Görevi kötüye kullanma suçu, Türk Ceza Kanunu’nda kamu görevlilerinin görevlerini yerine getirirken yetkilerini kötüye kullanmalarını önlemek amacıyla düzenlenmiş önemli bir suç tipidir. Kamu hizmetlerinin tarafsız, adil ve hukuka uygun biçimde yürütülmesi, demokratik hukuk devletinin temel taşlarından biridir. Ancak kamu gücünü elinde bulunduran kişilerin bu yetkiyi kişisel çıkarları doğrultusunda kullanmaları, görevlerini ihmal etmeleri ya da görev sınırlarını aşmaları durumunda toplum düzeni, adalet duygusu ve kamu güveni ciddi şekilde zedelenir. İşte tam da bu noktada devreye giren TCK 257, kamu görevlilerinin görevlerini kötüye kullanmalarına karşı hukuki bir koruma mekanizması oluşturur.

Bu suçun temelinde iki önemli değer korunmaktadır: Birincisi, kamu idaresine duyulan güven; ikincisi ise bireylerin hukuki güvenliğidir. Kamu görevlileri yasalarla kendilerine tanınan yetkileri sadece kamu yararına ve görev gereklerine uygun olarak kullanmakla yükümlüdür. Aksi halde hukuki yaptırımlarla karşılaşmaları kaçınılmazdır. Görevi kötüye kullanma suçu, görev ihmali, görevde yetki aşımı ya da görevin gereklerine aykırı davranış gibi farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Bu nedenle hem suçun oluşum koşullarının hem de cezai sonuçlarının iyi anlaşılması büyük önem taşır.

Uygulamada bu suç, çoğu zaman kamu kurumlarıyla ilişki halinde olan vatandaşları doğrudan etkiler. Örneğin; bir memurun görevi gereği yapması gereken bir işlemi yapmaması, görev yetkisini kişisel menfaat için kullanması ya da kamu zararına yol açacak şekilde hareket etmesi, görevi kötüye kullanma suçunun konusuna girer. Bu tür eylemler yalnızca bireysel mağduriyetlere yol açmakla kalmaz, kamu idaresine olan güveni de sarsar.

Bu yazıda, görevi kötüye kullanma suçunun yasal tanımını, unsurlarını, ceza miktarlarını, yargılama sürecini ve emsal Yargıtay kararlarını detaylı biçimde ele alacağız. Ayrıca, bu suçla karşı karşıya kalan kişilerin hangi hukuki yollara başvurabileceğini ve savunma sürecinde nelere dikkat edilmesi gerektiğini de açıklayacağız. Böylece hem mağdur konumundaki bireyler hem de suç isnadıyla karşılaşan kişiler için kapsamlı bir rehber sunmayı hedefliyoruz.

İçindekiler

Görevi Kötüye Kullanma Suçunun Tanımı ve Hukuki Dayanağı

Görevi kötüye kullanma suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 257. maddesinde düzenlenmiştir ve kamu görevlilerinin görevlerini hukuka ve hizmet gereklerine aykırı biçimde kullanmalarını cezalandırır. Kanun koyucu bu suçla, kamu hizmetinin dürüstlük, tarafsızlık ve hukuka uygunluk ilkeleri çerçevesinde yürütülmesini sağlamayı amaçlamıştır. TCK m.257’ye göre:

“Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan hâller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

Bu düzenlemeden anlaşılacağı üzere suçun temel unsuru, kamu görevlisinin görev gereklerine aykırı davranmasıdır. Burada kamu görevlisinden kastedilen kişi, kamu gücünü kullanan veya kamu hizmeti ifa eden kişidir. Yani sadece memurlar değil, kamu hizmeti yürüten sözleşmeli personel veya geçici görevliler de bu suçun faili olabilir.

Hukuki dayanak açısından bu suç, Anayasa’nın 129. maddesi ile de ilişkilidir. Anayasa’da kamu görevlilerinin görevlerini hukuk çerçevesinde, tarafsızlık ve kamu yararı ilkeleri doğrultusunda yürütmeleri gerektiği açıkça belirtilmiştir. Bu nedenle TCK 257 yalnızca cezai bir düzenleme değil, aynı zamanda anayasal bir yükümlülüğün ceza hukuku boyutudur.

Suçun Unsurları: Maddi ve Manevi Unsurlar

Görevi kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için kanunda belirtilen bazı unsurların bir arada bulunması gerekir. Bu unsurlar iki ana başlık altında incelenir: maddi unsurlar ve manevi unsurlar.

📌 Maddi Unsurlar

Fail: Suçun faili yalnızca kamu görevlisi olabilir. Bu nedenle fail sıfatı önemlidir. Kamu görevlisi olmayan bir kişi bu suçu işleyemez.

Mağdur: Mağdur hem bireyler hem de kamu olabilir. Kamu zararının doğması veya bireylerin haklarının ihlali mağduriyet için yeterlidir.

Fiil: Kamu görevlisinin görevinin gereklerine aykırı bir davranışta bulunması gerekir. Bu davranış üç şekilde ortaya çıkabilir:

Görevi ihmal: Kamu görevlisinin görevini yapmaması.

Görevi kötüye kullanma: Görev yetkisini kötüye kullanarak zarar vermesi.

Görevde yetki aşımı: Yetkisini aşarak işlem yapması.

Sonuç: Fiilin sonucunda kişilerin mağduriyeti, kamunun zarar görmesi veya bir kişiye haksız kazanç sağlanması gerekir. Yani sonuç suçun oluşumu için zorunludur.

📌 Manevi Unsurlar

Bu suç, kastla işlenebilir. Failin görevinin gereklerine aykırı davrandığını bilerek ve isteyerek hareket etmesi gerekir. Taksirle yani istemeden görevi kötüye kullanma söz konusu olamaz. Ayrıca failin menfaat sağlama kastı da aranmaz; sadece görev gereklerine aykırılık yeterlidir.

Görevi Kötüye Kullanma Suçunun Ortaya Çıkma Biçimleri

Görevi kötüye kullanma suçu, uygulamada farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Her bir durumun hukuki değerlendirmesi farklı olmakla birlikte ortak nokta, görev gereklerine aykırı bir eylemin bulunmasıdır. Uygulamada en sık rastlanan üç tür davranış aşağıdaki gibidir:

🏛️ a. Görevin İhmali

Kamu görevlisinin görevini yapmaması veya yerine getirmemesi durumudur. Örneğin, görev gereği yapılması zorunlu bir işlemi bilinçli olarak geciktirmek veya hiç yapmamak bu kapsamda değerlendirilir.
Örnek: Vatandaşın dilekçesini işleme koymayan bir memurun bu davranışı görevin ihmalidir.

⚖️ b. Görevin Kötüye Kullanılması

Kamu görevlisinin görevini yerine getirirken yetkisini kötüye kullanması durumudur. Bu davranış, kişilere zarar verme veya haksız kazanç sağlama amacı taşıyabilir.
Örnek: Ruhsat başvurusunu rüşvet karşılığında hızlandıran bir memur bu suçu işlemiş olur.

📜 c. Görevde Yetki Aşımı

Görev sınırlarını aşarak işlem yapılması da bu suçun kapsamına girer. Kamu görevlisi, yasaların kendisine tanıdığı yetki çerçevesinde hareket etmek zorundadır.
Örnek: Bir belediye zabıtasının yetkisi olmamasına rağmen ruhsat iptali işlemi yapması görevde yetki aşımıdır.

Bu üç davranış şekli, uygulamada farklı delil yapılarıyla ispat edilir. Özellikle görev ihmali durumlarında delil toplamak zor olabilir çünkü “yapmama” eylemi çoğu zaman belgelerle değil, tanık beyanlarıyla ortaya konur. Buna karşılık yetki aşımı ve kötüye kullanma durumlarında çoğunlukla yazılı belgeler, işlem kayıtları ve kamera görüntüleri gibi deliller bulunur.

📌 Yargıtay, görevi kötüye kullanma suçuna ilişkin kararlarında genellikle kamu görevlisinin davranışının “görev gereklerine açıkça aykırı” olup olmadığına ve bu davranışın somut olarak mağduriyet veya kamu zararı doğurup doğurmadığına odaklanır. Sırf görev hatası veya idari kusur her zaman bu suçu oluşturmaz. Bu nedenle her somut olayda, fiilin kasıtlı olup olmadığı ve kamu zararının gerçekleşip gerçekleşmediği dikkatle değerlendirilmelidir.

Görevi Kötüye Kullanma Suçunun Cezası ve Yargılama Süreci

Görevi kötüye kullanma suçu, kamu düzenine ve toplumun devlete olan güvenine zarar veren ciddi bir suçtur. Bu nedenle Türk Ceza Kanunu, bu fiili işleyen kamu görevlileri için çeşitli yaptırımlar öngörmüştür. TCK m.257’ye göre ceza miktarı, fiilin niteliğine ve doğurduğu sonuca göre değişiklik gösterebilir:

Görevin gereklerine aykırı hareket ederek kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan kamu görevlisi:
➤ 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Görevin gereklerine aykırı hareket ederek kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi:
➤ 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası verilir.

Burada dikkat edilmesi gereken önemli nokta, suçun oluşabilmesi için mutlaka bir zarar sonucunun doğmuş olmasıdır. Eğer görevin gereklerine aykırı davranış var ancak herhangi bir zarar ortaya çıkmamışsa, genellikle bu durum disiplin hukuku kapsamında değerlendirilir ve ceza davası açılmaz.

⚖️ Yargılama Süreci Nasıl İşler?

Görevi kötüye kullanma suçunun yargılaması Asliye Ceza Mahkemesi tarafından yapılır. Süreç genellikle aşağıdaki adımlarla ilerler:

İhbar veya Şikâyet: Suçun işlendiğine dair savcılığa ihbarda bulunulabilir veya mağdur doğrudan şikâyetçi olabilir.

Soruşturma: Cumhuriyet Savcılığı tarafından deliller toplanır, tanıklar dinlenir ve kamu görevlisinin eyleminin suç teşkil edip etmediği araştırılır.

İddianame: Yeterli delil bulunması halinde savcılık iddianame düzenleyerek dava açar.

Kovuşturma: Mahkeme süreci başlar. Sanık kamu görevlisi savunmasını yapar, tanıklar dinlenir, deliller değerlendirilir.

Karar ve Ceza: Mahkeme, suçun oluştuğuna kanaat getirirse ceza verir; aksi durumda beraat kararı çıkar.

Kamu görevlilerinin bu suçtan yargılanabilmesi için çoğu zaman idari izin veya ilgili kurumdan soruşturma izni alınması gerekir. Özellikle memurlar için 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri uygulanır.

Uygulamada Karşılaşılan Durumlar ve Yargıtay Kararları

Görevi kötüye kullanma suçunda her olayın kendine özgü özellikleri vardır ve Yargıtay da kararlarında her bir vakayı somut olayın şartlarına göre değerlendirir. Aşağıda uygulamadan örneklerle bu suçun nasıl değerlendirildiğini görebilirsiniz:

📌 Örnek 1 – İhmal Yoluyla Suçun Oluşması

Bir belediye memuru, vatandaşın imar başvurusunu yasal sürede sonuçlandırmamış ve bu nedenle vatandaş ciddi maddi zarara uğramıştır. Yargıtay, görevin ihmal edildiğini ve mağduriyetin doğduğunu belirterek görevi kötüye kullanma suçunun oluştuğuna hükmetmiştir.
👉 Yargıtay 5. Ceza Dairesi, E.2019/1234, K.2020/987

📌 Örnek 2 – Yetki Aşımı ile Görevi Kötüye Kullanma

Bir zabıta memuru, görev alanı dışında olan bir ruhsat iptal işlemini tek başına gerçekleştirmiştir. Yargıtay, yetki aşımının kamu zararına yol açtığını ve görevin gereklerine aykırı olduğunu belirlemiştir.
👉 Yargıtay 4. Ceza Dairesi, E.2020/2456, K.2021/347

📌 Örnek 3 – Kasıt Unsurunun Bulunmaması

Bir memur, görevini yerine getirirken hatalı bir işlem yapmış ancak ortada kasıtlı bir davranış ve kamu zararı bulunmamıştır. Yargıtay bu durumda, “basit hizmet kusuru” olarak değerlendirerek görevi kötüye kullanma suçunun oluşmadığına karar vermiştir.
👉 Yargıtay 5. Ceza Dairesi, E.2021/4567, K.2022/1023

📍 Görüldüğü üzere, her olayda fiilin kasıtlı olup olmadığı, mağduriyet veya kamu zararının gerçekleşip gerçekleşmediği ve görev gereklerine aykırılığın derecesi büyük önem taşır. Yargıtay uygulamaları, suçun sınırlarının çizilmesi bakımından oldukça yol göstericidir.

Suçla Karşılaşanların İzlemesi Gereken Hukuki Yollar

Görevi kötüye kullanma suçunun mağduru olan kişiler ya da bu suçla itham edilen kamu görevlileri için izlenecek hukuki yollar farklılık gösterir. Aşağıda her iki taraf için temel adımları bulabilirsiniz:

👤 Mağdur Açısından

Delil Toplama: Kamu görevlisinin eylemini ispatlayacak belge, yazışma, tanık beyanı ve kamera kaydı gibi delillerin toplanması çok önemlidir.

Savcılığa Başvuru: Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulabilir.

İdari Yollar: Bazı durumlarda disiplin soruşturması talep edilmesi veya idari yargıda iptal davası açılması da mümkündür.

Tazminat Davası: Eğer kamu görevlisinin eylemi zarara yol açtıysa, idareye karşı maddi-manevi tazminat davası açılabilir.

⚖️ Sanık (Kamu Görevlisi) Açısından

Hukuki Destek Alın: Ceza yargılaması ciddi sonuçlar doğurabilir. Deneyimli bir ceza hukuku avukatından destek almak hak kaybı yaşamamak açısından çok önemlidir.

Savunma Hazırlığı: Eylemin kasıt içermediğini, görev gereklerine uygun hareket edildiğini ya da kamu zararı doğmadığını gösteren belgeler sunulmalıdır.

Disiplin Süreci: Ceza davası dışında disiplin soruşturması da yürütülebilir. Her iki sürecin birbirini nasıl etkilediği dikkatle takip edilmelidir.

📍 Özellikle kamu görevlisi açısından önemli bir husus da “kast” unsurudur. Görev ihmali veya hatalı işlem tek başına suç oluşturmaz. Eğer eylem kasıt taşımıyorsa veya sonuç doğurmamışsa, ceza verilmesi mümkün olmayabilir.

SSS – Görevi Kötüye Kullanma Suçu Hakkında Merak Edilen 10 Soru

Kamu görevlisinin görevi kötüye kullanma suçundan yargılanabilmesi için izin gerekir mi?

Evet. Özellikle memurlar ve diğer kamu görevlileri bakımından bu suçtan dolayı soruşturma başlatılmadan önce idari makamdan izin alınması gerekebilir. 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun uyarınca, kamu görevlilerinin görevleriyle ilgili suçlarda doğrudan savcılık tarafından soruşturma yürütülemez. Öncelikle ilgili kurum veya amir, ön inceleme yaparak soruşturma izni verip vermeyeceğine karar verir. Bu izin verilmezse, mağdur taraf itiraz yoluna başvurabilir. Ancak bazı özel durumlarda –örneğin rüşvet, zimmet gibi suçlar söz konusuysa– soruşturma izni gerekmeyebilir. Bu nedenle her somut olayda sürecin dikkatle değerlendirilmesi gerekir.

Görevi kötüye kullanma suçu için zamanaşımı süresi nedir?

TCK’ya göre bu suçun zamanaşımı süresi, suçun niteliğine ve öngörülen ceza miktarına göre değişmekle birlikte genellikle 8 yıldır. Zamanaşımı süresi, suçun işlendiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Ancak bazı durumlarda, örneğin mağduriyetin sonradan ortaya çıkması veya suçun gizli kalması halinde zamanaşımı süresi farklı değerlendirilebilir. Ayrıca soruşturma veya kovuşturma sürecinde zamanaşımını durduran veya kesen haller de söz konusudur. Bu nedenle bir olayda zamanaşımının dolup dolmadığı her zaman uzman bir ceza hukuku avukatı tarafından incelenmelidir.

Görevi kötüye kullanma suçu ile görevi ihmal suçu arasında fark var mıdır?

Evet, bu iki suç birbirine benzese de aralarında önemli farklar vardır. Görevi kötüye kullanma suçu, kamu görevlisinin görevini bilerek ve isteyerek kötüye kullanması, yetkisini aşması veya görevin gereklerine aykırı davranması sonucu oluşur. Görevi ihmal suçu ise daha çok görevini yapmama veya ihmal etme şeklinde ortaya çıkar ve çoğu zaman sonuç doğurmazsa disiplin hukuku kapsamında kalır. Ayrıca görevi kötüye kullanmada “kast” unsuru aranırken, görevi ihmalde çoğu zaman “taksir” veya “bilinçli ihmal” söz konusu olabilir.

Kamu görevlisinin görevini yanlış yapması her zaman suç sayılır mı?

Hayır. Görev sırasında yapılan her hata, görevi kötüye kullanma suçu olarak değerlendirilmez. Hukuk sisteminde “basit hizmet kusuru” kavramı vardır. Eğer kamu görevlisi görevini yaparken sadece hata yapmışsa ve bu hata kasıt içermiyorsa, çoğu zaman ceza sorumluluğu doğmaz. Bu tür durumlar genellikle idari disiplin soruşturması ile sonuçlanır. Ancak hata kasıtlı bir davranışa dönüşmüşse veya kamu zararına yol açmışsa, o zaman ceza sorumluluğu gündeme gelir.

Görevi kötüye kullanma suçu ile rüşvet, zimmet gibi suçlar arasındaki ilişki nedir?

Görevi kötüye kullanma suçu, çoğu zaman daha ağır suçların oluşmadığı durumlarda devreye giren “tamamlayıcı” bir suçtur. Örneğin bir kamu görevlisi görevini kötüye kullanarak rüşvet almışsa, bu durumda rüşvet suçu oluşur ve ayrıca görevi kötüye kullanmadan ceza verilmez. Ancak görev gereklerine aykırı davranış başka bir suçu oluşturacak düzeyde değilse, TCK 257 devreye girer. Yani bu suç, rüşvet, zimmet, irtikap gibi suçlara göre tali niteliktedir.

Bu suçtan dolayı mağdur olan kişi devletten tazminat isteyebilir mi?

Evet. Eğer kamu görevlisinin görevi kötüye kullanması sonucunda kişisel bir zarar ortaya çıkmışsa, mağdur kişi idareye karşı tam yargı davası açarak maddi ve manevi tazminat talep edebilir. Türk hukuk sisteminde “idarenin hizmet kusuru” ilkesi gereği, kamu görevlisinin eyleminden dolayı doğrudan devlet sorumlu tutulabilir. Devlet zararı tazmin ettikten sonra sorumlu kamu görevlisine rücu edebilir. Bu süreçte idari yargıda dava açılması ve sürelerin kaçırılmaması önemlidir.

Görevi kötüye kullanma suçunda uzlaşma mümkün müdür?

Hayır. Görevi kötüye kullanma suçu, kamu düzenini ilgilendiren suçlardan biri olduğu için uzlaşma kapsamına girmez. Suçun mağdurunun şikâyetinden vazgeçmesi de davayı otomatik olarak düşürmez. Yani Cumhuriyet Savcılığı, kamu adına soruşturmayı sürdürür ve kamu yararını korumak amacıyla yargılama devam eder. Bu yönüyle, kişisel hakaret gibi uzlaşma kapsamındaki suçlardan farklıdır.

Görevi kötüye kullanma suçunda etkin pişmanlık hükümleri uygulanır mı?

Hayır. Türk Ceza Kanunu’nda bu suç için özel bir etkin pişmanlık hükmü düzenlenmemiştir. Ancak sanık kamu zararını giderirse, mağduriyetin büyüklüğünü azaltırsa veya yargılama sürecinde dürüst bir tutum sergilerse mahkeme cezada indirim yapabilir. Ayrıca, failin geçmişi, pişmanlığı ve olayın oluş biçimi de takdiri indirim nedenleri arasında değerlendirilebilir. Bu durumlar özellikle ceza miktarının alt sınırdan verilmesinde etkili olur.

Bu suçtan mahkûm olan kişi memuriyet görevinden alınır mı?

Bu durum mahkeme kararına ve verilen cezanın niteliğine göre değişir. Eğer ceza ertelenmemişse ve 1 yıldan fazla hapis cezası verilmişse, kamu görevlisinin memuriyeti sona erebilir. Ayrıca 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na göre “memuriyetle bağdaşmayan suçlar” arasında yer aldığından, disiplin soruşturması sonucunda da görevden çıkarma mümkündür. Ancak ceza ertelenmişse veya hükmün açıklanması geri bırakılmışsa (HAGB), memuriyete devam etme ihtimali doğabilir. Bu konular çok teknik olduğundan, mutlaka bir ceza hukuku avukatının süreci takip etmesi önerilir.

Suçun mağduru kamu kurumu olursa kim şikâyetçi olabilir?

Eğer mağdur doğrudan bir kamu kurumuysa, ilgili kurumun temsilcisi veya yetkili makamlar suç duyurusunda bulunabilir. Bunun dışında Cumhuriyet Savcılığı da re’sen (kendiliğinden) soruşturma başlatabilir çünkü görevi kötüye kullanma suçu kamu düzenini ilgilendirir. Mağduriyet bireyleri de kapsıyorsa, mağdurlar bireysel olarak da başvuru yapabilir. Ancak çoğu durumda suçun soruşturulması için bireysel şikâyet şart değildir.

Sonuç

Görevi kötüye kullanma suçu, yalnızca bireylerin değil, toplumun tamamının devlete ve hukuk sistemine olan güvenini yakından ilgilendiren ciddi bir suç tipidir. Kamu görevlilerinin görevlerini kötüye kullanması, devletin adalet ve tarafsızlık ilkesine zarar verirken, vatandaşların hak arama özgürlüğünü de zedeleyebilir. Bu nedenle Türk ceza hukuku ve ceza davaları sisteminde bu suç, kamu düzeninin korunması açısından özel bir öneme sahiptir.

Ancak görevi kötüye kullanma suçunun yargılama süreçleri karmaşık ve teknik detaylar barındırır. Soruşturma izni, delil toplama, kastın varlığının ispatı gibi unsurlar davanın seyrini doğrudan etkileyebilir. Bu noktada, hem mağdur sıfatıyla hak arayan bireylerin hem de suç isnadıyla karşı karşıya kalan kamu görevlilerinin uzman bir ceza hukuku avukatı ile çalışmaları, hak kaybı yaşanmaması açısından hayati önem taşır.

Görevi kötüye kullanma suçunun hukuki boyutu yalnızca ceza yargılamasıyla sınırlı değildir. Aynı zamanda idari süreçler, disiplin soruşturmaları ve tazminat davaları gibi farklı yollar da devreye girebilir. Her olayda izlenecek yol farklı olabileceğinden, deneyimli bir hukuk uzmanının rehberliğiyle hareket etmek en doğru yaklaşım olacaktır.

Bahariye Hukuk olarak, ceza hukuku ve ceza davaları alanındaki deneyimimizle, müvekkillerimize soruşturma aşamasından karar aşamasına kadar kapsamlı hukuki destek sunuyoruz. Amacımız, hak kayıplarının önüne geçmek ve adaletin en etkin şekilde tecelli etmesini sağlamaktır.

Eğer siz de görevi kötüye kullanma iddiasıyla karşı karşıyaysanız veya bu suçtan dolayı mağduriyet yaşadıysanız, profesyonel bir İstanbul ceza avukatı ya da Kadıköy ceza avukatı desteğiyle sürecinizi güvenle yürütebilirsiniz. Bahariye Hukuk olarak, her aşamada yanınızda olmaktan ve haklarınızı en güçlü şekilde savunmaktan memnuniyet duyarız.

📞 Hukuki durumunuzu değerlendirmek ve süreci haklarınızı koruyarak yönetmek için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Hizmetlerimize ve bilgilendirici içeriklerimize ulaşmak için YouTube kanalımızı da ziyaret edebilirsiniz.

📞 Hemen İletişime Geçin

📍 Ofisimiz: Caferağa Mahallesi General Asım Gündüz Caddesi No:102/3 Kadıköy/İSTANBUL
📞 Telefon: 0533 558 68 87
🌐 Web: https://bahariyehukuk.com/
🗺️ Yol tarifi için tıklayın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Retype the CAPTCHA code from the image
Change the CAPTCHA code