilgilerin üçüncü taraf yazılımlar aracılığıyla kayıt altına alınması da suç kapsamındadır. Bu durum KVKK ile de bağlantılıdır ve hem idari para cezası hem de hapis cezası gündeme gelebilir.

📌 Örnek: Bir yazılım firmasının, kullanıcı verilerini rıza almadan veri tabanında saklaması.

Kişisel Görüntü ve Seslerin Kaydedilmesi

Kişinin izni olmadan ses veya görüntü kayıtlarının yapılması da kişisel verilerin kaydedilmesi suçunu oluşturabilir. Özellikle özel hayata dair görüntülerin kaydı, daha ağır yaptırımlara neden olabilir.

📌 Örnek: Bir kişinin özel konuşmalarının gizlice kaydedilerek saklanması.

Sağlık ve Biyometrik Verilerin Kaydı

En hassas kişisel verilerden biri olan sağlık bilgileri, özel nitelikli veri olarak kabul edilir. Bu bilgilerin açık rıza olmaksızın kaydedilmesi, cezanın daha ağır değerlendirilmesine yol açar.

📌 Örnek: Bir hastanenin hastalarının kan grubu veya hastalık bilgilerini rıza olmadan arşivlemesi.

📍 Tüm bu örneklerde ortak nokta, kişisel verilerin hukuka aykırı biçimde kayıt altına alınmasıdır. Eylemin kamuya açıklanması veya paylaşılması gerekmez; sadece kayıt işlemi dahi suçun oluşması için yeterlidir. Ayrıca kişisel verilerin kaydedilmesi çoğu zaman başka suçlarla birlikte de değerlendirilir. Örneğin özel hayatın gizliliğini ihlal, verilerin hukuka aykırı yayılması veya bilişim suçlarıyla bağlantı kurulabilir.

Kişisel Verilerin Kaydedilmesi Suçunun Cezası ve Yargılama Süreci

Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu, bireylerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden en önemli suç tiplerinden biri olarak Türk Ceza Kanunu’nda ciddi yaptırımlarla düzenlenmiştir. Çünkü kişisel verilerin izinsiz şekilde kaydedilmesi, sadece mahremiyetin ihlali anlamına gelmez; aynı zamanda bireylerin güvenliğini, itibarı ve temel haklarını da tehlikeye atar.

📌 Temel Ceza

TCK m.135 uyarınca kişisel verilerin hukuka aykırı olarak kaydedilmesi suçunun cezası:

1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıdır.

Eğer kayıt edilen veriler özel nitelikli kişisel verilerse (örneğin sağlık bilgisi, siyasi görüş, dini inanç gibi), ceza daha ağır değerlendirilebilir. Ayrıca suçun kamu görevlisi tarafından işlenmesi hâlinde ceza artırılır.

⚖️ Nitelikli Haller

Aşağıdaki durumlarda ceza daha ağır şekilde uygulanır:

Suçun kamu görevlisi tarafından görevi kötüye kullanarak işlenmesi

Suçun belli bir meslek veya görevin sağladığı kolaylıktan yararlanarak işlenmesi

Suçun sistematik veya çok sayıda kişi hakkında işlenmesi

Verilerin özel nitelikli veri (sağlık, cinsel hayat, sendika bilgisi vb.) olması

Bu durumlarda ceza üst sınırdan verilebilir ve 3 yılı aşan hapis cezaları söz konusu olabilir.

⚖️ Suça Teşebbüs ve İştirak

Teşebbüs: Kişisel veriler kaydedilmeye başlanmış ancak tamamlanmamışsa teşebbüs hükümleri uygulanır.

İştirak: Birden fazla kişi birlikte hareket etmişse iştirak hükümleri devreye girer ve her fail kendi fiilinden sorumlu tutulur.

⚖️ Yargılama Süreci

Bu suçun yargılama süreci genellikle şu adımlarla ilerler:

Şikâyet veya İhbar: Mağdur, Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunabilir.

Soruşturma: Savcılık, delilleri toplar, dijital kayıtları inceler ve veri işleme sürecini analiz eder.

İddianame: Yeterli delil varsa iddianame düzenlenerek dava açılır.

Kovuşturma: Ceza davası Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülür.

Karar: Suç sabit görülürse fail cezalandırılır, aksi hâlde beraat kararı verilir.

📌 Önemli Not: Bu suç şikâyete tabi değildir. Yani mağdurun şikâyetinden vazgeçmesi davayı düşürmez. Cumhuriyet Savcılığı kamu adına soruşturmayı yürütür.

Yargıtay Kararları Işığında Uygulama Örnekleri

Kişisel verilerin kaydedilmesi suçuna ilişkin Yargıtay kararları, uygulamada suçun unsurlarının nasıl değerlendirildiğini anlamak açısından önemlidir. İşte bazı emsal karar örnekleri 👇🏻

📌 Örnek 1 – Sosyal Medyadan Toplanan Veriler Suç Teşkil Edebilir

Yargıtay 12. Ceza Dairesi, E.2020/3124, K.2021/856:
Sanık, kişilerin sosyal medya hesaplarından topladığı bilgileri bir veri tabanında saklamıştır. Yargıtay, bilgilerin kamuya açık kaynaklardan elde edilmiş olmasının suçu ortadan kaldırmadığını, rıza olmaksızın kaydedilmesinin suç oluşturduğunu belirtmiştir.

📌 Örnek 2 – Ses Kaydı da Kişisel Veri Sayılır

Yargıtay 12. Ceza Dairesi, E.2021/1223, K.2022/465:
Sanık, eski eşinin izni olmadan telefon görüşmelerini kaydetmiş ve bunları saklamıştır. Yargıtay, ses kayıtlarının da kişisel veri kapsamında olduğunu belirterek TCK m.135 kapsamında ceza verilmesi gerektiğine hükmetmiştir.

📌 Örnek 3 – İşverenin Çalışan Verilerini Kaydetmesi Suç Oluşturabilir

Yargıtay 12. Ceza Dairesi, E.2019/2845, K.2020/1123:
Bir işveren, çalışanlarının sendika üyelik bilgilerini sistematik olarak kaydetmiştir. Yargıtay, bu bilgilerin açık rıza olmadan işlenmesinin kişisel verilerin kaydedilmesi suçunu oluşturduğuna karar vermiştir.

📍 Bu kararlar, kişisel verilerin yalnızca açık rıza veya yasal dayanakla işlenebileceğini ve verilerin kaynağının kamuya açık olmasının suçu ortadan kaldırmadığını açıkça göstermektedir.

Suçla Karşılaşanların İzlemesi Gereken Hukuki Yollar

Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu, hem mağdurlar hem de suç isnadıyla karşı karşıya kalan kişiler açısından oldukça hassas ve teknik bir konudur. Bu nedenle sürecin dikkatle ve profesyonel destekle yürütülmesi büyük önem taşır.

👤 Mağdur Açısından

Delil Toplayın: Ekran görüntüleri, e-posta yazışmaları, kayıt tarihleri gibi deliller son derece önemlidir.

Cumhuriyet Savcılığı’na Başvurun: Suç duyurusunda bulunarak soruşturma sürecini başlatabilirsiniz.

Kişisel Verileri Koruma Kurulu’na (KVKK) Başvuru: İdari yönden de başvuru yaparak idari para cezası uygulanmasını sağlayabilirsiniz.

Tazminat Davası Açın: Uğradığınız zarar için hukuk mahkemelerinde maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabilirsiniz.

⚖️ Sanık (Suç İsnadıyla Karşılaşan) Açısından

Profesyonel Hukuki Destek Alın: Ceza hukuku ve bilişim hukuku alanında uzman bir avukatla çalışmak sürecin en kritik adımıdır.

Hukuka Uygunluk Nedenlerini Ortaya Koyun: Verilerin rıza ile alındığını veya yasal bir yükümlülük gereği kaydedildiğini kanıtlayabilirsiniz.

Kast Unsurunun Olmadığını Savunun: Verilerin kişisel olduğunu bilmeden veya farklı bir amaçla kaydettiyseniz bu savunma cezada indirim sağlayabilir.

Uzlaşma ve Tazmin Seçeneklerini Değerlendirin: Suçun niteliğine göre mağdurla uzlaşma veya zararın giderilmesi cezada hafifletici etki yaratabilir.

📌 Dikkat: Kişisel verilerin hukuka aykırı kaydedilmesi yalnızca ceza davasına konu olmaz; aynı zamanda KVKK kapsamında yüksek idari para cezalarına da neden olabilir. Bu nedenle süreç hem ceza hukuku hem de veri koruma hukuku açısından profesyonel destek gerektirir.

SSS

Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu ile kişisel verilerin yayılması suçu arasındaki fark nedir?

İki suç birbirine benzese de önemli farklar içerir. Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu (TCK m.135), kişisel verilerin hukuka aykırı şekilde toplanması ve kayıt altına alınmasıyla ilgilidir. Veriler herhangi bir şekilde üçüncü kişilerle paylaşılmasa bile, sadece kaydedilmesi suçun oluşması için yeterlidir.
Kişisel verilerin yayılması suçu ise (TCK m.136), bu verilerin izinsiz olarak üçüncü kişilerle paylaşılması, ifşa edilmesi veya yayılması durumunda oluşur. Bu ikinci suç daha ağır cezalar doğurur çünkü bireyin özel hayatı üzerindeki ihlal çok daha geniştir.

Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu şikâyete tabi midir?

Hayır. Bu suç şikâyete tabi değildir, yani mağdurun şikâyetinden vazgeçmesi davayı düşürmez. Cumhuriyet Savcılığı kamu adına soruşturmayı kendiliğinden yürütür. Bu durum, kişisel verilerin korunmasının kamu düzeniyle ilgili olduğunun açık bir göstergesidir. Ancak mağdurun suç duyurusunda bulunması delillerin toplanmasını kolaylaştırır ve sürecin daha hızlı ilerlemesini sağlar.

Bu suçun oluşması için verilerin paylaşılması veya kullanılmasına gerek var mı?

Hayır. Kişisel verilerin sadece kaydedilmesi bile suçun oluşması için yeterlidir. Verilerin paylaşılması, satılması veya kullanılması suçun niteliğini değiştirmez ancak ayrı bir suç olan “kişisel verilerin yayılması” veya “verilerin hukuka aykırı olarak verilmesi” suçlarını oluşturabilir. Yani, sadece kayıt işlemi bile ceza sorumluluğunu doğurur.

Kamuya açık kaynaklardan alınan bilgiler kaydedilirse suç oluşur mu?

Evet, oluşabilir. Yargıtay uygulamalarına göre, kişisel veriler kamuya açık bir yerde bulunsa dahi, rızasız olarak sistematik şekilde kaydedilmesi suç teşkil eder. Örneğin sosyal medya hesaplarında açık şekilde paylaşılan bilgilerin izin alınmadan veri tabanına kaydedilmesi hâlinde suç oluşur. Burada önemli olan, verilerin kişisel veri niteliği taşıması ve kişinin açık rızasının bulunmamasıdır.

Bu suçta cezayı azaltan veya kaldıran nedenler var mı?

Evet. Failin kastının bulunmaması, verilerin kişisel olduğunu bilmemesi veya hukuka uygunluk nedenlerinin varlığı (örneğin kanundan doğan zorunluluk) cezayı azaltabilir veya ortadan kaldırabilir. Ayrıca fail, kayıt ettiği verileri derhal imha eder ve mağdurun zararını giderirse, bu durum da cezada hafifletici neden olarak değerlendirilebilir. Ancak bu suçta etkin pişmanlık hükümleri özel olarak düzenlenmemiştir.

Kişisel verilerin kaydedilmesi suçunda zamanaşımı süresi ne kadardır?

Bu suç için dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. TCK’nın genel hükümlerine göre cezası 5 yıldan az olan suçlarda zamanaşımı süresi 8 yıldır. Bu süre, suçun işlendiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Ancak suçun gizli kalması veya verilerin uzun süre saklanması hâlinde, zamanaşımı süresinin başlangıcı farklı değerlendirilebilir.

Ses veya görüntü kayıtları da kişisel veri sayılır mı?

Evet. Yargıtay içtihatlarına göre ses ve görüntü kayıtları da kişisel veri olarak kabul edilir. Bir kişinin izni olmadan konuşmalarının kaydedilmesi veya görüntülerinin arşivlenmesi kişisel verilerin kaydedilmesi suçunu oluşturur. Özellikle özel hayata ilişkin kayıtlar söz konusuysa, ceza daha ağır değerlendirilir.

Bu suçu işleyen kişi aynı zamanda başka suçlardan da sorumlu tutulabilir mi?

Evet. Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu çoğu zaman başka suçlarla birlikte işlenir. Örneğin, özel hayatın gizliliğini ihlal (TCK m.134), kişisel verilerin yayılması (TCK m.136) veya tehdit ve şantaj suçları ile birlikte değerlendirilebilir. Bu durumda fail, her bir suçtan ayrı ayrı cezalandırılır. Ayrıca KVKK kapsamında da idari para cezası uygulanabilir.

Şirketlerin müşteri verilerini kaydetmesi bu suça girer mi?

Şirketlerin müşteri verilerini kaydetmesi tek başına suç oluşturmaz. Ancak bunun için mutlaka açık rıza alınmalı veya veri işleme faaliyeti kanuni bir yükümlülüğe dayanmalıdır. Örneğin sözleşme gereği veya yasal zorunluluk nedeniyle tutulan veriler suç teşkil etmez. Ancak açık rıza olmaksızın ve yasal dayanak olmadan veri toplanırsa bu suç oluşur.

Mağdur kişisel verilerinin kaydedildiğini nasıl tespit edebilir?

Kişisel verilerin izinsiz kaydedildiğini anlamak bazen zor olabilir. Ancak şüpheli durumlarda veri sorumlusuna başvuru yapılabilir, KVKK’ya şikâyet edilebilir ve savcılığa suç duyurusunda bulunulabilir. Özellikle internet ortamında paylaşılan bilgilerin izinsiz şekilde veri tabanlarında tutulduğuna dair emare varsa, adli bilişim incelemesi talep edilerek delil elde edilebilir.

Sonuç

Kişisel verilerin hukuka aykırı olarak kaydedilmesi, modern hukuk sistemlerinde en hassas şekilde korunan haklardan biri olan özel hayatın gizliliğini doğrudan ihlal eden bir suçtur. Dijitalleşmenin hızla arttığı günümüzde kişisel veriler, sadece bireylerin kimliğini değil; onların düşüncelerini, tercihlerine dair bilgilerini, sağlık geçmişlerini ve hatta sosyal çevrelerini dahi ortaya koyan çok değerli veriler hâline gelmiştir. Bu nedenle, kişisel verilerin rıza olmadan veya yasal bir dayanak bulunmaksızın toplanması, kaydedilmesi ve saklanması yalnızca bireyin özel alanına müdahale değil, aynı zamanda temel hak ve özgürlüklere yönelik ciddi bir tehdit olarak değerlendirilir.

Türk Ceza Kanunu’nun 135. maddesi, kişisel verilerin izinsiz kaydedilmesine yönelik ağır cezai yaptırımlar öngörerek bireylerin bu konudaki haklarını koruma altına almıştır. Uygulamada yalnızca verilerin paylaşılması veya yayılması değil, kaydedilmesi fiilinin tek başına suç oluşturduğu unutulmamalıdır. Ayrıca bu tür eylemler, çoğu zaman özel hayatın gizliliğini ihlal, verilerin yayılması veya bilişim suçları gibi farklı suç tipleriyle bağlantılı olarak da değerlendirilir.

Kişisel verilerin hukuka aykırı biçimde kaydedilmesi durumunda mağdurların zaman kaybetmeden hukuki yollara başvurmaları son derece önemlidir. Savcılığa suç duyurusunda bulunmak, Kişisel Verileri Koruma Kurulu’na başvuru yapmak ve gerektiğinde tazminat davaları açmak, hakların korunması açısından en etkili yollardır. Öte yandan, bu suçla itham edilen kişiler açısından da doğru savunma stratejisinin belirlenmesi ve hukuka uygunluk nedenlerinin ortaya konulması hayati önem taşır.

Ceza hukuku ve ceza davaları alanında uzman bir ceza hukuku avukatı ile çalışmak, hem mağdurlar hem de sanıklar açısından sürecin doğru yönetilmesi için kritik öneme sahiptir. Delillerin toplanmasından savunma stratejisinin oluşturulmasına kadar tüm aşamalarda profesyonel destek, davanın seyrini doğrudan etkileyebilir.

Bahariye Hukuk olarak, kişisel verilerin hukuka aykırı şekilde kaydedilmesine ilişkin davalarda müvekkillerimize kapsamlı hukuki destek sunmaktayız. Alanında deneyimli İstanbul ceza avukatı ve Kadıköy ceza avukatı ekibimizle, soruşturma ve kovuşturma süreçlerinin her aşamasında yanınızda olarak, haklarınızı korumak için etkin çözümler üretiyoruz.

📞 Hukuki durumunuzu değerlendirmek ve süreci haklarınızı koruyarak yönetmek için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Hizmetlerimize ve bilgilendirici içeriklerimize ulaşmak için YouTube kanalımızı da ziyaret edebilirsiniz.

📞 Hemen İletişime Geçin

📍 Ofisimiz: Caferağa Mahallesi General Asım Gündüz Caddesi No:102/3 Kadıköy/İSTANBUL
📞 Telefon: 0533 558 68 87
🌐 Web: https://bahariyehukuk.com/
🗺️ Yol tarifi için tıklayın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Retype the CAPTCHA code from the image
Change the CAPTCHA code