Bahariye Hukuk İstanbul da İcra takibi ve itirazları konusunda uzman profesyonel İcra Avukatı kadrosuyla icra hukukundan doğan tüm dava süreçlerinizde yanınızda.
Borçlu olan kişinin herhangi bir sebep göstermeksizin borcunu ifa etmemesi durumunda, alacaklı kişinin bu borcu devlet aracılığıyla tahsil etmesine icra takibi denilmektedir. Kural olarak, alacaklının icra dairesine yapacağı bir takip talebi ile süreç başlamaktadır. Takibin başlatılması için gerekli kanuni prosedür ve sürelere uyulması bakımından alacaklının herhangi bir hak kaybına uğramaması için söz konusu işlemlerin icra hukuk bilgisine sahip bir avukat aracılığı ile takip edilmesinde fayda vardır.
İlamsız İcra Takibi
İlamsız icra takibi, herhangi bir mahkeme kararı veya belgeye dayanmayan, para borcu, teminat ya da diğer alacaklar için icra müdürlüğünde yapılan icra takibine denir. Bu takip yoluna başvuran alacaklının, alacağının mahkeme ilamı ile tespit edilip hüküm altına alınmış olması gerekmez. Alacaklı doğrudan icra dairesine başvurarak, borçluya karşı takip yapabilir.
İlamsız icra takibinde daha önce bir yargılama yapılmamış olduğundan; borçluya, kendisine karşı yürütülen takibe itiraz ederek, takibin sonuçlanmasına engel olma imkanı tanınmıştır. İlamsız icra takibi, para ve teminat alacakları yanında, kira alacağının ödenmemesi veya kira süresinin sona ermesi durumunda taşınmazın tahliyesi için de kabul edilmiştir. İlamsız icra takibi kendi içinde çeşitlere ayrılmaktadır. Bunlar;
- Genel Haciz Yolu ile Takip: Genel haciz yoluyla takip, para ve teminat alacakları için başvurulabilen ve takibin başlaması için herhangi bir belgeye ya da ispat aracına gereksinim olmayan ilamsız takip yoludur.
- Kambiyo Senetlerine Özgü Haciz Yolu ile Takip: Elinde kambiyo senedi bulunan alacaklının başvurabileceği özel bir ilamsız icra yoludur.
- Kiralanan Taşınmazların Tahliyesi Yolu ile Takip: Kira bedelinin ödenmemesi veya süresinin sona ermesi durumunda başvurulabilen bir ilamsız takip türüdür.
Genel Haciz Yoluyla Takip
Genel haciz yoluyla takip, para ve teminat alacakları için öngörülmüş ve takibin başlaması için herhangi bir senet, belge ya da ispat aracına ihtiyaç olmayan ilamsız takip yoludur. Genel haciz yolu ile takibin özellikleri şu şekilde sıralanabilir;
- İlamsız icra yoldur.
- Takip yapılabilmesi için herhangi bir belgeye ihtiyaç yoktur.
- Yalnız para ve teminat alacakları içindir.
- Özel hukuk ilişkisinden kaynaklanan alacaklar içindir.
- Alacaklının takip talebi ile başlar ve paraların paylaştırılması ile sona erer.
Genel Haciz Yoluyla Takibin Aşamaları
Genel haciz yolu ile icra takibi temel olarak 6 adımdan meydana gelmektedir. Bu aşamalar; takip talebi, ödeme emri, takibin kesinleşmesi, haciz, satış ve paraların paylaştırılmasıdır.,
Takip Talebi
Genel haciz yoku ile takip alacaklı kişinin icra dairesine yapacağı bir takip talebi ile başlar. Takip talebiyle beraber, icra dairesince alacaklıdan bazı harç ve masrafların ödenmesi istenecektir. Harç ve masrafların karşılanmasından sonra icra dairesi tarafından borçluya ödeme emri gönderilmektedir. Takip talebinin icra dairesine iletilmesi ile icra müdürü takip talebinde yalnızca şekli şartların var olup olmadığına dair bir inceleme yapar. İcra müdürü takibe konu borcun hukuki niteliği yahut yetkili icra müdürlüğünde başlatılıp başlatılmadığı konusunda bir inceleme yapamaz. İcra müdürü usulüne uygun yapılan başvuruyu kabul etmek zorundadır. Kabul etmediği durumlarda hakkın yerine getirilmemesi sebebi ile süresiz şikayet yoluna gidilebilir.
Ödeme Emri
Takip talebinin İcra Müdürlüğü’ne ulaşması üzerine, icra müdürlüğü bir ödeme emri hazırlayarak borçluya gönderir. Ödeme emrinin borçluya tebliğ olması ile birlikte yedi günlük süre işlemeye başlar. Yedi günlük süre içerisinde borçlu, borcu bulunmadığından bahisle ödeme emrine itiraz edebilir. Şayet borçlu ödeme emrine yasal süre içerisinde itiraz etmez ise takip kesinleşir ve alacaklı artık borçlunun mallarının haczini isteyebilir.
Borçlu kendisine tebliğ edilen ödeme emrinde yazılı borcun ve ferilerinin tamamına itiraz edebileceği gibi borcun bir kısmını kabul edebilir. Bu durumda itiraz eden borçlunun, itiraz ettiği ve kabul ettiği kısmı açıkça belirtmesi gerekir. Kısmı itiraz edilmesi durumunda itiraz edilen miktar kadar takip durur.
Takibin Kesinleşmesi
Ödeme emrinin tebliği üzerine, borçlu tarafından 7 gün içerisinde borca itiraz edilmezse veya borçlu borcunu kabul ettiğini icra dairesine iletirse takip kesinleşmektedir. Borçlu ödeme emrine itiraz etmişse, takibe devam etmek isteyen alacaklı, itirazın hükümden düşürülmesi (itirazın iptali davası/itirazın kaldırılması) yollarına başvurarak ödeme emrinin kesinleşmesini sağlar.
Haciz
Ödeme emrinin kesinleşmesine rağmen borçlu borcunu ödemez ise alacaklının haciz talebinde bulunması mümkündür. Talep üzerine icra dairesi borçlunun borcunu ödemeye yetecek oranda malını haczeder.
Kesinleşmiş bir icra takibinde alacaklının talebi üzerine takibin konusunu oluşturan bir miktar paranın borçludan tahsil edilebilmesi için icra müdürlüğünce borçlunun mal ve haklarına borç miktarınca el konulması anlamına gelen haciz işleminin gerçekleşebilmesi için bir takım şartların gerçekleşmesi gerekmektedir.
- İcra takibinin kesinleşmiş olması gerekmektedir
- Alacaklının veya vekilinin talebi gerekmektedir.
- Ödeme emrinin tebliğinden itibaren bir (1) yıl içinde haciz istenilmelidir.
Alacaklının haciz talebi üzerine, üç gün içinde icra müdürlüğünce haciz işleminin gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
Satış
Haciz altındaki malın açık artırma ya da pazarlık yoluyla satılıp parasal karşılığının alınmasıdır. İcra ve İflas Hukukunda haczedilen malların doğrudan alacaklıya teslimi söz konusu değildir. Haczin amacı, haczedilen malların satılarak borcun alacaklıya ödenmesidir.
Satışın gerçekleştirilebilmesi için;
- Alacaklının veya vekilinin talebi olması gerekmektedir. İcra dairesi haczedilen malların satışını resen yapamaz.
- Kesin haczin başladığı günden itibaren bir yıl içinde istenmesi gerekmektedir.
- Satış talebinde bulunan alacaklının satış giderlerini peşin olarak ödemesi gerekmektedir.
Paraların Paylaştırılması
İcra takibinin son aşamasıdır ve icra organlarınca herhangi bir talebe gerek olmadan yerinde getirilir.
Kambiyo Senetlerine Özgü Haciz Yolu İle Takip
Kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip, elinde bir kambiyo senedi bulunan alacaklının başvurduğu özel bir ilamsız icra yoludur.
Kambiyo senetlerine özgü haciz yoluna başvurmak isteyen alacaklının elinde kambiyo senedi olarak nitelendirilen poliçe, bono veya çekten birinin bulunması gerekir.
Kambiyo Senetlerinde Özgü Haciz Yoluyla Takipte Takip Talebi
Kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip de alacaklının icra dairesinde takip talebinde bulunmasıyla başlar.
Takip alacaklısı, takip talebine kambiyo senedinin aslını ve borçlu sayısı kadar onaylı örneğini eklemek zorundadır. Takip konusu bir çekse ve bankaya ibraz edildiğinde kısmi ödeme söz konusu olmuşsa çekin ön ve arka yüzünün onaylı fotokopisi banka tarafından çek hamiline verilir. Çek hamili de bu fotokopiyle takip yapabilir.
Kambiyo Senetlerinde Özgü Haciz Yoluyla Takipte Ödeme Emri
İcra müdürü senedin kambiyo senedi olduğunu ve vadesinin geldiğini görürse borçluya senet sureti ile birlikte hemen bir ödeme emri gönderir. Ödeme emri, genel haciz yolundan farklı olarak üç gün içinde değil, hemen gönderilir.
Kambiyo Senetlerinde Özgü Haciz Yoluyla Takipte Takibin Kesinleşmesi
İcra müdürü senedin kambiyo senedi olduğunu ve vadesinin geldiğini görürse borçluya senet sureti ile birlikte hemen bir ödeme emri gönderir. Ödeme emri, genel haciz yolundan farklı olarak üç gün içinde değil, hemen gönderilir.
Ödeme Emrine İtiraz
Kambiyo senetlerine özgü haciz yolunda, ödeme emrini alan borçlu, ödeme emrinin tebliğinden itibaren beş gün içinde bir dilekçeyle icra mahkemesine itiraz edebilir. Bu itiraz, borca ilişkin bir itiraz olabileceği gibi imzaya ilişkin bir itiraz da olabilir.
Ödeme emrine yapılan itirazın mahkeme tarafından reddedilmesi halinde borçlu, üç gün içinde mal beyanında bulunmakla yükümlüdür.
İmzaya İtiraz
Borçlu, takip konusu kambiyo senedindeki imzanın kendisine ait olmadığını iddia ediyorsa, bunu ödeme emrinin tebliğinden itibaren beş gün içinde bir dilekçeyle icra mahkemesine bildirmelidir.
İtiraz, satıştan başka icra takip işlemlerini durdurmaz. İcra mahkemesi, duruşmadan önce yapacağı incelemede itirazı ciddi görürse, alacaklıya tebliğe gerek görmeden itirazla ilgili kararına kadar icra takibinin geçici olarak durdurulmasına dosya üzerinden karar verebilir.
İcra mahkemesi, inkâr edilen imzanın borçluya ait olmadığına kanaat getirirse itirazın kabulüne karar verir. İtirazın kabulü kararı ile takip durur.
İcra mahkemesi, itirazın kabulüne karar vermesi hâlinde, senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde alacaklıyı senede dayanan takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata ve alacağın %10’u oranında para cezasına mahkum eder.
İnkâr edilen imzanın borçluya ait olduğu anlaşılırsa ve itiraz ile birlikte takip durdurulmuşsa, borçlu sözü edilen senede dayanan takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatına ve takip konusu alacağın %10’u oranında para cezasına mahkum edilir ve itiraz reddedilir.
Borca İtiraz
İmzaya itiraz dışındaki tüm itirazlar borca itirazdır. Borçlu itirazını, sebepleri ile birlikte, ödeme emrinin tebliğinden itibaren beş gün içinde icra mahkemesine bir dilekçeyle bildirmelidir.
Borçlu, itirazında bildirdiği sebeplerle bağlıdır. Dolayısıyla, icra mahkemesinde bu sebepleri değiştiremez veya genişletemez. Borçlu ilk duruşmada, takip konusu kambiyo senedinin metninden anlaşılan itiraz sebeplerini ileri sürebilir.
Hâkim, duruşma sonucunda borcun bulunmadığının, ödendiğinin veya borçluya süre verildiğinin resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispatı halinde itirazı kabul eder.
İtirazın kabulü kararı ile takip durur. Alacaklının genel hükümlere göre dava açmak hakkı saklıdır. Alacaklı, genel mahkemede dava açarsa, inkar tazminatı ve para cezasının tahsili dava sonuna kadar ertelenir ve bu davayı kazanırsa hakkında verilen inkar tazminatı ve para cezası kalkar.
Kiralanan Taşınmazların Tahliyesi Yoluyla Takip
İlamsız icranın konusu kural olarak para (veya teminat) alacağıdır. Bunların dışındaki talepler için ilamlı icra yoluna başvurmak gerekmektedir. Bu çerçevede kiralanan bir taşınmazın tahliyesini sağlayabilmek için öncelikle kiracıya genel mahkemelerde tahliye davası açmak gerekmektedir. Davacı bu davasının sonucunda ilamlı icrayla taşınmazın tahliyesini sağlayabilecektir. Ancak belirli birtakım şartların bulunması halinde ilamsız icra yoluyla da taşınmazın tahliyesine imkân tanınmıştır.
İcra İflas Kanunu’nda 269 ve 276 maddeleri arasında düzenlenen kiralanan taşınmazların ilamsız icra yoluyla takibi yalnızca iki durumda söz konusu olur. Bunlar kira bedelinin ödenmemesi ve kira süresinin sona ermesidir. Birinci durumda hem bir para alacağına kavuşma hem de tahliye; ikinci durumda ise sadece tahliye imkânı mevcuttur. Bu takip yoluna ancak kira sözleşmesi ile kiralanmış taşınmazlar için başvurulabilir. Taraflar arasında bir kira sözleşmesi bulunmuyorsa; bu takip yolu ile taşınmazın tahliyesi sağlanamaz. Kira süresinin soa ermesi sebebiyle takip yapılıyorsa kiraya verenin kiracıdan bir yazılı tahliye taahhüdü almış olması gerekmektedir.
Kira Bedelinin Ödenmemesi Nedeniyle Tahliye
Kiralayan, kiracının kira borcunu süresinde ödememesi üzerine icra müdürlüğüne başvurarak takip başlatabilir. Takip, bir takip talebiyle başlar. Bu talep üzerine bir ödeme emri borçluya gönderilir. Ödeme emrinde 7 gün içinde borç ödenmez ise haciz yapılacağı ve 30 gün içerisinde tüm kira borcu fer’ileri ile birlikte kapatılmazsa kira sözleşmesinin fesh olunacağı ve kiralananın tahliye olunacağı ihtar edilir. 7 günlük süre, ödeme emrinin borçluya tebliğinden itibaren işlemeye başlar.
Borçlunun, genel haciz yoluyla takipte olduğu gibi, kira borcuna veya kira ilişkisine itiraz hakkı mevcuttur.
Borçlu, 7 gün içerisinde borca itiraz ederse takip durur. Eğer itiraz sadece borca itiraz şeklindeyse ve imzaya itiraz edilmemişse, icra mahkemesinde itirazın kaldırılması davası açılabilir. Ancak kiracı, kirayı ödediğine dair evrak sunamazsa itiraz kaldırılır.
Önemle belirtmek gerekir ki, kira alacağının tahsili amacıyla yapılacak olan icra takibinde tahliye talebinin mutlaka bulunması gerekir. Aksi halde kiraya veren, icra mahkemesinden tahliye isteminde bulunamaz.
Kira Süresinin Sona Ermesi Nedeniyle Tahliye
Kira süresinin sona ermesi sebebiyle ilamsız takip yoluna başvurabilmek için kiraya verenin elinde yazılı bir kira sözleşmesi ya da tahliye taahhüdünün bulunması gerekmektedir. Özellikle konut ve çatılı işyerlerinde kiralanan yerlerin tahliyesi için sürenin bitmesi ve sadece kira sözleşmesinin yazılı olması da yeterli değildir; kiracı, kira sözleşmesinin yapılmasından sonraki bir dönemde ve geçerli bir şekilde kira süresinin sonunda kiralananı tahliye edeceği yönünde yazılı tahliye taahhüdü vermiş olmalıdır. Ayrıca yazılı bir kira sözleşmesi bulunmasa da, sadece yazılı bir tahliye taahhüdünün bulunması yeterli olacaktır.
Kiralayan kira sözleşmesinin sona ermesinden sonra sözleşmeyi yenilemek istemiyorsa; kira sözleşmesinin sona ermesinden itibaren bir ay içerisinde icra dairesine başvurarak kiracının tahliyesini talep etmelidir. Takip talebinde kiraya veren takip konusu ve seçtiği takip yolu olarak tahliyeyi belirtir. Takibin dayanağı olarak yazılı kira sözleşmesi veya yazılı tahliye taahhüdünü de takip talebine eklemelidir.
Tahliyeye ilişkin takip talebini alan icra dairesi kiracıya bir tahliye emri gönderir. İhtar kısmında, kiracının taşınmazı on beş gün içinde tahliye etmesi, şayet kiranın yenilendiğine ya da uzatıldığına ilişkin bir itirazı varsa; bunu 7 gün içinde icra dairesine bildirmesi, itirazda bulunmazsa ve taşınmazı tahliye de etmezse zorla tahliye edileceği yazılır.
Kiracının itirazı üzerine takip duracaktır. Kiraya verenin itirazı hükümden düşürmesi için 6 ay içerisinde icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını talep etmesi gerekmektedir. Kaldırılan itirazdan sonra kiracı taşınmazı yine de tahliye etmezse zorla tahliye edilecektir.
İtirazın İptali Davası
İtirazın iptali davası; borçlunun itirazının geçersiz kılınması, borçlu itirazı ile devam edilmeyen ilamsız takibe konu alacağın varlığı tespit edilerek, icra takibine devam edilmesi ve dolayısıyla takibe konu alacağın borçludan tahsil edilmesi amacıyla açılan icra ve iflas hukuku davasıdır. İtirazın iptali davasında alacaklı, itirazın tebliğini takip eden 1 yıl süre ile borçlunun itiraz ettiği alacağın varlığının saptanması ve bu itirazın iptal edilerek alacağın borçluya ödetilmesi talebiyle mahkemeye başvurur.
İtirazın İptali Davası Açabilme Koşulları
- Geçerli bir ilamsız icra takibi yapılmış olmalıdır.
- Geçerli yani süresi içinde yapılmış bir itiraz olmalıdır.
- Alacaklının, davanın açıldığı anda hukuki yararı olmalıdır.
- Dava itirazın alacaklıya tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde açılmış olmalıdır.
- Kesin hüküm bulunmamalıdır.
İtirazın İptali Davasının Sonuçları
İtirazın iptali davası; mahkemenin davayı reddetmesi ya da kabul etmesi, tarafların işlemleri, davanın konusuz kalması gibi çeşitli durumlar söz konusudur.
İtirazın İptali Davasının Kabulü
İtirazın iptali davasının kabul edilmesi, itirazın iptal edilmesi ve takibe devam edilmesi sonuçlarını doğurur. Davanın kabulü ile birlikte borçlunun itirazı iptal edileceğinden, ilamın icra dairesine verilmesi halinde durmuş olan takibe devam edilebilir ve haciz talebinde bulunulabilir. Öte yandan, koşulların sağlanması halinde davacı (alacaklı) lehine icra inkar tazminatına da hükmedilir.
İtirazın İptali Davasının Reddi
İtirazın iptali davası üzerine mahkemece yapılacak incelemede, takibe konu alacağın mevcut olmadığı yönünde kanaate varılması halinde davanın reddine karar verilir. Davanın reddine karar verilmesi ve ilamın kesinleşmesiyle birlikte, takibe konu alacağın mevcut olmadığı tespit olunur.
Takibe konu alacağın mevcut olmadığının, mahkemece verilen kararla ve kararın kesinleşmesiyle hüküm altına alınması halinde alacaklı, borçlu aleyhine, aynı alacağı ileri sürerek bir yeni alacak davası açamayacaktır.
İtirazın İptali Davasını Sona Erdiren Durumlar
İtirazın iptali davasını sona erdiren durumlar; feragat, kabul, sulh ve diğer sona erme durumlarıdır.
Feragat: İki taraftan birinin neticei talebinden vazgeçmesidir. Feragat, karşılık dava istisna olmak kaydıyla davacı tarafından ileri sürülebilir. Davacı, hükmün kesinleşmesine kadar, mahkeme sürecinin her safhasında davadan feragat edebilir. Yine davacı, sonuç talebinin tamamından vazgeçmek yerine, yalnızca bir kısmından da vazgeçebilir. Davadan feragat yoluna gidilmesi halinde davalının rızası gözetilmez. Davacının feragat etmesi neticesinde son bulan itirazın iptali davasının tekrar açılabilmesi mümkün değildir; zira davacı, feragatten dönemeyecektir.
Kabul: İki taraftan birinin diğerinin neticei talebine muvafakat etmesidir. Hüküm kesinleşinceye kadar yargılamanın her safhasında kabul yoluna başvurulabilir. Kabul ileri sürülürken, mahkeme ya da karşı taraf rızası gözetilmez. Kesin hüküm sonuçları doğuran kabul yoluna gidilmesi halinde, feragat yolunda olduğu gibi kabulden dönülemez.
Sulh: Davaya konu uyuşmazlığa, dava taraflarının uzlaşmasıyla son verilmesine sulh denir. İtirazın iptali davasında sulh yoluna gidilirse dava kendiliğinden son bulur. Sulh yoluna gidildiğinde, sulhten dönülmesi mümkün değildir ve alacaklı tekrar aynı alacağı takip konusu yapamayacaktır.,
Diğer Sona Erme Durumları: Borç ödenir veya itiraz geri alınırsa dava konusuz kalacağı için itirazın iptali davası son bulacaktır.
Borçlu, davaya ya da takibe konu borcu ifa ettiği takdirde, itirazın iptali davasına konu edilebilecek herhangi bir alacak bulunmayacaktır. Fakat davacı (alacaklı), borç ifa edilse de inkar tazminatı isteminde bulunabilir. Davacının inkar tazminatı talebinde bulunması halinde itirazın iptali davası sona ermez; mahkemenin, inkar tazminatı hususunda karar vermesi gerekir.
İtirazın İptali Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme
İtirazın iptali davasında görevli mahkeme, asliye hukuk mahkemesidir. Ancak alacak bir iş hukukundan doğuyorsa iş mahkemeleri, tüketici hukukundan doğuyorsa tüketici mahkemeleri görevlidir.
İtirazın iptali davasında yetkili mahkeme, İcra ve İflas Kanununda özel bir hüküm olmaması sebebiyle genel hükümlere göre belirlenir.
İtirazın Kaldırılması Davası
İtirazın kaldırılması, borçlunun itirazı ile duran ilamsız icra takibine devam edilmesini sağlayan bir yoldur. İtirazın kaldırılması yolu, alacaklının alacağına kavuşması için tercih edilebilecek hızlı bir yol olmakla birlikte; bu yola başvurabilmek için alacağın İcra İflas Kanunu md. 68’de belirtilen belgelerden birine bağlı olması şartı aranır. İşbu hüküm uyarınca; “Talebine itiraz edilen alacaklının takibi, imzası ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını içeren bir senede yahut resmî dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya belgeye müstenitse, alacaklı itirazın kendisine tebliği tarihinden itibaren altı ay içinde itirazın kaldırılmasını isteyebilir. Bu süre içerisinde itirazın kaldırılması istenilmediği takdirde yeniden ilâmsız takip yapılamaz.”
İtirazın Kaldırılması Davasının Çeşitleri
Borçlunun takibe yaptığı itirazına karşı alacaklı tarafından itirazın kaldırılması davası iki şekilde açılabilir:
İtirazın kesin kaldırılması: İİK m.68 gereği belli özelliklere sahip belgeler elinde bulunan alacaklı itirazın kesin kaldırılması davası açabilir.
İtirazın geçici kaldırılması: Takibin dayanağı senet özel nitelikte olup da borçlu senetteki imzaya itiraz etmişse, icra hukuk mahkemesine itirazın geçici kaldırılması davası açılarak imzaya itiraz kaldırılır.
Borçtan Kurtulma Davası
İcra mahkemelerince itirazı geçici kaldırılan borçlu, aleyhine başlatılan icra takibinin devamını önlemek için 7 gün içinde genel mahkemelerde borçtan kurtulma davası açabilir.
Borçtan kurtulma davası, hukuki niteliği itibariyle bir menfi tespit davasıdır.
Borçtan kurtulma davasının genel mahkemelerce görülebilmesi için kanunumuz dava konusunun %15’i oranında bir teminat gösterilmesini zorunlu tutmuştur.
Bu davada ispat yükü bakımından genel hükümler uygulanır. Borçlu istenilen alacağın borçlusu olmadığını iddia etmekle yetinecek, alacaklı ise alacağın varlığını ispat etmekle yükümlü olacaktır.
İtirazın Kaldırılması Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme
İtirazın kaldırılması davasında görevli mahkemeler İcra Mahkemeleri olup yetkili mahkemeler ise icra takibinin yapıldığı icra dairesinin bağlı olduğu İcra Mahkemesidir.
İlamlı İcra Takibi
İlamlı icra takibi, bir mahkeme kararının gereğinin yerine getirilmesi için başvurulan takip yoludur. İlamlı icra takibinde, mahkemeden lehine ilam alan kişi, icra dairesine başvurarak ve ilama dayalı olarak hakkının alınmasını talep eder. İlam niteliğinde sayılan belgeler şunlardır;
- Mahkeme huzurunda yapılan sulhler
- Mahkeme huzurunda yapılan kabuller ve icrai nitelikteki feragatler
- Kayıtsız şartsız para borcu ikrarını içeren düzenleme şeklindeki noter senetleri (para borcuna ilişkin olması, kayıtsız şartsız borç ikrarını içermesi, düzenleme şeklinde bir noter senedi olması gerekmektedir.)
- İstinaf ve temyiz kefaletnameleri
- İcra dairesindeki kefaletnameler
- Özel kanunlara göre ilam niteliğinde sayılan belgeler:
- Avukatlar ve müvekkillerinin imzaladığı uzlaşma tutanakları
- Uzlaşmaya tabi suçlarda şüphelinin edimi yerine getirmemesi halinde verilen uzlaşma raporu
- Yasal sınırın altındaki uyuşmazlıklarda tüketici hakem heyeti kararları
- Tarım kredi kooperatiflerinin kredi ile ilgili alacak senetleri, taahhütname ve sözleşmeleri
- Baroların para cezası, gider ödemesi kararları
- Mühendis ve mimarlar odasının aidat ve para cezaları kararları
- Noterler Birliği Disiplin Kurulunun para cezasına veya giderlere ilişkin kararları
- Tüketici hakem heyeti kararları
- Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu’na göre yönetim aidatları vs.
İlamlı icra takibi, bir takip talebi ile başlar. Takip talebinden sonra ödeme emri değil, icra emri gönderilir. Kural olarak icra emri karşısında onun gereğinin yerine getirilmesi gerekir; icra emrine karşı ilamsız icradaki gibi, takibin durmasını sağlayan doğrudan bir itiraz yolu öngörülmemiştir. Ancak, borçlunun takibe karşı koyma imkanı tamamen ortadan kaldırılmamış, bazı durumlarda borçlunun takibi durdurabilmesi için birtakım imkanlar düzenlenmiştir;
- Öncelikle bir ilam söz konusu olmalı ve borçlu hakkında bu ilama dayalı icra takibi yapılmalıdır.
- Borçlu bu ilk derece mahkemesinin kararına karşı kanun yoluna başvurmalıdır.
- İstinaf veya temyiz merciinden icranın durdurulmasını (tehiri icra) istenmelidir. Bu karar olmazsa bölge adliye mahkemesi kendiliğinden bu kararı veremez.
- Kural olarak borçlu bir teminat göstermelidir. İcra dairesine gösterilen teminat, ilamda belirtilen dışında başka bir şeyse, borçlunun ayrıca icra mahkemesinden bu teminatın kabul edildiğine dair de karar alması gerekir.
- Borçlu, kanun yoluna başvurup icranın durdurulmasını talep ettikten sonra, icra dairesine başvurarak istinaf veya temyiz merciinden icranın durdurulması hakkında bir karar verilinceye kadar kendisine uygun bir süre verilmesini istemelidir. İcra müdürü, alacağın tamamı kadar bir teminat karşılığında borçluya icranın durdurulması kararını getirmesi için uygun süre verir.
- İcra dairesinin tanıdığı süre içinde, başvurulan kanun yolu mercii bu konuda bir karar vermez ise, icra müdürü yeniden bir süre verir. İstinaf ya da temyiz mercii, dosya üzerinden bir inceleme yaparak bu konuda bir karar verecektir. İnceleme sonucunda icranın durdurulmasına karar verilirse, icra dairesi ilamın icrasını kanun yolu incelemesinin sonuna kadar erteler. Fakat inceleme sonucu istinaf mercii istinaf başvurusunun esastan reddine karar verir ya da temyiz mercii hükmü onarsa, icranın durdurulması kararı verilmişse, bu karar kendiliğinden kalkar ve ilamlı icraya devam edilir.
Kural olarak ilamlı icra takibi için hükmün kesinleşmesi aranmaz. Yani alacaklının, bir ilama dayanarak ilamlı icra takibi yapabilmesi için, hükmün kesinleşmiş olması kural olarak şart değildir. Hüküm kesinleşmeden de ilamlı icra yoluna başvurulabilir. Karara karşı kanun yoluna başvurulmuş olması da kural olarak ilamın icrasını durdurmaz. Bazı durumlarda ilam kesinleşmedikçe icraya konmaz. Kesinleşmeden ilamlı icra takibine konu edilemeyecek ilamlar şunlardır;
- Taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararlar,
- Kişiler ve aile hukukuna ilişkin kararlar (nafaka hariç),
- Yabancı mahkeme kararlarının tenfizi hakkındaki kararlar,
- Ceza mahkemesi ilamlarının yargılama giderlerine ilişkin hüküm,
- Sayıştay ilamları,
- Menfi tespit davalarında lehine tazminata hükmedilen borçlu, menfi tespit ilamı kesinleşmedikçe tazminat ve yargılama giderleri için olan ilamı,
- Bayrağına ve sicile kayıtlı olup olmadığına bakılmaksızın bütün gemilere ve bunlarla ilgili ayni haklara ilişkin kararlar kesinleşmedikçe icra edilemez.
İcra Avukatının Maliyetleri
İcra avukatlarının maliyetleri çeşitli unsurlara bağlı olarak belirlenir. Bunlar arasında dava sürecinin karmaşıklığı, dosyanın detayı, avukatın deneyimi ve uzmanlık alanı yer alır. Genellikle icra avukatları, danışanlarına ücretlendirme konusunda net bilgiler verir ve hizmetleri karşılığında talep ettikleri bedeli açıkça ifade ederler.
Bazı icra avukatları saatlik ücretlendirme yaparken, bazıları ise dava sonucunda alınacak miktar üzerinden ücret talep edebilir. Buna ek olarak, dosyanın gerektirdiği masraflar da icra avukatının maliyetleri arasında yer alır. Dava sürecinde yapılacak harcamalar, dosyanın takibi için gerekli olan masraflar ve benzeri ek ücretler de müşterilere yansıtılabilir.
İcra avukatlarının maliyetleri konusunda detaylı bilgi almak ve olası ek masrafları önceden öğrenmek, danışanlar için önemlidir. Bu sayede hukuki süreç boyunca mali açıdan herhangi bir sürprizle karşılaşma riski en aza indirilir. İcra avukatının maliyetleri, alınacak hizmetin niteliğine, dosyanın özelliklerine ve süreç içerisinde ortaya çıkabilecek ek masraflara bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Bu nedenle, icra avukatıyla çalışmaya başlamadan önce maliyet konusunda detaylı bir görüşme yapmanın faydalı olacağı unutulmamalıdır. Vekalet ücreti, Müvekkil ve İcra avukatı arasında Barolar Birliğinin her yıl yayınladığı Avukatlık Asgari ücret tarifesi çerçevesinde müzakere edilerek belirlenir. 2024 yılı için Barolar Birliğinin belirlediği güncel İcra Davası ücreti 54.000 TL dir.
İcra avukatı, hem alacaklıların hem de borçluların yasal haklarını koruyarak adil bir şekilde hareket etmeyi amaçlar. Dolayısıyla, icra süreçlerinde profesyonel bir avukattan destek almak, taraflar arasındaki anlaşmazlıkların çözümü için önemli bir adımdır. Bahariye Hukuk olarak profesyonel kadromuzla yanınızdayız. İcra davalarıyla ilgili detaylı video içeriklerimize web sayfamızdan ve youtube sayfamızdan ulaşabilirsiniz. İletişim bilgilerimizden bize ulaşıp görüş alabilirsiniz.