Ceza muhakemesinde hukuka aykırı deliller, ceza yargılamasının en kritik konularından biridir.
Zira bir suçun aydınlatılması ne kadar önemliyse, bu süreçte bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin korunması da o kadar hayati bir gerekliliktir.
Ceza muhakemesi yalnızca maddi gerçeğe ulaşmayı değil, aynı zamanda bu gerçeğe hukuka uygun yollarla ulaşmayı hedefler.
Hukukun üstünlüğü ilkesinin doğal sonucu olarak, devletin suçla mücadele ederken bile hukuk kurallarına bağlı kalma yükümlülüğü vardır.
Aksi hâlde, hukuka aykırı yollarla elde edilen her türlü bilgi, ifade veya belge, ceza muhakemesinde hukuka aykırı delil niteliği taşır ve yargılamada kullanılamaz.
Bu tür deliller; Anayasa, Ceza Muhakemesi Kanunu ve uluslararası insan hakları sözleşmeleri ile güvence altına alınan hakların ihlali sonucu elde edilen verilerdir.
Kişinin konutu, telefonu, bilgisayarı veya özel yaşam alanı üzerinde yapılan usulsüz arama, gizli dinleme, izinsiz veri kopyalama ya da yasaya aykırı kamera kaydı bu kapsama girer.
Anayasa’nın 38/6. maddesi bu konuda son derece açıktır:
“Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak kabul edilemez.”
Bu hüküm, adil yargılanma hakkının teminatıdır.
Zira hukuka aykırı yollarla elde edilen delillerin kabulü, yalnızca bireyin temel haklarını değil, aynı zamanda ceza adalet sisteminin meşruiyetini de zedeler.
Adalet, ancak hukuka uygun biçimde elde edilen delillerle sağlanabilir.
Bu makalede; ceza muhakemesinde hukuka aykırı deliller kavramının hukuki dayanaklarını, yargı kararları doğrultusunda sınırlarını, delil serbestisi ilkesiyle ilişkisini ve uygulamada karşılaşılan sorunları kapsamlı biçimde ele alacağız.
Amaç; adil yargılanma hakkı ile suçla mücadele arasındaki hassas dengeyi açıklığa kavuşturmaktır.
Hukuka Aykırı Delilin Tanımı ve Kapsamı
Ceza muhakemesinde delil, suçun işlendiğine veya sanığın suçu işlediğine dair her türlü bilgi, bulgu ve izdir. Ancak her bilgi veya bulgu “delil” niteliği taşımaz; delilin hukuka uygun şekilde elde edilmesi gerekir. Bu nedenle hukuka aykırı delil, bir suçun aydınlatılması amacıyla dahi olsa, Anayasa veya kanunla korunan haklar ihlal edilerek elde edilen delil olarak tanımlanır.
Hukuka aykırılık yalnızca şekli bir eksiklik değildir. Burada ihlal edilen değer, bireyin temel haklarıdır. Örneğin, özel hayatın gizliliğini ihlal eden gizli kamera kayıtları, hâkim kararı olmadan yapılan telefon dinlemeleri, usulsüz arama veya el koyma işlemleri, hukuka aykırı delil olarak değerlendirilir.
Yargıtay’ın istikrar kazanan içtihatlarına göre; delilin elde edilme aşamasında hukuka aykırılık varsa, bu delil “zehirli ağacın meyvesi” olarak kabul edilir ve yargılamada kullanılamaz. Buna bağlı olarak, bu delilden yola çıkarak elde edilen tüm ikinci derece deliller de geçersizdir.
Hukuka aykırı delil kavramının en önemli özelliği, sadece sanığın haklarını değil, yargılamanın adil olma ilkesini de korumasıdır. Çünkü hukuka aykırı yolla elde edilen bir bilgi, maddi gerçeği ortaya çıkarsa bile, adaletin meşruiyetini zedeler.
Anayasal ve Yasal Dayanaklar
Ceza muhakemesinde hukuka aykırı deliller konusunda en güçlü dayanak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38. maddesidir.
Maddenin 6. fıkrası açık bir şekilde şunu düzenler:
“Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak kabul edilemez.”
Bu hüküm, adil yargılanma hakkı ve hukuk devleti ilkesinin doğrudan yansımasıdır.
Buna ek olarak Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan “adil yargılanma hakkı” ve 20. maddesinde düzenlenen “özel hayatın gizliliği” ilkeleri, hukuka aykırı delillerin yasaklanmasının temelini oluşturur.
Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) da bu konuda detaylı hükümler içerir:
CMK m.206/2-a: Hukuka aykırı elde edilen deliller reddedilir.
CMK m.217/2: Hâkim, kararını yalnızca hukuka uygun şekilde elde edilmiş delillere dayandırabilir.
CMK m.230/1-b: Mahkeme kararında hangi delillerin neden kabul edildiği veya reddedildiği belirtilmelidir.
Bunların yanı sıra Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 6. maddesi, adil yargılanma hakkını korur. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), “adil yargılanma hakkının özü, usule uygun delillerle desteklenmiş bir yargılamadır” diyerek, hukuka aykırı delillerin kullanılmasını sözleşmeye aykırı bulmuştur.
AİHM, “Schenk / İsviçre” ve “Khan / Birleşik Krallık” kararlarında, delilin elde edilme şeklinin yargılamanın bütününe etkisini dikkate almış, açık bir hak ihlali varsa mahkûmiyet kararlarını bozmuştur.
Bu kararlar, Türk Anayasası’nın 90. maddesi gereğince iç hukukta da bağlayıcıdır.
Dolayısıyla, hukuka aykırı elde edilmiş delilin yargılamada kullanılması yalnızca bir usul hatası değil, aynı zamanda temel hak ihlali anlamına gelir.
Delil Serbestisi İlkesi ile Çatışma Noktaları
Ceza muhakemesinde “delil serbestisi ilkesi”, gerçeğin ortaya çıkarılması için her türlü delilin değerlendirilebileceğini ifade eder. Ancak bu ilke sınırsız değildir; hukukun sınırları içinde uygulanabilir.
Yani her delil serbestçe ileri sürülebilir, ama hukuka aykırı şekilde elde edilmişse kabul edilemez.
Delil serbestisi ilkesi ile hukuka aykırılık yasağı arasındaki denge, ceza muhakemesinin en hassas noktalarından biridir.
Gerçeğe ulaşmak devletin görevi olsa da, bu görev insan haklarının ihlali pahasına yerine getirilemez.
Örneğin;
Kişinin rızası olmadan evine yerleştirilen gizli kamera,
Hâkim kararı olmadan yapılan telefon dinlemesi,
Zor kullanılarak alınan ifade veya itiraf,
delil serbestisi kapsamına girmez; çünkü insan onurunu zedeleyen yöntemlerle elde edilmiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2020 tarihli bir kararında şu vurguyu yapmıştır:
“Devletin suçla mücadele ederken dahi hukukun sınırlarını aşmaması gerekir; hukuka aykırı delillerle verilen her mahkûmiyet kararı, hukuk devletinin kendi temellerini sarsar.”
Bu nedenle delil serbestisi ilkesi, hukukun belirlediği sınırlar içinde geçerlidir.
Gerçeğe ulaşmak, ancak hak ihlali yaratmayan yöntemlerle mümkündür.
Bu bağlamda, ceza muhakemesinde hukuka aykırı deliller yasak delil niteliği taşır ve hâkim tarafından kendiliğinden dikkate alınmalıdır.
Mahkeme, böyle bir delili yargılamaya konu yapamaz; aksi hâlde karar, hem iç hukuk hem de AİHS bakımından bozulabilir.
Hukuka Aykırı Delillerin Türleri
Ceza muhakemesinde hukuka aykırı deliller, yalnızca bir tür usul hatasından ibaret değildir. Delilin elde edilme aşamasında yapılan ihlalin niteliğine göre farklı türlere ayrılır.
Bu türleri anlamak, hangi delillerin geçerli sayılmadığını ve yargılamayı nasıl etkilediğini doğru analiz etmeyi sağlar.
Arama ve El Koyma Yoluyla Elde Edilen Deliller
En sık karşılaşılan hukuka aykırılık, arama ve el koyma işlemlerinde görülür.
CMK m.116 ve devamı hükümlerine göre arama yapılabilmesi için hakim kararı veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının yazılı emri gerekir.
Bu şartlara uyulmadan yapılan her türlü arama, hukuka aykırıdır.
Örneğin:
Hakim kararı olmadan yapılan ev araması,
Sözlü talimatla yapılan telefon el koymaları,
Arama sırasında avukatın hazır bulunmaması,
hukuka aykırı delil oluşturur.
Yargıtay, bu tür durumlarda elde edilen tüm bulguların “zehirli ağacın meyvesi” kuralı gereği geçersiz sayılacağına karar vermektedir.
Gizli Dinleme ve Teknik Takip Delilleri
CMK m.135 uyarınca, iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması yalnızca hakim kararıyla mümkündür.
Uygulamada bazen bu tedbir, gerekli koşullar oluşmadan veya yetkisiz merciler tarafından başlatılabilmektedir.
Bu durumda elde edilen tüm kayıtlar hukuka aykırıdır ve hükme esas alınamaz.
Ayrıca “rastgele dinleme” yöntemiyle üçüncü kişilerin özel konuşmalarının kaydedilmesi de özel hayatın gizliliğini ihlal eder.
AİHM, bu tür kayıtların adil yargılanma hakkını zedelediğine karar vermiştir.
İşkence, Zor veya Aldatma Yoluyla Elde Edilen Deliller
Anayasa’nın 17. maddesi, “kimseye işkence veya eziyet yapılamaz” hükmünü içerir.
Bu nedenle, sanığın baskı altında veya aldatılarak alınan ifadesi, hukuka aykırı delil sayılır.
AİHM “Jalloh / Almanya” kararında, sanığın zorla ilaç verilerek ifade alınmasını açıkça insan onuruna aykırı bulmuş ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine hükmetmiştir.
Türkiye’de de benzer yönde kararlar verilmiş; sanığın zorla alınan ifadesine dayanılarak hüküm kurulmasının, Anayasa m.38/6’ya aykırı olduğu belirtilmiştir.
Usulsüz Bilgi veya Dijital Veri Toplama
Dijital çağda, en yaygın hukuka aykırılıklardan biri bilgisayar veya cep telefonlarından izinsiz veri elde edilmesidir.
Kişinin e-posta hesaplarına, mesajlaşmalarına veya özel dosyalarına erişim, açık rızası veya hakim kararı olmadan yapılamaz.
Bu tür deliller, “özel hayatın gizliliği” ve “kişisel verilerin korunması hakkı” ihlali anlamına gelir.
Yargı Kararları Işığında Uygulama Örnekleri
Yargıtay İçtihatları
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, hukuka aykırı deliller konusunda çok sayıda emsal karar vermiştir.
Örneğin 2021 tarihli bir kararında şu ilke benimsenmiştir:
“Hukuka aykırı elde edilmiş delillerin hükme esas alınması, yargılamanın adil niteliğini ortadan kaldırır; bu deliller hiçbir şekilde dolaylı olarak dahi kullanılamaz.”
Yine Yargıtay 19. Ceza Dairesi’nin 2023 tarihli kararında, sanığın rızası olmadan yapılan cep telefonu incelemesiyle elde edilen mesajların, özel hayatın gizliliğini ihlal ettiği gerekçesiyle delil olarak kullanılamayacağına hükmedilmiştir.
Bir başka örnekte, sanığın işyerinde gizli kamera kaydıyla tespit edilmesi, işyeri sahibinin bilgisi olmadan yapılmışsa, usulsüz delil kabul edilmiştir.
Anayasa Mahkemesi Kararları
Anayasa Mahkemesi’nin 2020 tarihli bir kararında (B. No: 2017/22349) sanığın evinde yapılan aramada hakim kararı bulunmadığı, dolayısıyla elde edilen tüm delillerin hukuka aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.
Mahkeme, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.
Bir başka kararda (B. No: 2018/28517), dijital ortamdan elde edilen verilerin kopyalarının alınması sırasında savunma hakkı ihlal edildiği tespit edilmiş, bu verilerin delil olarak kabul edilmesi “adil yargılanma hakkına aykırıdır” denilmiştir.
AİHM Kararları
AİHM, “Schenk / İsviçre” ve “Allan / Birleşik Krallık” kararlarında, gizli dinleme yoluyla elde edilen ifadelerin delil olarak kullanılmasını, yargılamanın dürüstlüğüne aykırı bulmuştur.
Mahkeme, adil yargılanmanın yalnızca doğru sonuca ulaşmakla değil, sürecin adil yürütülmesiyle mümkün olabileceğini vurgulamıştır.
Hukuka Aykırı Delillerin Yargılamaya Etkileri
Hukuka aykırı delillerin yargılamaya etkisi, hem maddi gerçeğe ulaşma hem de adil yargılanma açısından belirleyicidir.
Bu delillerin kullanılmasının iki temel sonucu vardır:
Delilin Reddedilmesi
CMK m.206/2-a hükmü gereği, hukuka aykırı elde edilen deliller reddedilir.
Hâkim, yargılamanın hiçbir aşamasında bu delillere dayanamaz.
Delil, dosyada bulunsa bile kararın gerekçesinde yer alamaz; aksi hâlde karar bozulur.
Yargıtay uygulamasında, mahkemenin hükmünü bu tür bir delile dayandırması “bozma nedeni” sayılmaktadır.
Bağımlı (Türev) Delillerin Etkilenmesi
Bir delilin hukuka aykırı yolla elde edilmesi, ondan türetilen diğer delillerin de geçerliliğini ortadan kaldırır.
Bu durum, “zehirli ağacın meyvesi” ilkesi olarak bilinir.
Örneğin; işkenceyle alınan bir itiraf sonucunda bulunan suç aleti bile hukuka uygun sayılmaz.
Beraat ve Yeniden Yargılama Sonuçları
Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi, hukuka aykırı delillerle verilen mahkumiyet kararlarını genellikle bozma veya yeniden yargılama yönünde karara bağlamaktadır.
Bu, yalnızca sanığın lehine değil, hukukun bütünlüğü açısından da zorunlu bir düzeltme mekanizmasıdır.
Yargı Etiği ve Güven İlkesi
Hukuka aykırı delillerin reddi, sadece bireyi değil, toplumu da korur.
Çünkü adaletin meşruiyeti, yalnızca gerçeğin ortaya çıkmasıyla değil, bu gerçeğe hukuka uygun biçimde ulaşılmasıyla mümkündür.
Bu nedenle hukuka aykırı delil kullanımı, toplumun yargıya olan güvenini zedeler ve “adil yargılanma” ilkesine gölge düşürür.
Ceza Muhakemesinde Hukuka Aykırı Delil İstisnaları
Ceza muhakemesinde hukuka aykırı delil kural olarak yargılamada kullanılamaz; ancak uygulamada bazı istisnai durumlar tartışma konusu olmuştur.
Bu istisnalar, tamamen delilin elde ediliş biçimine, ihlalin ağırlığına ve yargılamadaki etkisine göre değerlendirilir.
İyiniyetli Üçüncü Kişi Tarafından Elde Edilen Delil
Bir delil, devlet görevlisi olmayan bir kişi tarafından ve iyi niyetle elde edilmişse, bazı hâllerde bu delil yargılamada kullanılabilir.
Örneğin, bir işyerinde çalışan kişinin kendi telefonuna yöneltilen tehdidi kayıt altına alması, ceza muhakemesinde hukuka aykırı delil olarak değil, “kendini savunma amacıyla” elde edilmiş delil olarak kabul edilebilir.
Bu durumda amaç suç ihbarı değil, kişisel güvenliğin sağlanmasıdır.
Yeniden Elde Edilebilecek Deliller
Eğer bir delil, hukuka aykırı biçimde elde edilmiş olsa bile, aynı sonuca hukuka uygun yöntemlerle ulaşmak mümkünse, bu durumda delilin tamamen reddi yerine, yeniden elde edilmesi gündeme gelebilir.
Örneğin, izinsiz şekilde alınan güvenlik kamerası kaydı yerine, aynı olayın resmi kamera görüntülerinin temin edilmesi mümkündür.
Bu durumda “zehirli ağacın meyvesi” ilkesi uygulanmaz.
Sanığın Rızasıyla Elde Edilen Deliller
Ceza muhakemesinde hukuka aykırı delil yasağı, bireyin rızasıyla ortadan kaldırılabilir.
Bir kişi, telefonunun veya bilgisayarının incelenmesine açık rıza gösterirse, bu deliller hukuka uygun sayılır.
Ancak rızanın özgür iradeyle, baskı veya tehdit olmadan verilmesi gerekir.
Yargıtay, rızanın geçerli olabilmesi için açık, bilinçli ve belgelenmiş olmasını şart koşmaktadır.
Zorunluluk ve Üstün Kamu Yararı Durumu
Bazı durumlarda kamu güvenliği, milli savunma veya terörle mücadele gibi nedenlerle elde edilen deliller, ceza muhakemesinde hukuka aykırı delil niteliğinde olsa bile, yargılamada değerlendirilebilir.
Ancak bu istisna son derece dar yorumlanmalıdır; aksi hâlde adil yargılanma hakkı zedelenir.
Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar
Ceza muhakemesinde hukuka aykırı delil kavramı, teoride net olsa da uygulamada hâlâ ciddi tartışmalar yaratmaktadır.
Bu sorunlar hem yargı pratiği hem de teknik sınırlar açısından devam etmektedir.
Delilin Sınırlarının Belirsizliği
Hangi delilin hukuka uygun, hangisinin aykırı olduğu her zaman açık değildir.
Örneğin; özel bir konuşmanın gizlice kaydedilmesi genellikle hukuka aykırıdır, ancak tehdit veya hakaret suçu kanıtlanıyorsa bazı mahkemeler bu kaydı geçerli sayabilmektedir.
Bu durum, “ceza muhakemesinde hukuka aykırı delil” kavramının sınırlarını esnetmektedir.
Farklı Yargı Organlarının Farklı Yaklaşımları
Yargıtay, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) bazı dosyalarda farklı değerlendirmelerde bulunabilir.
Örneğin, Yargıtay “delilin elde edilme yöntemi hukuka aykırıysa tümü reddedilir” derken, AİHM bazen delilin yargılamaya etkisini esas alır.
Bu farklı yorumlar, ceza muhakemesinde hukuka aykırı delil konusundaki içtihat birliğini zorlaştırmaktadır.
Dijital Delillerin Artan Önemi
Günümüzde ceza davalarının büyük bölümü dijital veriler üzerinden yürümektedir.
Cep telefonu kayıtları, e-postalar, sosyal medya mesajları ve GPS verileri yargılamanın merkezinde yer alır.
Bu verilerin toplanması sırasında usul hatası yapılması, ceza muhakemesinde hukuka aykırı delil sorununu daha da karmaşık hale getirmiştir.
Zehirli Ağacın Meyvesi İlkesinin Uygulama Zorlukları
Her ne kadar Yargıtay bu ilkeyi benimsemiş olsa da, uygulamada her zaman tutarlı şekilde uygulanmaz.
Bir delil hukuka aykırı olsa bile, ondan türetilen başka bir delilin “ayrı bir kaynaktan” elde edilip edilmediği sıkça tartışılır.
Bu durum, “doğrudan mı, dolaylı mı” sorusunu beraberinde getirir ve hâkimlerin takdirine bağlı kalır.
Kolluk Faaliyetlerinde Aşırı Yetki Kullanımı
Bazı durumlarda kolluk kuvvetleri, delil toplama sürecinde yetkisini aşabilir.
Özellikle acil durum gerekçesiyle yapılan aramalarda, hâkim onayı olmadan elde edilen delillerin ceza muhakemesinde hukuka aykırı delil niteliği taşıdığına sıkça karar verilmektedir.
Bu durum, hukuk devleti ilkesine doğrudan zarar verir.
Sık Sorulan Sorular (SSS)
Aşağıda ceza muhakemesinde hukuka aykırı delil kavramı hakkında en sık sorulan 10 soruya kapsamlı yanıtlar bulabilirsiniz 👇
Ceza muhakemesinde hukuka aykırı delil nedir?
Ceza muhakemesinde hukuka aykırı delil, Anayasa veya kanunlarla güvence altına alınan haklar ihlal edilerek elde edilen ve yargılamada kullanılamayan delildir.
Hukuka aykırı delil neden yasaktır?
Çünkü bu deliller, adil yargılanma hakkını ve hukuk devleti ilkesini zedeler.
Hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen bilgi, maddi gerçeğe ulaşsa bile meşruiyetini kaybeder.
Ceza muhakemesinde hukuka aykırı delil örnekleri nelerdir?
Hakim kararı olmadan yapılan arama,
Gizli dinleme,
İşkence veya baskıyla alınan ifade,
Özel mesajların izinsiz incelenmesi,
Dijital verilerin rıza olmadan kopyalanması.
Hâkim, ceza muhakemesinde hukuka aykırı delil ile karşılaşırsa ne yapar?
Hâkim, ceza muhakemesinde hukuka aykırı delil tespit ettiğinde bu delilin ortaya konulmasını Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 206/2-a maddesi uyarınca reddeder.
Ayrıca, CMK 217/2 gereği hükmünü yalnızca hukuka uygun delillere dayandırabilir.
Kararında hangi delillerin kabul edilip hangilerinin reddedildiğini, özellikle de hukuka aykırı delilleri neden dikkate almadığını CMK 230/1-b uyarınca gerekçeli biçimde açıklamak zorundadır.
Aksi hâlde verilen karar, hem adil yargılanma hakkı hem de hukukun üstünlüğü ilkesi açısından sakat hâle gelir ve üst mahkeme tarafından bozulabilir.
Hukuka aykırı delil kabul edilirse ne olur?
Bu durumda karar, hem Anayasa’ya hem de AİHS’e aykırı olur.
Yargıtay veya Anayasa Mahkemesi kararı bozar; gerekirse yeniden yargılama yapılır.
Ceza muhakemesinde hukuka aykırı delil istisnası var mı?
Evet, sanığın rızasıyla elde edilen veya kamu güvenliği gerekçesiyle acil durumlarda toplanan deliller istisna sayılabilir.
Hukuka aykırı delil ile türev delil arasındaki fark nedir?
Türev delil, hukuka aykırı delilden yola çıkılarak elde edilendir.
İlk delil geçersizse, türev delil de geçersiz olur (“zehirli ağacın meyvesi” ilkesi).
Dijital delillerde hukuka aykırılık nasıl tespit edilir?
Veri elde edilirken hâkim kararı veya açık rıza bulunmuyorsa, o kayıt hukuka aykırıdır.
Bilgisayar, telefon veya sosyal medya verilerinde bu çok sık yaşanır.
Hukuka aykırı delil savunma tarafından sunulabilir mi?
Evet, ancak yalnızca sanığın lehine ise.
Yargıtay, sanığın kendisini savunma amacıyla elde ettiği delillerin kullanılabileceğine karar vermiştir.
Ceza muhakemesinde hukuka aykırı delil tespit edilirse süreç nasıl etkilenir?
Hukuka aykırı delil, yargılamadan tamamen çıkarılır.
Mahkeme gerekçesinde bu delilin neden reddedildiğini açıkça belirtir.
SONUÇ
Ceza adalet sisteminin meşruiyeti, yalnızca suçluların cezalandırılmasıyla değil, bu sürecin hukuka uygun şekilde yürütülmesiyle mümkündür.
Yargılamada maddi gerçeğe ulaşmak kadar, bu gerçeğe ulaşırken birey haklarının korunması da esastır. İşte bu nedenle ceza muhakemesinde hukuka aykırı delil kavramı, modern hukuk sisteminin en önemli güvencelerinden biridir.
Hukuka aykırı yollarla elde edilen deliller, her ne kadar maddi gerçeği gösterebilir gibi görünse de, adil yargılanma hakkını ihlal eder ve hukuk devleti anlayışına zarar verir.
Bir devlet, suçla mücadele ederken dahi kendi koyduğu kurallara bağlı kalmak zorundadır. Bu bağlılık, sadece bireyin değil, toplumun adalet duygusunu da korur.
Uygulamada mahkemeler, “zehirli ağacın meyvesi” ilkesini benimseyerek hukuka aykırı delilleri reddetmekte ve bu delillerin hükme esas alınması hâlinde kararı bozma yönünde kararlar vermektedir.
Bu yaklaşım, yargı organlarının temel amacının yalnızca ceza vermek değil, adil ve meşru bir yargılama yürütmek olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Bahariye Hukuk, hukuka aykırı delillerin yargılamaya etkisi, savunma haklarının korunması ve adil yargılanma ilkesinin gözetilmesi konularında müvekkillerine profesyonel destek sunmaktadır.
Alanında deneyimli ceza hukuku avukatı ekibiyle, hem soruşturma hem kovuşturma aşamalarında hukuka uygun delil yönetimi konusunda stratejik rehberlik sağlar.
Eğer siz de ceza hukuku ve ceza davaları sürecinde hukuka aykırı deliller nedeniyle hak kaybına uğradığınızı düşünüyorsanız, Kadıköy ceza avukatı ekibimizle iletişime geçebilir; adil yargılanma hakkınızın korunması için uzman desteği alabilirsiniz.
Bahariye Hukuk, ceza yargılamasında hukukun üstünlüğünü, insan onurunu ve adalet ilkesini esas alarak müvekkillerinin haklarını korumaya devam etmektedir.
📞 Hukuki durumunuzu değerlendirmek ve süreci haklarınızı koruyarak yönetmek için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Hizmetlerimize ve bilgilendirici içeriklerimize ulaşmak için YouTube kanalımızı da ziyaret edebilirsiniz.
📍 Ofisimiz: Caferağa Mahallesi General Asım Gündüz Caddesi No:102/3 Kadıköy/İSTANBUL
📞 Telefon: 0533 558 68 87
🌐 Web: https://bahariyehukuk.com/
🗺️ Yol tarifi için tıklayın.