Menfi tespit davası, kişinin kendisine yöneltilen bir borç iddiasının gerçeğe aykırı olduğunu ispatlamak amacıyla başvurduğu önemli bir hukuki yoldur. Türk hukuk sisteminde bu dava, hem borçlunun haksız bir borç yükümlülüğü altına girmesini engellemek hem de icra takibi tehdidiyle karşı karşıya kalan kişilerin haklarını korumak açısından büyük bir önem taşır. Basit bir ifadeyle, kişi kendisine isnat edilen borcun gerçekte mevcut olmadığını düşünüyorsa, menfi tespit davası açarak bu durumu mahkeme önünde tespit ettirebilir.

Bu dava, genellikle icra takibi başlatılmadan önce veya takip sürecinde açılır. Eğer kişi borçlu olmadığını henüz icra takibi başlamadan ileri sürmek istiyorsa, icra öncesi menfi tespit davası açabilir. Ancak çoğu durumda, haksız veya hatalı bir icra takibi başlatıldığında borçlu, icra dairesine itiraz etmenin yanı sıra menfi tespit davası açarak borcun bulunmadığının tespitini ister. Bu şekilde hem malvarlığını koruma altına alır hem de haksız borç iddiasına karşı yargı kararıyla güvence sağlar.

Menfi tespit davalarının en önemli özelliklerinden biri, borcun mevcut olup olmadığının yargı kararıyla kesin olarak belirlenmesidir. Bu karar, icra takibine konu edilen alacağın gerçekliğini tartışmasız biçimde ortaya koyar. Mahkeme, davacı lehine karar verirse artık aynı borç için yeniden takip başlatılamaz; eğer davacı haksız çıkarsa, borçlu olduğu resmen tespit edilmiş olur.

Bu dava türü özellikle icra ve borç ilişkilerinde sıkça yaşanan hatalı takipler, yanlış borç kaydı, zamanaşımına uğramış borçlar veya temelsiz senet düzenlemeleri gibi durumlarda gündeme gelir. Dolayısıyla menfi tespit davası, hem bireylerin hem de şirketlerin ekonomik güvenliği açısından hayati öneme sahiptir.

Bu makalede, menfi tespit davasının hukuki dayanağını, açılma şartlarını, süreçte izlenmesi gereken adımları, Yargıtay kararlarını ve uygulamada sık karşılaşılan hataları detaylı biçimde inceleyeceğiz. Ayrıca, bu davayı açmak isteyen kişilerin nelere dikkat etmesi gerektiğini ve doğru stratejinin nasıl belirlenmesi gerektiğini de örneklerle açıklayacağız.

Menfi Tespit Davasının Hukuki Niteliği ve Amacı

Menfi tespit davası, kelime anlamı olarak “olumsuz tespit davası” demektir ve davacının, hakkında ileri sürülen bir borç ilişkisinin gerçekte mevcut olmadığını mahkeme kararıyla belirletmek istemesidir. Türk hukukunda bu dava, borçlunun haksız şekilde borçlandırılmasının önüne geçmek ve icra tehdidi altında malvarlığını korumak amacıyla başvurulan bir tespit davasıdır.

Hukuki dayanağı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 106. maddesi arasında kurulmuştur. HMK madde 106’ya göre tespit davaları, bir hakkın veya hukuki ilişkinin var olup olmadığının belirlenmesi için açılır. İcra İflas Kanunu ise, özellikle icra takibi sürecinde borçlunun korunması amacıyla menfi tespit davasının özel hükümlerini düzenler.

Bu dava türü, genellikle bir senede dayalı borç iddiası, yanlış muhasebeleştirilmiş alacak, zamanaşımına uğramış borç ya da yetkisiz kişi tarafından yapılan icra takibi gibi haksız durumlarda açılır. Böylece kişi, aslında borçlu olmadığı hâlde borçluymuş gibi işlem yapılmasının önüne geçebilir.

Menfi tespit davasının amacı yalnızca borcun bulunmadığının tespiti değil, aynı zamanda davacı açısından ekonomik istikrarın sağlanması ve haksız takip tehdidinin bertaraf edilmesidir. Çünkü haksız bir borç iddiası, kişilerin hem maddi hem de manevi yönden zarar görmesine yol açabilir.

Menfi Tespit Davasının Türleri: İcra Öncesi ve İcra Sırasında

Menfi tespit davaları, açıldığı zamana göre iki ana gruba ayrılır:

İcra öncesi menfi tespit davası,

İcra sırasında menfi tespit davası.

Her iki davanın amacı aynı olsa da hukuki sonuçları ve izlenecek usuller farklıdır.

İcra Öncesi Menfi Tespit Davası

Bu dava türü, henüz icra takibi başlamadan önce açılır. Borçlu olduğu iddia edilen kişi, hakkında takip başlatılmadan borçlu olmadığını tespit ettirmek ister.

Örneğin, alacaklı olduğunu iddia eden kişi henüz icra takibi yapmamışsa, ancak borçlu taraf “borcum yok” diyorsa, mahkemeye başvurarak menfi tespit davası açabilir. Bu dava sonucunda mahkeme borcun mevcut olmadığını tespit ederse, alacaklı artık aynı borç için icra takibi başlatamaz.

İcra öncesi menfi tespit davasında davacı genellikle bir önleyici koruma talep eder. Böylece icra tehdidiyle karşılaşmadan önce hukuki bir güvence elde eder. Ancak bu davada ihtiyati tedbir kararı almak zordur; mahkeme genellikle icra tehdidi somutlaşmadan tedbir kararı vermemektedir.

İcra Sırasında Menfi Tespit Davası

İcra takibi başladıktan sonra borçlu olmadığını iddia eden kişi, takibe itiraz etmenin yanı sıra menfi tespit davası da açabilir. Bu durumda amaç, başlatılmış olan takibin haksız olduğunu tespit ettirerek icra sürecinin durdurulmasını sağlamaktır.

İcra sırasında menfi tespit davası açıldığında borçlu, İİK m.72/2 uyarınca ihtiyati tedbir talep edebilir. Mahkeme bu talebi uygun görürse, borçlu belirli bir teminat yatırmak koşuluyla icra takibinin geçici olarak durdurulmasına karar verebilir.

Bu teminat miktarı genellikle icra konusu alacağın %15’i civarındadır. Teminat yatırıldığında borçlunun malları haczedilemez, banka hesaplarına bloke konulamaz ve haksız icra tehdidi fiilen ortadan kaldırılır. Ancak mahkeme davayı reddederse, alacaklı icra işlemlerine devam edebilir.

İcra sırasında menfi tespit davası açmanın en önemli avantajı, borçluya zaman kazandırması ve haksız icra işlemlerine karşı etkin bir koruma sağlamasıdır. Bu nedenle özellikle tartışmalı veya temelsiz borç iddialarında en sık başvurulan yöntemdir.

Menfi Tespit Davasının Şartları, Görevli ve Yetkili Mahkeme

Bir menfi tespit davasının kabul edilebilmesi için belirli şartların yerine getirilmesi gerekir. Bu şartlar hem davanın hukuki niteliğini hem de mahkemenin yetkisini belirler.

Davacının Hukuki Yararı Olmalıdır

Tespit davalarının en temel koşulu, hukuki yarar bulunmasıdır. Yani davacının, borç ilişkisi hakkında mahkemeden karar alınmasına gerçekten ihtiyacı olmalıdır. Eğer böyle bir ihtiyaç yoksa dava reddedilir.
Örneğin, borç zaten zamanaşımına uğramışsa ve alacaklı herhangi bir işlem yapmıyorsa, menfi tespit davası açmakta hukuki yarar bulunmaz.

Davalı Alacaklı Olmalıdır

Menfi tespit davasında davalı taraf, borç iddiasında bulunan kişidir. Bu kişi alacaklı olduğunu iddia eden kişi, şirket veya senet hamili olabilir. Dava doğrudan borç iddiasında bulunan kişiye karşı açılır.

Dava Konusu Belirli Olmalıdır

Mahkemeden tespit edilmesi istenen borç açık ve belirli olmalıdır. “Borçlu değilim” gibi soyut bir ifade yerine, hangi borç, hangi belge veya hangi icra dosyasıyla ilgili olduğu belirtilmelidir. Bu şekilde mahkeme tespiti yapabilir.

Görevli Mahkeme

Menfi tespit davasında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi’dir. Ancak eğer dava konusu ticari nitelikteyse veya taraflar tacir ise, görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi olur.
Örneğin, senede dayalı ticari bir alacak iddiası söz konusuysa dava Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülmelidir.

Yetkili Mahkeme

Genel yetki kuralı gereğince, davalı alacaklının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir. Ancak borçlu, icra takibi başlatılmışsa takibin yapıldığı yer mahkemesinde de dava açabilir. Bu kural, borçlunun menfaatine kolaylık sağlamak amacıyla getirilmiştir.

Delillerin Sunulması

Menfi tespit davasında ispat yükü davacıya, yani borçlu olduğunu iddia eden kişiye aittir. Dolayısıyla borcun bulunmadığını ispat etmek için belge, tanık, yazışma, banka dekontu veya muhasebe kayıtları gibi somut deliller sunulmalıdır.
Yargıtay uygulamasına göre “borcun mevcut olmadığını” ispat etmek, “borcun varlığını” ispat etmeye göre daha zordur. Bu nedenle delil hazırlığı süreci dikkatle yürütülmelidir.

📌 Uygulama Örneği:
Bir şahıs, zamanaşımına uğramış bir senet nedeniyle icra takibiyle karşılaşmıştır. Borçlu, takibe itiraz etmiş ancak icra müdürlüğü işlemleri durdurmamıştır. Bu durumda borçlu, menfi tespit davası açarak hem borcun zamanaşımına uğradığını ispat eder hem de mahkeme kararıyla haksız icra tehdidinden kurtulur.

Menfi Tespit Davasında Uygulama Süreci ve İhtiyati Tedbir

Menfi tespit davası, çoğu zaman bir icra takibi sürecinin içinde gündeme gelir. Çünkü kişi, borçlu olmadığını iddia ettiği hâlde adına başlatılan bir takiple karşılaşmıştır. Bu durumda öncelikle icra müdürlüğüne yapılacak itiraz süreleri büyük önem taşır; zira bu sürelerin kaçırılması, borçlunun savunma haklarını sınırlayabilir. Ancak kişi süresinde itiraz etmiş olsa bile, takip devam edebilir ve borçlunun malvarlığına haciz konulabilir. İşte menfi tespit davası bu noktada devreye girer.

Borçlu, davayı açarken mahkemeden ihtiyati tedbir talep edebilir. Bu tedbir, alacaklının icra takibine devam etmesini geçici olarak durdurur. İİK m.72’ye göre mahkeme, borçlunun belirli bir teminat yatırması koşuluyla takibi durdurabilir. Bu teminat genellikle icra konusu alacağın %15’i kadardır.

Tedbir kararı alındığında, icra dairesine yazı gönderilir ve borçlunun taşınmazlarına, banka hesaplarına veya maaşına haciz uygulanamaz. Bu süreç, menfi tespit davasının en kritik aşamalarından biridir; çünkü tedbir alınmazsa davanın sonuçlanması beklenmeden borçlunun malvarlığına el konulabilir.

Mahkeme, dava sürecinde tarafların sunduğu deliller üzerinden borcun gerçekten var olup olmadığını değerlendirir. Eğer borçlu haklı çıkarsa, mahkeme “borçlu olmadığının tespiti”ne karar verir. Bu durumda, icra takibi ortadan kalkar ve alacaklı davalı, takip masraflarından ve haksız icra işlemlerinden doğan zararlardan sorumlu tutulabilir.

Aksi durumda, yani mahkeme davacının haksız olduğuna kanaat getirirse, alacaklı lehine karar verilir ve takip kaldığı yerden devam eder. Ayrıca borçlu, haksız tedbir nedeniyle uğranılan zararları da tazmin etmekle yükümlü olur.

Yargıtay Kararları Işığında Menfi Tespit Davasının Sonuçları

Menfi tespit davası, uygulamada en çok tartışılan dava türlerinden biridir. Yargıtay, yıllar içinde bu konuda birçok içtihat oluşturmuştur. Bu içtihatlar, hem borçlular hem de alacaklılar açısından sürecin nasıl yürütüleceğini belirleyen temel ilkeleri ortaya koyar.

Önemli Yargıtay Kararlarından Örnekler

Yargıtay 19. HD, E.2019/3158, K.2020/5624:
“Borcun mevcut olmadığını iddia eden kişi, menfi tespit davasında iddiasını somut delillerle ispat etmelidir.”
👉 Bu karar, ispat yükünün davacıda olduğunu açıkça ortaya koyar. Yani borçlu olduğunu iddia eden kişi, borcun bulunmadığını kanıtlamak zorundadır.

Yargıtay 12. HD, E.2021/4265, K.2022/3812:
“İcra takibi devam ederken açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir kararı verilmesi mümkündür. Ancak teminat yatırılmadan takip durdurulamaz.”
👉 Bu karar, tedbir şartlarını netleştirir ve uygulamada en çok karıştırılan noktayı açıklığa kavuşturur.

Yargıtay 4. HD, E.2020/3179, K.2021/4903:
“Haksız icra takibi nedeniyle zarar gören borçlu, menfi tespit davası sonunda tazminat talep edebilir.”
👉 Mahkeme, borçsuzluk kararı verilirse, borçlunun uğradığı maddi zararların da alacaklıdan tahsil edilebileceğini kabul etmiştir.

📌 Kararların Uygulamadaki Etkisi

Bu kararlar, menfi tespit davalarının artık sadece bir “borcun varlığını belirleme” aracı olmadığını, aynı zamanda borçlular için malvarlığı koruması ve tazminat hakkı doğuran güçlü bir hukuki mekanizma haline geldiğini göstermektedir. Özellikle haksız takiplere karşı açılan davalarda, Yargıtay’ın son yıllarda borçluları daha etkin biçimde koruyan bir yaklaşım benimsediği görülmektedir.

Ayrıca bu kararlar, icra avukatlarının davaları yürütürken artık yalnızca borçsuzluk savunusuna değil, müvekkilin zarar tazmini hakkına da odaklanmaları gerektiğini göstermektedir. Menfi tespit davası, doğru stratejiyle yürütüldüğünde sadece icra tehdidini ortadan kaldırmakla kalmaz, haksız icra işlemlerinin sonuçlarını da geri almayı mümkün kılar.

Pratik Tavsiyeler: Sürecin Yönetimi, Delil Hazırlığı ve Stratejik Yaklaşım

Menfi tespit davası, hem teknik bilgi hem de stratejik planlama gerektiren bir süreçtir. Aşağıda, davanın başarıyla yürütülmesi için dikkat edilmesi gereken temel noktalar yer alıyor:

Delil Hazırlığını Önceden Yapın

Bu dava türünde en önemli unsur ispat gücüdür. Borcun mevcut olmadığını gösterecek belgeler, yazışmalar, dekontlar veya sözleşmeler davadan önce hazırlanmalıdır. Deliller ne kadar somut ve belgeli olursa, davanın başarı şansı o kadar artar.

Süreleri Kaçırmayın

İcra sürecinde itiraz süreleri kaçırılırsa, borçlu takibe karşı kendini savunma imkânını kaybeder. Bu nedenle hem itiraz hem de menfi tespit davası süreçleri eş zamanlı yürütülmelidir.

Bazı borçlular, menfi tespit davası açarak takibin kendiliğinden duracağını zanneder; oysa dava açmak tek başına yeterli değildir. Mahkeme tarafından ihtiyati tedbir kararı verilmedikçe takip durmaz.

Profesyonel Destek Alın

Menfi tespit davası, borç ilişkilerinin, icra hukuku prosedürlerinin ve kanun sürelerinin iç içe geçtiği karmaşık bir alandır. Bu nedenle sürecin bir icra avukatı tarafından yürütülmesi, hatasız işlem yapılması açısından son derece önemlidir. Avukat, hem ihtiyati tedbirin nasıl alınacağını hem de delillerin nasıl sunulacağını bilir; böylece dava süreci hızlanır ve hak kaybı yaşanmaz.

Gereksiz Davalardan Kaçının

Her haksız borç iddiası menfi tespit davası gerektirmez. Bazen basit bir itiraz veya yazılı bildirim yeterli olabilir. Bu nedenle dava açmadan önce hukuki yarar şartı mutlaka değerlendirilmelidir.

Karar Sonrasında Takibi Kapatın

Mahkeme “borçlu olmadığınıza” karar verdiğinde, bu kararı icra müdürlüğüne sunarak takibin resmen kaldırılmasını sağlayın. Aksi hâlde dosya açık kalabilir ve ileride yeniden işlem yapılabilir.

📌 Uygulama Örneği:
Bir şirkete, yanlış muhasebe kaydı nedeniyle 400.000 TL’lik bir senet üzerinden icra takibi başlatılmıştır. Şirket, süresinde itiraz etmiş ve menfi tespit davası açarak borcun var olmadığını kanıtlamıştır. Mahkeme, borçsuzluk kararının yanı sıra haksız icra nedeniyle oluşan zararların da davalıdan tahsil edilmesine hükmetmiştir.

Bu örnek, menfi tespit davalarının yalnızca borçsuzluk tespiti değil, ekonomik ve ticari itibarın korunması açısından da hayati öneme sahip olduğunu gösterir.

Sıkça Sorulan Sorular (SSS)

Menfi tespit davası ne zaman açılabilir?

Menfi tespit davası, borçlu olmadığını düşünen kişinin, hakkında haksız borç iddiası veya icra takibi bulunması hâlinde açabileceği bir davadır. Dava, hem icra takibi başlamadan önce (icra öncesi menfi tespit davası) hem de takip sırasında (icra sürecinde menfi tespit davası) açılabilir.
İcra öncesi davalar önleyici nitelikte olup, henüz takip tehdidi doğmadan kişiye hukuki güvence sağlar; icra sırasında açılan davalar ise mevcut bir takibi durdurmayı hedefler.

Menfi tespit davası açmak icra takibini durdurur mu?

Hayır, menfi tespit davası tek başına icra takibini durdurmaz. Takibin durması için mahkemeden ihtiyati tedbir kararı alınması gerekir. Mahkeme, bu kararı verirken davacının belirli bir teminat yatırmasını şart koşar.
Teminat yatırıldıktan sonra icra takibi geçici olarak durur ve borçlunun malvarlığına haciz uygulanamaz. Aksi hâlde, dava devam ederken icra işlemleri de sürdürülebilir.

Menfi tespit davasında kim davalı olur?

Davalı, borç iddiasında bulunan yani kendisini alacaklı olarak gösteren kişidir. Bu kişi bazen bir şahıs, bazen bir şirket, bazen de senedi elinde bulunduran üçüncü kişi olabilir. Dava, doğrudan alacaklıya karşı açılmalıdır; icra dairesine veya memura karşı dava açılamaz.

Menfi tespit davası açmak için süre var mı?

Menfi tespit davasının belirli bir dava açma süresi yoktur. Ancak icra takibi başlatılmışsa, takibin ilerlemesi nedeniyle dava ne kadar geç açılırsa o kadar risklidir. Çünkü haciz işlemleri tamamlanabilir ve borçlunun mallarına el konulabilir.
Bu nedenle davanın, borç iddiasının öğrenilmesinden veya icra takibinin tebliğinden itibaren mümkün olan en kısa sürede açılması tavsiye edilir.

Menfi tespit davası kazanılırsa borç tamamen ortadan kalkar mı?

Evet. Mahkeme borcun mevcut olmadığına karar verirse, borç ilişkisi hukuken ortadan kalkar ve aynı borç için alacaklı bir daha takip başlatamaz. Ayrıca borçlu, haksız icra nedeniyle uğradığı maddi zararları da tazminat olarak talep edebilir.
Kararın kesinleşmesiyle birlikte borçlu, icra dosyasının kapatılmasını talep edebilir ve malvarlığı üzerindeki hacizler kaldırılır.

Menfi tespit davasında ispat yükü kimdedir?

İspat yükü davacıya, yani borçlu olduğunu iddia eden kişiye aittir. Borcun mevcut olmadığını gösteren tüm delillerin sunulması gerekir.
Örneğin, borcun ödendiğini kanıtlayan banka dekontları, senedin sahte olduğunu gösteren bilirkişi raporları, yazılı sözleşmeler veya alacaklının beyanları ispat aracı olarak kullanılabilir.

Mahkeme ihtiyati tedbir talebini reddederse ne olur?

Mahkeme, teminat yeterli değilse veya borçsuzluk iddiası ilk bakışta ikna edici bulunmuyorsa tedbir talebini reddedebilir. Bu durumda icra işlemleri devam eder. Ancak dava sonuçlandığında borçsuzluk kararı verilirse, borçlu uğradığı zararları tazminat olarak isteyebilir.
Tedbir talebinin reddi, davanın kaybedildiği anlamına gelmez; yalnızca icra takibinin durdurulmadığı anlamına gelir.

Menfi tespit davası ile istirdat davası arasındaki fark nedir?

Bu iki dava sıklıkla karıştırılır:

Menfi tespit davası, borcun henüz ödenmediği durumlarda açılır ve borcun mevcut olmadığının tespitini amaçlar.

İstirdat davası ise borcun haksız yere ödendiği durumlarda açılır. Kişi, ödediği parayı geri almak için bu davayı kullanır.

Kısaca, menfi tespit davası “borçlu olmadığını ispat etmek”, istirdat davası ise “haksız ödemeyi geri almak” için başvurulan yollardır.

Menfi tespit davası açmak pahalı mıdır?

Bu dava için ödenmesi gereken masraflar; harç, teminat, bilirkişi ücreti ve vekâlet ücretinden oluşur. Ancak dava konusunun değeri yüksekse, teminat miktarı da artar.
Dava açmadan önce profesyonel bir hukuki danışmanlık alınması, gereksiz giderlerin önlenmesi açısından faydalıdır. Özellikle ihtiyati tedbir talep edilecekse, teminatın doğru hesaplanması gerekir.

Menfi tespit davasında avukat tutmak zorunlu mu?

Kanunen zorunlu olmasa da, menfi tespit davası hem teknik hem de stratejik bilgi gerektirdiği için icra hukuku alanında uzman bir avukat ile yürütülmesi tavsiye edilir.
Bir hata, sürecin kaybedilmesine ya da icra takibinin hızla ilerlemesine yol açabilir. İcra avukatları, özellikle delil hazırlığı, teminat yatırma, tedbir talepleri ve itiraz sürelerinin yönetimi konusunda profesyonel destek sağlar.

Sonuç

Menfi tespit davası, haksız borç iddialarına karşı kişilerin kendilerini koruyabilmeleri için hukuk sistemimizde öngörülmüş en etkili yollardan biridir. Bu dava sayesinde, borçlu olduğu iddia edilen kişi, mahkeme kararıyla borcun gerçekte mevcut olmadığını tespit ettirerek hem malvarlığını korur hem de haksız icra işlemlerinin önüne geçer. Özellikle ekonomik hayatta hızla başlatılan icra takipleri göz önüne alındığında, bu dava türü bireylerin ve şirketlerin mali güvenliği açısından vazgeçilmez bir öneme sahiptir.

Menfi tespit davasının temel amacı, kişinin borçsuzluğunun yargı kararıyla belirlenmesidir. Ancak süreç yalnızca hukuki bilgiyle değil, aynı zamanda dikkatli bir stratejiyle yürütülmelidir. Çünkü dava açmak tek başına icra takibini durdurmaz; bunun için mahkemeden ihtiyati tedbir kararı alınması gerekir. Ayrıca delil hazırlığı, ispat yükü, teminat tutarının belirlenmesi ve dava açma zamanı gibi unsurlar sürecin başarısını doğrudan etkiler. Bu nedenle dava öncesinde detaylı bir hukuki değerlendirme yapmak büyük önem taşır.

Menfi tespit davaları, yalnızca borcun varlığı ya da yokluğuna ilişkin değildir; aynı zamanda haksız yere başlatılan icra takipleri nedeniyle kişilerin uğradığı zararların da tazminini sağlayabilir. Bu yönüyle dava, sadece bir savunma aracı değil, aynı zamanda bir hak arama ve adalet mekanizmasıdır. Özellikle son yıllarda Yargıtay kararları, haksız takiplere karşı borçluların korunması yönünde genişleyen bir yaklaşım sergilemektedir.

Bahariye Hukuk olarak, menfi tespit davalarında müvekkillerimize etkin ve stratejik bir temsil sunuyoruz. Deneyimli ekibimiz, sürecin her aşamasında hukuki haklarınızı korurken, yanlış borç iddialarına karşı en güçlü savunmayı oluşturur.
İstanbul icra avukatı veya Kadıköy icra avukatı desteğine ihtiyaç duyan müvekkillerimiz için, icra hukuku alanındaki uzmanlığımızla süreci baştan sona güvenle yönetiyor, hem icra takibi aşamasında hem de dava sürecinde haklarınızın tam olarak korunmasını sağlıyoruz.

📞 Hukuki durumunuzu değerlendirmek ve süreci haklarınızı koruyarak yönetmek için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Hizmetlerimize ve bilgilendirici içeriklerimize ulaşmak için YouTube kanalımızı da ziyaret edebilirsiniz.

📞 Hemen İletişime Geçin

📍 Ofisimiz: Caferağa Mahallesi General Asım Gündüz Caddesi No:102/3 Kadıköy/İSTANBUL
📞 Telefon: 0533 558 68 87
🌐 Web: https://bahariyehukuk.com/
🗺️ Yol tarifi için tıklayın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Retype the CAPTCHA code from the image
Change the CAPTCHA code