İnsanların toplum içindeki itibarı, onuru ve saygınlığı, sadece sosyal yaşamın değil aynı zamanda hukukun da en güçlü şekilde koruduğu değerler arasındadır. Bu değerlerin ihlali, kişinin psikolojik bütünlüğüne ve toplumsal konumuna ciddi zararlar verebilir. İşte bu noktada hakaret suçu, bireylerin kişilik haklarını güvence altına alan en temel ceza hukuku düzenlemelerinden biri olarak karşımıza çıkar.
Gündelik yaşamda, bir kişinin onurunu kıran, küçük düşüren ya da toplum nezdinde itibarını zedeleyen sözlerin çoğu zaman sıradan bir tartışma unsuru gibi görülmesi, hukuki açıdan yanlış bir algıdır. Çünkü Türk Ceza Kanunu’na göre bu tür ifadeler, belirli bir sınır aşıldığında suç teşkil eder ve fail hakkında hapis veya adli para cezası uygulanabilir. Üstelik bu suç yalnızca yüz yüze sarf edilen sözlerle değil; sosyal medya paylaşımları, mesajlaşma uygulamaları, e-posta yazışmaları, basın yayın organları ya da kamuya açık her türlü platform üzerinden işlenebilir.
Hakaret suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesinde açıkça düzenlenmiştir. Kanuna göre, bir kimseye onun onur, şeref veya saygınlığını zedeleyecek nitelikte bir fiil isnat etmek ya da küçültücü sözlerle saldırmak hakaret suçunu oluşturur. Burada önemli olan, kullanılan ifadelerin kişinin toplum içindeki itibarını zedeleyecek ağırlıkta olmasıdır. Basit bir fikir beyanı veya ölçülü bir eleştiri, her zaman hakaret sayılmaz. Bu nedenle ifade özgürlüğü ile kişilik haklarının korunması arasındaki denge, yargılamalarda en çok gözetilen noktalardan biridir.
Hukuk uygulamasında mahkemeler, hakaret suçunu değerlendirirken sözlerin söylendiği bağlamı, taraflar arasındaki ilişkiyi, olayın gelişimini ve muhatap üzerinde yarattığı etkiyi dikkatle inceler. Aynı kelime farklı bir ortamda ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilebilirken, başka bir durumda hakaret suçuna vücut verebilir.
Bu yazıda, hakaret suçunun yasal çerçevesini, oluşum koşullarını, cezai sonuçlarını, Yargıtay kararlarını ve bu suçla karşı karşıya kalan kişilerin izlemesi gereken hukuki yolları ayrıntılı şekilde inceleyeceğiz. Böylece hem mağdurlar hem de suç isnadıyla karşılaşan bireyler açısından sürecin nasıl işlediğine dair kapsamlı bir rehber sunacağız.
-
Hakaret Suçunun Hukuki Çerçevesi ve Toplumsal Önemi
Toplum düzeni sadece kanunlarla değil, aynı zamanda bireylerin birbirlerine karşı gösterdiği saygı ve nezaketle de korunur. Bu çerçevede kişilerin onuru, itibarı ve saygınlığı, hukuk sistemlerinin en hassas konularından biri olarak kabul edilir. Türk Ceza Kanunu da bu değerleri koruma amacıyla hakaret suçunu ayrıntılı şekilde düzenlemiştir.
TCK’nın 125. maddesi, hakaret suçunu şu şekilde tanımlar:
“Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden ya da sövmek suretiyle saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.”
Kanun koyucu burada iki temel eylem türünü suç saymıştır:
Somut fiil veya olgu isnadı: Bir kişiye gerçekte olmayan bir suçlama yöneltmek veya küçük düşürücü bir iddiada bulunmak.
Sövme veya onur kırıcı söz: Küçük düşürücü, aşağılayıcı veya hakaret içeren ifadeler kullanmak.
Önemli olan nokta, bu davranışların kişiyi toplum nezdinde itibarsızlaştıracak nitelikte olmasıdır. Yani söz konusu ifade, muhatabın onurunu zedeleyecek ağırlıkta değilse hakaret suçu oluşmaz. Bu yüzden yargı mercileri her olayda sözlerin bağlamını, söyleniş biçimini ve muhatabın üzerinde oluşturduğu etkiyi dikkate alır.
Günümüzde hakaret suçunun en sık işlendiği alanlardan biri sosyal medyadır. Özellikle Twitter, Instagram ve Facebook gibi platformlarda paylaşılan mesajlar, kullanıcıların çoğu zaman farkında olmadan ceza hukuku açısından suç teşkil etmesine neden olabiliyor. Yargıtay da sosyal medya paylaşımlarının kamuya açık ortamda gerçekleştiğini kabul ederek, bu tür hakaretleri daha ağır değerlendirmektedir.
-
Suçun Oluşması İçin Gerekli Unsurlar
Bir eylemin hakaret suçunu oluşturması için belirli unsurların bir araya gelmesi gerekir. Bu unsurlar gerçekleşmeden hakaret suçu oluşmaz ve fail cezalandırılamaz.
📌 a. Fail ve Mağdur
Hakaret suçunun faili herkes olabilir; özel kişi, kamu görevlisi veya tüzel kişilik temsilcisi fark etmez. Mağdur ise mutlaka gerçek kişi olmalıdır. Tüzel kişilere (örneğin şirketlere) yönelik ağır sözler “hakaret” değil, başka hukuki yollarla korunur.
📌 b. Fiil (Eylem)
Suçun maddi unsurunu oluşturan fiil, kişinin onur, şeref ve saygınlığına saldırı niteliğindeki söz, yazı, davranış veya iletişimdir. Bunlar farklı biçimlerde olabilir:
Sözlü hakaret: Küfür, aşağılayıcı sözler, küçültücü ifadeler
Yazılı hakaret: Mektup, sosyal medya paylaşımı, e-posta
İşaret veya davranışla hakaret: Mimik, el hareketi veya sembolik hareketler
📍 Örnek: Bir kişiye “yalancı”, “şerefsiz”, “hırsız” gibi ifadeler kullanmak açıkça hakaret sayılır. Ancak sözlerin eleştiri sınırında kalması hâlinde suç oluşmaz.
📌 c. Onur, Şeref veya Saygınlığa Saldırı
En önemli unsur, kullanılan ifadelerin kişiyi toplum nezdinde küçük düşürecek nitelikte olmasıdır.
Eğer ifade kişisel kanaat veya eleştiri niteliğindeyse suç teşkil etmez.
Fakat sözler kişiyi aşağılamayı, küçük düşürmeyi veya toplum gözünde itibarsızlaştırmayı amaçlıyorsa hakaret suçu doğar.
📌 d. Kast Unsuru
Hakaret suçu kasten işlenebilen bir suçtur. Failin, sözlerinin muhatabı küçük düşüreceğini bilerek hareket etmesi gerekir. Taksirle (ihmal, dikkatsizlik) işlenmesi mümkün değildir.
📌 Yargıtay uygulaması: Hakaret suçunun oluşması için failin sözleri “alay, küçümseme veya aşağılamayı amaçlayarak” kullanmış olması yeterlidir. İfade özgürlüğü kapsamına giren eleştirilerde kast unsuru yoksa suç da oluşmaz.
-
Hakaretin Türleri ve Uygulamadaki Farklı Görünümleri
Hakaret suçu farklı koşullar altında farklı biçimlerde ortaya çıkabilir. Uygulamada en çok karşılaşılan türleri şunlardır:
📍 a. Basit Hakaret
En yaygın görülen türdür. Kişiye doğrudan sövme veya küçültücü ifadeler kullanılmasıyla oluşur. Örneğin, “aptal”, “rezil” gibi sözler bu kapsama girer. Basit hakarette ceza genellikle 3 aydan 2 yıla kadar hapis veya adli para cezasıdır.
📍 b. Aleni Hakaret
Hakaretin başkalarının huzurunda veya kamuya açık bir şekilde işlenmesi hâlinde ceza artırılır. Sosyal medya, televizyon veya topluluk önünde yapılan hakaretler bu kapsama girer. Bu tür eylemler kamu düzenini de etkilediği için mahkemeler tarafından daha ağır şekilde değerlendirilir.
📌 Örnek: Sosyal medya üzerinden bir kişiye açıkça hakaret edilmesi, yalnızca mağduru değil kamuoyunu da etkilediğinden “aleni hakaret” olarak kabul edilir.
📍 c. Kamu Görevlisine Hakaret
Görevinden dolayı kamu görevlisine hakaret edilmesi durumunda ceza daha ağırdır. Bu durum devlet otoritesine ve kamu düzenine saldırı olarak değerlendirildiğinden, cezalar artırılır.
📌 Örnek: Bir polise görevi sırasında hakaret edilmesi veya bir hâkime duruşmada aşağılayıcı ifadeler kullanılması.
📍 d. Zincirleme veya Sürekli Hakaret
Hakaret eylemi birden fazla kez veya farklı zamanlarda tekrarlanmışsa zincirleme suç hükümleri uygulanır. Bu durumda ceza artırılarak verilir.
📍 e. Dolaylı Hakaret
Hakaret bazen doğrudan söylenmeyebilir; ima, kinaye veya alay yoluyla da gerçekleşebilir. Yargıtay, dolaylı ifadelerin de kişiyi küçük düşürme amacı taşıyorsa hakaret olarak değerlendirilmesi gerektiğini kabul etmektedir.
📌 Örnek: “Onun dürüstlükle uzaktan yakından ilgisi yok” gibi cümleler, bağlama göre hakaret olarak kabul edilebilir.
-
Hangi Söz, Ne Zaman Suç Sayılır? Yorum Sınırını Aşan İfade Nerede Başlar?
Hakaret suçunun en tartışmalı yönü, hangi ifadelerin “hakaret” sayılacağı ve hangi noktada ifade özgürlüğünün sona erdiğidir. Bu konuda ne yazık ki tek bir ölçü yoktur; her olay kendi bağlamı içinde değerlendirilir. Yargıtay da yıllardır verdiği kararlarla bu sınırın nerede başladığını içtihatlarla şekillendirmiştir.
Öncelikle bilinmesi gereken nokta, hakaret suçunun yalnızca küfürle sınırlı olmadığıdır. Kişiyi küçük düşürmeyi amaçlayan her türlü söz, ima, davranış veya isnat hakaret kapsamına girebilir. Bunun yanında, bir ifadeyi suç hâline getiren şey sadece kelime değil, bağlamdır. Aynı söz bir siyasi tartışmada eleştiri kabul edilebilirken, başka bir durumda hakaret oluşturabilir.
📍 Örneğin; bir gazetecinin kamu görevlisine yönelik olarak “görevini kötüye kullanıyor” demesi sert bir eleştiri olarak değerlendirilebilir. Ancak “rüşvetçi ve haysiyetsiz” gibi ifadeler, somut isnat veya sövme niteliğinde olduğu için hakaret sayılır.
Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin birçok kararında vurguladığı gibi, mahkemeler şu unsurlara bakarak değerlendirme yapar:
Sözlerin söylendiği bağlam ve ortam
Taraflar arasındaki ilişki geçmişi
İfadenin kişinin toplumdaki saygınlığı üzerindeki etkisi
Söylenen sözlerin eleştiri, kanaat veya değer yargısı mı yoksa saldırı mı olduğu
Bu kriterler ışığında “çirkin, beceriksiz, ahlaksız” gibi ifadeler çoğu durumda hakaret kabul edilirken; “yanlış yapıyorsunuz”, “yetersizsiniz” gibi ifadeler eleştiri kapsamında değerlendirilebilir. Dolayısıyla hukuken önemli olan amacın aşağılamak olup olmadığıdır.
-
Dijital Dünyada Hakaret: Sosyal Medyada Sınır Nerede?
Son yıllarda hakaret suçunun en yoğun işlendiği alan artık fiziksel ortamlar değil, dijital platformlardır. Twitter (X), Instagram, Facebook ve haber sitelerindeki yorum bölümleri, hakaret davalarının önemli bir kısmını oluşturur. Çünkü bireyler çevrim içi ortamda ifade özgürlüğünün sınırlarını çoğu zaman göz ardı eder.
Türk Ceza Kanunu açısından ise internet ortamı bir fark yaratmaz. Hakaret, ister yüz yüze ister sosyal medyada işlensin aynı cezai yaptırıma tabidir. Hatta aleni şekilde işlendiği için bazı durumlarda ceza daha da ağırlaşır. Çünkü sosyal medya, mahkeme içtihatlarına göre “kamusal alan” olarak kabul edilir.
📌 Örnek: Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 2022 tarihli kararında, bir kişinin Twitter üzerinden yaptığı “O adam sahtekâr, devleti soyuyor” paylaşımı, kamuya açık alanda hakaret olarak kabul edilmiş ve cezalandırılmıştır.
Bununla birlikte, sosyal medya paylaşımlarında ironik veya dolaylı ifadeler de hakaret sayılabilir. Örneğin bir kişinin fotoğrafının altına küçültücü bir görsel koymak ya da alaycı bir ifade eklemek, “ima yoluyla hakaret” sayılabilir. Bu tür davalarda mahkemeler yalnızca kelimelere değil, görsellerin ve bağlamın mesajına da bakar.
Ayrıca, dijital ortamda yapılan hakaretler sadece ceza davası değil, kişilik haklarının ihlali nedeniyle tazminat davası açılmasına da zemin hazırlar. Bir kişinin sosyal medya üzerinden itibarının zedelenmesi, manevi tazminat taleplerinin artmasına neden olur. Bu nedenle çevrim içi dünyada atılan her adımın hukuki sonuç doğurabileceği unutulmamalıdır.
-
Hakaret Davasında Strateji: Mağdur ve Sanık Açısından İzlenecek Yol
Hakaret suçunda tarafların izleyeceği hukuki yol, çoğu zaman davanın sonucunu belirler. Hem mağdurun haklarını etkin biçimde kullanması hem de sanığın doğru savunma stratejisini kurması, mahkeme kararına doğrudan etki eder.
👤 Mağdur Açısından: Etkili Bir Başvuru Nasıl Yapılır?
Hakarete uğrayan kişinin en geç 6 ay içinde savcılığa şikâyette bulunması gerekir. Bu süre kaçırılırsa dava hakkı ortadan kalkar. Şikâyet dilekçesinde olayın zamanı, hakaretin içeriği ve varsa tanıklar ayrıntılı şekilde belirtilmelidir.
Deliller büyük önem taşır. Sosyal medya ekran görüntüleri, mesaj kayıtları, ses veya video kayıtları, mahkemenin hakaretin varlığına kanaat getirmesinde kritik rol oynar. Mağdur ayrıca ceza davasının yanı sıra manevi tazminat davası açarak itibarı zedelendiği gerekçesiyle maddi bir talepte de bulunabilir.
⚖️ Sanık Açısından: Savunmada Nelere Dikkat Edilmeli?
Hakaret isnadıyla karşılaşan kişilerin en önemli hakkı, sözlerinin eleştiri veya kanaat açıklaması kapsamında kaldığını ispatlamaktır. Eğer ifade, kamu yararı gözetilerek yapılmışsa veya kişiyi aşağılamaktan ziyade bir durumu eleştirmeyi amaçlıyorsa, suç unsuru oluşmayabilir.
Bunun yanında “kast” unsuru da tartışılabilir. Hakaret suçunun oluşması için failin sözlerinin küçük düşürücü olduğunu bilerek söylemesi gerekir. Eğer sözler tartışma esnasında sinir anında söylenmiş veya mecazi anlamda kullanılmışsa, mahkeme bu durumu cezada indirime neden olan bir unsur olarak değerlendirebilir.
Son olarak, taraflar uzlaşma yoluna da gidebilir. Hakaret suçu uzlaşmaya tabi olduğu için tarafların anlaşması hâlinde dava düşer. Bu durum, özellikle sosyal medya veya özel ilişkilerde çıkan hakaret davalarında oldukça yaygındır.
📚 Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
“Eleştiri hakkı” ile “hakaret” arasındaki sınır nerede başlar?
Bu, hakaret davalarının en zor sorusudur çünkü çizgi çok incedir. Eleştiri hakkı, bir kişi ya da kurumun davranışları hakkında olumsuz görüş belirtmeyi kapsar; bu, ifade özgürlüğünün bir parçasıdır. Ancak eleştiri; aşağılama, küçük düşürme veya kişisel saldırı haline geldiğinde artık hukuken korunmaz.
Örneğin, “Belediye başkanı görevini kötü yapıyor” bir eleştiridir; “Belediye başkanı hırsızdır” ise somut bir suç isnadı olduğu için hakarettir.
“Gerçek” olan bir iddiayı söylemek hakaret sayılır mı?
Evet, gerçek olsa bile hakaret suçunun oluşması mümkündür. Eğer ifade edilen fiil kişiyi küçük düşürme amacı taşıyorsa veya toplum önünde onurunu zedeliyorsa, hakaret kabul edilebilir. Ancak gerçeklik ispatlanabilir ve kamu yararı açısından açıklanmışsa, bu durum hukuka uygunluk sebebi olabilir.
Yani, sırf doğru olması tek başına yeterli değildir; ifade biçimi, bağlam ve amaç da önemlidir.
Bir kişiye “aptal” veya “yetersiz” demek hakaret midir?
Bu tür ifadeler, olayın bağlamına göre hakaret sayılabilir. Eğer sözler bir tartışma içinde kişiyi küçük düşürmek amacıyla söylenmişse hakaret oluşur. Ancak bir eğitim ortamında veya iş değerlendirmesinde “bu konuda yetersizsin” gibi bir ifade değerlendirme niteliğinde olduğu için suç oluşturmayabilir.
Mahkemeler her olayda sözlerin söylendiği ortamı ve tarafların ilişkisini birlikte değerlendirir.
Sosyal medyada paylaşım yaparken başka birini ima etmek hakaret midir?
Evet. Hakaretin oluşması için kişinin adı açıkça belirtilmiş olmak zorunda değildir. Paylaşımdan veya bağlamdan hedefin kim olduğu anlaşılabiliyorsa, bu da hakaret sayılır.
Örneğin “bazı insanlar makamlarını rüşvetle koruyor” ifadesi belirli bir kişiyi işaret ediyorsa, bu durumda hakaret suçu oluşabilir.
Hakaret içeren bir paylaşımı “beğenmek” ya da “retweet etmek” suç sayılır mı?
Yargıtay uygulamalarına göre, hakaret içeren bir içeriği aktif şekilde yaymak veya paylaşmak, fiile iştirak anlamına gelebilir. Beğenmek genellikle yeterli görülmez ancak “retweet”, “paylaş” veya “hikâyede yeniden yayınlama” gibi eylemler suça ortaklık olarak değerlendirilebilir. Bu durumda hem paylaşan hem de içeriği üreten kişi hakkında soruşturma açılabilir.
Hakaret suçu çocuklar veya ergenler tarafından işlenirse süreç nasıl işler?
18 yaşından küçük kişilerin hakaret suçu işlemesi durumunda ceza davası çocuk ceza mahkemelerinde görülür. Cezalar yaş küçüklüğü sebebiyle indirilir ve çoğu zaman hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) uygulanır. Ayrıca rehabilitasyon ve eğitim önlemleri gündeme gelebilir. Ancak suçun niteliği ağırsa ve tekrar ederse, çocuk açısından da ciddi cezai sonuçlar doğabilir.
Hakaret içeren bir ifadeyi “alay” ya da “şaka” olarak kullanmak suç olmaktan çıkarır mı?
Hayır. Şaka veya mizah amacıyla söylenen sözler de muhatabı küçük düşürüyorsa hakaret suçunu oluşturur. Yargıtay, “şaka yaptım” savunmasını genellikle kabul etmez. Burada önemli olan muhatabın onuru üzerindeki etkidir. Şaka olduğu iddia edilen söz, karşı tarafı toplum içinde aşağılıyorsa suç oluşmuş sayılır.
Kamu görevlisine eleştiri yapmak hakaret sayılır mı?
Kamu görevlileri, görevleri gereği daha geniş eleştirilere açık olmak zorundadır. Ancak eleştirinin sınırı burada da aynıdır: küçük düşürme veya saldırı niteliği taşıyorsa hakaret oluşur. Örneğin “belediye yanlış karar aldı” bir eleştiridir; “belediye başkanı sahtekâr” ifadesi ise hakarettir.
Yargıtay bu tür davalarda kamu görevlisinin konumunu ve sözlerin kamu yararına katkısını da değerlendirir.
Hakaret suçunda uzlaşma mümkün mü?
Evet. Hakaret suçu çoğu durumda uzlaşmaya tabidir. Tarafların arabulucu huzurunda anlaşmaya varması hâlinde dava açılmaz veya açılmışsa düşer. Bu, özellikle sosyal medya tartışmaları veya iş yerindeki kişisel çatışmalardan doğan davalarda yaygın olarak tercih edilir. Ancak kamu görevlisine görevinden dolayı yapılan hakaret gibi bazı nitelikli hallerde uzlaşma uygulanmaz.
Yabancı bir kişinin Türkiye’de hakaret suçunu işlemesi hâlinde ne olur?
Eğer suç Türkiye sınırları içinde işlenmişse veya etkisi Türkiye’de ortaya çıkmışsa, fail yabancı da olsa Türk mahkemelerinde yargılanabilir. Özellikle internet üzerinden işlenen hakaret suçlarında bu durum çok yaygındır. Fail Türkiye’de değilse, savcılık uluslararası adli iş birliği prosedürleriyle iade veya uluslararası tutuklama süreçlerini devreye sokabilir.
Sonuç
Hakaret suçu, bireyin toplum içindeki saygınlığını ve kişisel itibarını koruma amacını taşıyan en temel ceza hukuku düzenlemelerinden biridir. Hukuk sisteminin bu suçla ilgili titiz yaklaşımı, yalnızca bireyin onur ve haysiyetini değil, aynı zamanda demokratik toplum düzeninin sağlıklı işleyişini de güvence altına alır. Zira kişilerin özgürce fikirlerini ifade edebilmeleri kadar, bu fikirlerin küçük düşürücü, aşağılayıcı veya itibarsızlaştırıcı saldırılara dönüşmemesi de aynı derecede önemlidir.
Hakaretin hangi noktada suç sayılacağı, yalnızca kullanılan kelimelerle değil, olayın bağlamı, taraflar arasındaki ilişki ve sözlerin toplum üzerindeki etkisiyle de yakından ilişkilidir. Bu nedenle, her olay kendi özel koşulları çerçevesinde değerlendirilir. Gündelik tartışmalar, sosyal medya paylaşımları veya kamusal alandaki beyanlar; yanlış ifade edildiğinde, ceza hukuku bakımından ciddi sonuçlar doğurabilir. Üstelik bu tür suçlar sadece cezai yaptırımla sınırlı kalmaz; aynı zamanda manevi tazminat taleplerine de zemin hazırlar.
Hakaret suçuyla karşılaşan kişiler için en kritik adım, süreci profesyonel destekle yürütmektir. Delillerin doğru toplanması, şikâyet sürelerinin kaçırılmaması ve hukuki stratejinin etkin şekilde belirlenmesi davanın sonucunu doğrudan etkiler. Aynı şekilde, hakaret isnadıyla karşı karşıya kalan kişilerin de sözlerinin bağlamını, kast unsurunu ve ifade özgürlüğü sınırlarını doğru şekilde savunmaları gerekir.
Bu noktada, ceza hukuku ve ceza davaları alanında uzman bir ceza hukuku avukatı ile çalışmak hem mağdurlar hem de sanıklar açısından en doğru yaklaşımdır. Deneyimli bir avukat, yalnızca davanın teknik boyutlarını değil, ifade özgürlüğü ile kişilik hakları arasındaki hassas dengeyi de göz önünde bulundurarak en uygun savunma stratejisini oluşturabilir.
Bahariye Hukuk olarak, hakaret suçuna ilişkin soruşturma ve kovuşturma süreçlerinde müvekkillerimizin haklarını en etkin biçimde koruyor; gerekli delil stratejisinden savunma hazırlığına kadar sürecin her aşamasında yanlarında yer alıyoruz. Alanında tecrübeli İstanbul ceza avukatı ve Kadıköy ceza avukatı ekibimizle, hem bireysel hem kurumsal düzeyde güçlü bir hukuki temsil sunuyoruz.
📞 Hukuki durumunuzu değerlendirmek ve süreci haklarınızı koruyarak yönetmek için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Hizmetlerimize ve bilgilendirici içeriklerimize ulaşmak için YouTube kanalımızı da ziyaret edebilirsiniz.
📍 Ofisimiz: Caferağa Mahallesi General Asım Gündüz Caddesi No:102/3 Kadıköy/İSTANBUL
📞 Telefon: 0533 558 68 87
🌐 Web: https://bahariyehukuk.com/
🗺️ Yol tarifi için tıklayın.