Resmi belgede sahtecilik suçu, devlet otoritesine olan güveni zedeleyen, kamu düzenini doğrudan etkileyen ve en ağır yaptırımlarla karşılık bulan suç tiplerinden biridir. Devlet kurumları tarafından düzenlenen veya kamu güvencesi altında bulunan belgelerin sahte olarak düzenlenmesi, değiştirilmesi, kullanılması ya da üzerinde tahrifat yapılması bu suçun kapsamına girer. Türk Ceza Kanunu, resmi belgelerin doğruluğuna ve güvenilirliğine olan toplumsal inancı korumak amacıyla bu tür fiilleri ciddi şekilde cezalandırmaktadır.

Günlük hayatta resmi belgeler; nüfus cüzdanı, pasaport, ehliyet, tapu, vergi levhası, diploma gibi kamu otoritesini temsil eden evraklardır. Bu belgelerin sahte olarak düzenlenmesi ya da kullanılması, sadece bireylerin değil, kamu idaresinin de zarar görmesine yol açar. Bu nedenle söz konusu fiiller, sıradan bir sahtecilik eylemi olmaktan çıkıp, devletin güvenilirliğine yönelik bir saldırı niteliği taşır.

Resmi belgede sahtecilik suçu, genellikle dolandırıcılık, görevi kötüye kullanma veya güveni kötüye kullanma gibi diğer suçlarla birlikte işlenir. Bu da cezai sorumluluğu daha da artırır. Bu makalede, söz konusu suçun unsurlarını, cezalarını, dava sürecini ve Yargıtay kararlarını ayrıntılı biçimde ele alarak uygulamadaki önemini ortaya koyacağız.

İçindekiler

Devlet Güveninin Temeli: Belgelerin Hukuki Önemi ve Sahteciliğin Etkisi

Bir devletin otoritesi yalnızca yasalarıyla değil, aynı zamanda vatandaşlarına sunduğu resmi belgelerin güvenilirliğiyle de ayakta durur. Doğumdan ölüme kadar hayatımızın her alanında karşımıza çıkan kimlik kartları, pasaportlar, diplomalar, mahkeme kararları veya tapular yalnızca birer evrak değil, hukuki sonuç doğuran ve devlet güvencesi altında bulunan belgelerdir.

Bu belgelerin sahte olarak düzenlenmesi, değiştirilmesi veya kullanılması yalnızca bireysel çıkar sağlama amacı taşımaz; aynı zamanda kamu düzenine, devlet otoritesine ve toplumsal güvene doğrudan saldırı anlamına gelir. İşte tam da bu nedenle resmi belgede sahtecilik suçu, Türk Ceza Kanunu’nda en ciddi yaptırımlarla karşılık bulan suç tiplerinden biri olarak düzenlenmiştir.

Bu suçun önemi yalnızca bireysel mağduriyetlerle sınırlı değildir. Bir sahte diploma, niteliksiz bir kişinin mesleğe başlamasına; sahte tapu, mülkiyet haklarının gasp edilmesine; sahte mahkeme kararı ise adalet sisteminin çökmesine yol açabilir. Dolayısıyla bu eylem, devlet ile vatandaş arasındaki güven sözleşmesini zedeleyen en tehlikeli fiillerden biridir.

Sahteciliğin Üç Yüzü: Oluşturma, Değiştirme ve Kullanma

Resmi belgede sahtecilik suçu, yalnızca bir belgenin “sahte olarak düzenlenmesi” anlamına gelmez. TCK’ya göre bu suçun üç farklı görünümü vardır ve her biri bağımsız olarak cezalandırılır:

Sahte Belge Oluşturmak

En klasik ve en ağır cezalandırılan fiil, hiç var olmayan bir resmi belgeyi “varmış gibi” düzenlemektir. Örneğin:

Sahte bir nüfus cüzdanı veya pasaport basmak

Gerçekmiş gibi görünen bir diploma üretmek

Belediyeden alınmış gibi sahte bir ruhsat düzenlemek

Burada suç, belgenin herhangi bir şekilde devlet kurumunca düzenlenmiş izlenimi vermesi ile oluşur. Failin belgeden menfaat elde etmesi şart değildir; düzenleme eylemi başlı başına cezaya tabidir.

Gerçek Belgeyi Değiştirmek

İkinci eylem biçimi, gerçek bir resmi belgenin içeriğini değiştirmektir. Bu değişiklik yalnızca fiziksel sahtecilik şeklinde olmayabilir; elektronik belgeler üzerinde yapılan manipülasyonlar da bu kapsama girer.
Örneğin:

Tapu kaydında malik adını değiştirmek

Diploma üzerindeki tarih veya not ortalamasını farklı göstermek

Mahkeme kararının hüküm kısmını değiştirerek yeni bir karar gibi sunmak

Bu durumda belge orijinal olarak düzenlenmiş olsa bile artık aldatma kabiliyeti taşıyan sahte bir belge haline gelir ve suç tamamlanmış olur.

Sahte Belgeyi Kullanmak

Üçüncü eylem biçimi ise sahte bir belgeyi bilerek ve isteyerek kullanmaktır. Belgeyi bizzat düzenlememiş olmak, kişiyi cezadan kurtarmaz.
Örnek olarak:

Başkasının ürettiği sahte diplomanın işe girişte sunulması

Sahte kimlik ile banka hesabı açılması

Sahte vekâletname ile taşınmaz devri yapılması

Yargıtay kararlarına göre, belgenin sahte olduğunun bilerek kullanılması halinde suç tamamlanır. Failin belgeyi düzenleyip düzenlemediği önemli değildir; önemli olan aldatma kastıyla hareket etmesidir.

Hukuk Önünde Sorumluluk: Fail, Kast, Mağdur ve Sonuçlar

Kimler Bu Suçun Faili Olabilir?

Resmi belgede sahtecilik suçunun faili, kamu görevlisi de olabilir, sıradan bir vatandaş da. Aradaki fark, kamu görevlisinin bu suçu görevi gereği işlemesi hâlinde cezanın daha ağır olmasıdır. Örneğin, bir memurun görev sırasında sahte belge düzenlemesi hâlinde ceza 3 yıldan 8 yıla kadar hapis olabilir.

Ayrıca suça iştirak edenler –belgeyi düzenleyen, sağlayan, kullanan veya yardım eden kişiler– de fail gibi sorumlu tutulur.

Manevi Unsur: Kastın Rolü

Bu suç yalnızca kastla işlenebilir. Yani fail, belgenin sahte olduğunu bilmeli ve bu belgeyi kullanma iradesiyle hareket etmelidir. Taksirli (dikkatsizlik sonucu) eylemler suç oluşturmaz.
Örneğin, belgenin gerçek olduğunu sanan bir kişinin bunu kullanması suç sayılmaz. Ancak belgenin sahte olduğunu bilmesine rağmen kullanırsa ceza kaçınılmazdır.

Mağdur Kimdir?

Mağdur, doğrudan veya dolaylı olarak devletin kendisidir. Çünkü resmi belgelerin güvenilirliği, kamu düzeninin bir parçasıdır. Ancak sahtecilik eyleminden etkilenen bireyler de mağdur sayılabilir. Sahte bir tapu ile taşınmazı elinden alınan kişi veya sahte bir mahkeme kararıyla hakkı ihlal edilen birey bu kapsama girer.

Hukuki ve Cezai Sonuçlar

Resmi belgede sahtecilik suçunun cezası, belgenin niteliğine ve failin sıfatına göre değişir:

Basit hal: 2 yıldan 5 yıla kadar hapis

Kamu görevlisi tarafından işlenmesi: 3 yıldan 8 yıla kadar hapis

Belgenin kullanılması: 2 yıldan 5 yıla kadar hapis

Ayrıca, sahte belgeyle elde edilen çıkar varsa dolandırıcılık gibi diğer suçlardan da ek cezalar gündeme gelir.

Cezai Sonuçlar: Belgede Sahteciliğin Ağır Bedeli

Suçun Ağırlığına Göre Cezalar

Resmi belgede sahtecilik suçu, Türk Ceza Kanunu’nun en ciddi yaptırımlar içeren suç tiplerinden biridir çünkü devletin temel güven mekanizmasına saldırı anlamına gelir. TCK m.204’e göre cezanın miktarı, eylemin niteliğine göre değişir:

📜 Sahte belge düzenlemek veya değiştirmek: 2 yıldan 5 yıla kadar hapis

📜 Kamu görevlisi tarafından işlenmesi: 3 yıldan 8 yıla kadar hapis

📜 Sahte belgeyi bilerek kullanmak: 2 yıldan 5 yıla kadar hapis

Bu cezalar, çoğu durumda ertelenemez ve adli para cezasına çevrilemez niteliktedir. Özellikle kamu görevlilerinin görevlerini kötüye kullanarak bu suçu işlemesi hâlinde, ceza üst sınırdan verilmekte ve mahkeme, kamu görevinden men cezası gibi ek yaptırımlara da hükmedebilmektedir.

Zincirleme Suç ve Birleşen Suçlar

Resmi belgede sahtecilik genellikle tek başına işlenmez; çoğu zaman dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik, güveni kötüye kullanma veya görevi kötüye kullanma gibi suçlarla birlikte görülür.
Örneğin:

Sahte vekâletname ile taşınmaz satışı yapılıyorsa hem sahtecilik hem de dolandırıcılık söz konusu olur.

Kamu görevlisinin görev gereği sahte belge düzenlemesi hem sahtecilik hem görevi kötüye kullanma suçunu doğurur.

Bu durumda fail, her bir suçtan ayrı ayrı cezalandırılır ve toplam ceza önemli ölçüde artar.

Teşebbüs ve İştirak Durumları

Sahte belgeyi düzenlemeye teşebbüs eden ancak tamamlayamayan kişi de cezalandırılır. Aynı şekilde belgeyi birlikte düzenleyen, kullanan veya suçun işlenmesine yardım eden kişiler de “müşterek fail” veya “yardım eden” sıfatıyla ceza alır.
Yargıtay, bu konuda özellikle “bilerek ve isteyerek katkı sunmayı” önemser. Yalnızca belgenin sahte olduğunu bilmeden kullanan kişilerin cezai sorumluluğu doğmaz.

Dava Süreci: Soruşturma, Kovuşturma ve İspat Mekanizması

Soruşturma Aşaması: Sahte Belge Nasıl Ortaya Çıkar?

Resmi belgede sahtecilik çoğu zaman tesadüfen ortaya çıkar. Bir işlem sırasında belge doğrulaması yapılırken şüphe oluşması veya bir tarafın savcılığa suç duyurusunda bulunması üzerine soruşturma başlatılır.
Savcılık, genellikle şu adımları izler:

🔎 Belgelerin orijinalliği kriminal laboratuvarlarda incelenir.

📂 İlgili kurum ve kuruluşlardan belge düzenleme kayıtları istenir.

👥 Şüpheli ve tanık ifadeleri alınır.

💻 Elektronik belgelerde dijital izler analiz edilir.

Soruşturma sonucunda yeterli şüphe oluştuğunda iddianame düzenlenir ve kamu davası açılır.

Kovuşturma Süreci: Mahkemede Neler Olur?

Resmi belgede sahtecilik suçları asliye ceza mahkemelerinde görülür. Mahkeme, suçun oluşup oluşmadığını değerlendirirken şu kriterlere özellikle dikkat eder:

Belgenin resmi nitelikte olup olmadığı

Sahteciliğin “aldatma yeteneği” taşıyıp taşımadığı

Failin kastının varlığı

Belgenin kullanılıp kullanılmadığı

Mahkemeler için en önemli kriter “belgenin aldatma kabiliyeti”dir. Eğer belge, sıradan bir gözle bile sahte olduğu anlaşılacak şekildeyse suç oluşmayabilir. Ancak belge, gerçeğinden ayırt edilemeyecek düzeyde düzenlenmişse suç kesinleşir.

Delillerin Rolü

Bu davalarda deliller genellikle teknik ve belgeye dayalıdır. En yaygın delil türleri şunlardır:

Kriminal inceleme raporları

İlgili kurumların belge kayıtları

Dijital veriler ve e-posta yazışmaları

Tanık ve bilirkişi beyanları

Özellikle kriminal incelemeler ve bilirkişi raporları, belgenin sahte olup olmadığının tespitinde belirleyici rol oynar.

Savunma ve Mağdur Hakları

Sanık, sahte olduğunu bilmeden belgeyi kullandığını veya belgenin aldatma yeteneği taşımadığını savunabilir. Bu savunma, bazı durumlarda beraatla sonuçlanabilir.
Mağdur açısından ise, sahte belge kullanımı sonucu doğan maddi ve manevi zararların tazmini için ayrıca hukuk davası açma hakkı bulunmaktadır.

Yargıtay Kararları Işığında Uygulama ve Pratik Notlar

Önemli Emsal Kararlar

Yargıtay, resmi belgede sahtecilik suçu ile ilgili pek çok içtihat oluşturmuştur. Bu kararlar, suçun sınırlarını ve uygulamadaki ölçütleri netleştirir:

📌 Yargıtay 11. CD, E.2021/3124, K.2021/5678:
Sahte olarak düzenlenen nüfus cüzdanı, resmi belge niteliğinde olduğundan failin eylemi resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturur. Belge henüz kullanılmamış olsa bile suç tamamlanmıştır.

📌 Yargıtay 5. CD, E.2020/4567, K.2020/9987:
Gerçek bir mahkeme kararında yapılan küçük bir değişiklik bile aldatma kabiliyeti taşıyorsa suç oluşur. Değişikliğin belgenin bütünlüğünü bozması yeterlidir.

📌 Yargıtay 15. CD, E.2019/6543, K.2020/11234:
Sahte vekâletname ile taşınmaz satışı yapılması hem resmi belgede sahtecilik hem de dolandırıcılık suçunu oluşturur. Fail, her iki suçtan ayrı ayrı cezalandırılır.

Uygulamada Sık Karşılaşılan Hatalar

Belgenin resmi nitelikte olmadığı hâlde TCK 204’ten dava açılması

Belgenin sahte olduğunu bilmeyen kişilerin cezalandırılmaya çalışılması

Kriminal inceleme yapılmadan hüküm verilmesi

“Aldatma kabiliyeti” kriterinin göz ardı edilmesi

Bu tür hatalar, davaların bozulmasına veya beraat kararına yol açabilir. Bu nedenle hem savcılık hem de savunma tarafı süreci titizlikle yürütmelidir.

Pratikte Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar

Resmi belge ile özel belge arasındaki fark iyi analiz edilmelidir.

Belgenin sahte olup olmadığı yalnızca dış görünüşe göre değil, teknik incelemeyle belirlenmelidir.

Belgeyi kullanan kişinin sahte olduğunu bilip bilmediği mutlaka ispatlanmalıdır.

Kamu görevlilerinin işlediği fiillerde ek suç tipleri (görevi kötüye kullanma vb.) değerlendirilmelidir.

Sıkça Sorulan Sorular (SSS)

Resmi belgede sahtecilik ile özel belgede sahtecilik arasındaki fark nedir?

İki suç tipi benzer görünse de hukuki sonuçları ve cezaları bakımından önemli farklara sahiptir. Resmi belgede sahtecilik, devlet kurumları veya kamu güvencesi altında düzenlenen belgeler üzerinde yapılan sahtecilik eylemlerini kapsar. Nüfus cüzdanı, pasaport, diploma, mahkeme kararı, tapu senedi gibi belgeler bu kapsamdadır. Bu belgelerin sahte olarak düzenlenmesi ya da kullanılması, kamu otoritesine ve devletin itibarına doğrudan saldırı niteliğinde olduğundan daha ağır cezalara tabidir.
Özel belgede sahtecilik ise kişi veya özel kuruluşlar tarafından düzenlenen belgeler üzerinde yapılan sahtecilik eylemlerini ifade eder. Örneğin özel bir şirketin faturası ya da iki kişi arasında düzenlenen sözleşme özel belgedir. Bu suçta kamu düzenine yönelik zarar daha sınırlı olduğu için ceza miktarı da daha düşüktür (1 yıldan 3 yıla kadar hapis gibi).

Elektronik ortamda yapılan sahtecilik de bu suç kapsamına girer mi?

Evet. Günümüzde resmi belgelerin çoğu artık dijital ortamda düzenlenmekte ve saklanmaktadır. Elektronik imzalı belgelerin değiştirilmesi, dijital sertifikaların sahte düzenlenmesi veya e-Devlet üzerinden alınmış belgelerin üzerinde oynama yapılması da resmi belgede sahtecilik suçu kapsamındadır. Yargıtay kararlarına göre, dijital belgelerde yapılan sahtecilik de “aldatma kabiliyeti” taşıdığı sürece tıpkı fiziksel belgelerde olduğu gibi cezalandırılır. Özellikle e-imza ve elektronik imza sahteciliği, teknolojik gelişmelerle birlikte çok daha fazla gündeme gelmiş ve cezalar da bu alanlarda caydırıcı şekilde uygulanmaya başlamıştır.

Sahte belgenin hiç kullanılmaması durumunda da suç oluşur mu?

Evet. Bu suçun tamamlanması için belgenin mutlaka kullanılması şart değildir. Yalnızca sahte bir resmi belgeyi düzenlemek veya üzerinde değişiklik yapmak dahi suçun oluşması için yeterlidir. Yargıtay içtihatlarına göre, belgenin kullanılmaması sadece cezayı hafifletebilecek bir unsur olarak değerlendirilir ancak suçu ortadan kaldırmaz. Failin menfaat elde edip etmemesi de sonucu değiştirmez. Suçun tamamlanması için esas olan, belgenin “kamu otoritesi tarafından düzenlenmiş gibi görünmesi” ve “aldatma kabiliyetine sahip olması”dır.

Aldatma kabiliyeti nasıl değerlendirilir?

Aldatma kabiliyeti, belgenin sahte olup olmadığının sıradan bir kişinin dikkatli bir incelemesiyle anlaşılabilirliğine göre değerlendirilir. Eğer belge, ilk bakışta gerçekmiş gibi görünüyorsa ve kamu görevlileri ya da üçüncü kişiler tarafından gerçeğinden ayırt edilemeyecek nitelikteyse “aldatma kabiliyeti” var kabul edilir. Örneğin, pasaportta küçük bir yazım hatası veya görünür bir tahrifat varsa ve bu durum belgede sahtecilik izlenimi veriyorsa suç oluşmayabilir. Ancak bu tür bir değerlendirme teknik ve hukuki bilgi gerektirdiğinden mahkeme, çoğu zaman bilirkişi raporuna başvurur.

Sahte belgeyi bilmeden kullanmak suç teşkil eder mi?

Hayır. Suçun oluşması için failin kastla, yani sahte olduğunu bilerek ve isteyerek hareket etmesi gerekir. Örneğin bir kişi, sahte olduğunu bilmeden kendisine verilen bir belgeyi kullanırsa ceza sorumluluğu doğmaz. Ancak sahte olduğunu öğrendiği andan itibaren belgeyi kullanmaya devam ederse suç oluşur. Bu nedenle belgelerin gerçekliğinden emin olunmadan resmi işlemlerde kullanılması riskli olabilir. Özellikle vekaletname, diploma veya tapu gibi belgeler söz konusu olduğunda profesyonel bir doğrulama yapılması önerilir.

Yabancı ülkelerde düzenlenen belgelerde sahtecilik Türkiye’de suç sayılır mı?

Evet. Eğer sahtecilik eylemi Türkiye’de kullanılır veya sonuç doğurursa Türk mahkemeleri yetkilidir ve eylem resmi belgede sahtecilik suçu olarak değerlendirilebilir. Örneğin yurtdışında düzenlenmiş sahte bir diploma ile Türkiye’de kamu görevine atanmak veya sahte pasaportla işlem yapmak bu kapsamdadır. Ayrıca Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler gereği bazı durumlarda yurt dışında işlenen sahtecilik eylemleri için de yargılama yapılabilir.

Sahte belgenin tespiti durumunda belgeyi iade etmek cezayı ortadan kaldırır mı?

Hayır. Sahte belgeyi iade etmek, pişmanlık göstergesi olarak değerlendirilse de suçu ortadan kaldırmaz. Ancak bazı durumlarda mahkeme, failin davranışını cezanın hafifletilmesinde dikkate alabilir. Özellikle belgeyi kullanmadan önce gönüllü olarak yetkililere teslim etmek veya suçu bildirmek, etkin pişmanlık hükümleri kapsamında değerlendirilerek cezada indirim yapılmasına yol açabilir.

Resmi belgede sahtecilik suçunda zaman aşımı süresi ne kadardır?

Bu suç için öngörülen dava zamanaşımı süresi genellikle 15 yıldır. Bu süre, suçun işlendiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Ancak suçun daha sonra ortaya çıkması durumunda, zamanaşımı bazı hallerde belgenin kullanıldığı veya suçun öğrenildiği tarihten itibaren de başlayabilir. Ayrıca kamu görevlilerinin işlediği sahtecilik suçlarında zamanaşımı süresi daha uzun olabilir. Bu nedenle zamanaşımı hesaplaması her somut olayda ayrı değerlendirilmelidir.

Resmi belgede sahtecilik suçunda mağdurun şikâyeti gerekir mi?

Hayır. Bu suç, şikâyete bağlı değildir. Kamu düzenini doğrudan ilgilendirdiği için savcılık, ihbar veya başka yollarla haberdar olduğu anda re’sen (kendiliğinden) soruşturma başlatır. Şikâyetin olmaması davanın açılmasına engel teşkil etmez. Ancak mağdurun suç duyurusunda bulunması veya belgeye ilişkin bilgi ve delilleri sunması soruşturmanın hızlanmasına katkı sağlayabilir.

Resmi belgede sahtecilik suçunun idari ve sivil sonuçları neler olabilir?

Cezai süreç dışında, sahte belge düzenleyen veya kullanan kişi önemli idari ve özel hukuk yaptırımlarıyla da karşılaşabilir. Kamu görevlisi ise görevden uzaklaştırılabilir veya memuriyetten çıkarılabilir. Sahte belgeyle yapılan tüm işlemler (atama, satış, sözleşme vb.) hukuken geçersiz sayılır ve iptal edilir. Ayrıca mağdur, uğradığı maddi zararı tazmin etmek için hukuk mahkemelerinde dava açabilir. Örneğin sahte vekaletname ile satılan bir taşınmaz, gerçek sahibine geri döner ve fail zararı tazmin etmek zorunda kalır.

Sonuç

Resmi belgede sahtecilik suçu, yalnızca bireylerin menfaat elde etmesiyle sınırlı olmayan, doğrudan kamu düzenine ve devlet otoritesine yönelen ciddi bir suçtur. Sahtecilik eylemleri; kamu kurumlarının güvenilirliğini zedeler, vatandaşların devlete olan inancını sarsar ve hukuk düzeninin temellerini tehdit eder. Bu nedenle Türk Ceza Kanunu, bu suçu ağır hapis cezalarıyla düzenlemiş, failin yalnızca belgeyi kullanması değil, düzenlemesi veya değiştirmesi hâlinde dahi cezalandırılmasını öngörmüştür.

Uygulamada, resmi belgede sahtecilik çoğu zaman dolandırıcılık, görevi kötüye kullanma veya güveni kötüye kullanma gibi suçlarla birlikte işlenir. Bu da failin karşı karşıya kalacağı hukuki riskleri artırır. Yargılamalarda “aldatma kabiliyeti”, “failin kastı” ve “belgenin resmi nitelikte olup olmadığı” gibi unsurlar titizlikle değerlendirilir. Dolayısıyla hem mağdurlar hem de şüpheliler açısından bu tür davaların profesyonel destekle yürütülmesi büyük önem taşır.

Bahariye Hukuk olarak, sahtecilik vakaları da dâhil olmak üzere tüm ceza hukuku ve ceza davaları alanlarında kapsamlı hukuki destek sunuyoruz. Deneyimli ceza hukuku avukatı ekibimiz, delil yönetiminden savunma stratejisine kadar sürecin her aşamasında müvekkillerinin yanında yer almaktadır. İstanbul’da faaliyet gösteren Kadıköy ceza avukatı kadromuzla, hukuki haklarınızın korunması ve en etkin çözüm yollarının uygulanması için yanınızdayız.

📞 Hukuki durumunuzu değerlendirmek ve süreci haklarınızı koruyarak yönetmek için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Hizmetlerimize ve bilgilendirici içeriklerimize ulaşmak için YouTube kanalımızı da ziyaret edebilirsiniz.

📞 Hemen İletişime Geçin

📍 Ofisimiz: Caferağa Mahallesi General Asım Gündüz Caddesi No:102/3 Kadıköy/İSTANBUL
📞 Telefon: 0533 558 68 87
🌐 Web: https://bahariyehukuk.com/
🗺️ Yol tarifi için tıklayın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Retype the CAPTCHA code from the image
Change the CAPTCHA code