Mühürde sahtecilik suçu, kamu güvenine karşı işlenen suçlar arasında yer almakta olup, devletin otoritesini ve resmî belgelerin güvenilirliğini korumayı amaçlar. Türk Ceza Kanunu’nun 202. maddesi uyarınca düzenlenen bu suç, devlet kurumları tarafından kullanılan mühürlerin taklit edilmesi, sahte olarak üretilmesi veya kullanılması hâlinde oluşur.

Mühür, devletin resmî kimliğini temsil eden bir araçtır. Üzerinde cumhuriyet amblemi, kurum adı veya resmî yetkiyi gösteren işaretler bulunur. Bu nedenle mühür üzerindeki her türlü sahtecilik, yalnızca bir belgeye zarar vermekle kalmaz; kamu otoritesine duyulan güveni de sarsar. Dolayısıyla bu suçun özü, bireylerin değil, toplumun ortak güvenine yönelmiş bir tehdit oluşturmasıdır.

Mühürde sahtecilik, çoğu zaman resmî belge sahteciliği ile karıştırılır. Ancak bu iki suç birbirinden farklıdır. Resmî belgede sahtecilik, belge üzerindeki içeriğin değiştirilmesine ilişkindir; mühürde sahtecilik ise bizzat resmî mühür veya damga üzerinde yapılan tahrifat, taklit veya izinsiz kullanım fiilini kapsar.

Bu suçun cezai boyutu da oldukça ağırdır. TCK m.202’ye göre, mühür yapan, kullanan veya sahte mühürle belge düzenleyen kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ayrıca kullanılan mühür veya araçların müsaderesi (el konulması) zorunludur.

Uygulamada, mühürde sahtecilik suçu genellikle şu durumlarda karşımıza çıkar:

Kamu kurumlarının mührünün birebir taklit edilmesi,

Özel kişi veya şirket mühürlerinin resmî mühür gibi kullanılması,

Yetkisiz kişilerin devlet mührü taşıyan evrak düzenlemesi,

Gerçek bir mührün izinsiz şekilde belgelerde kullanılması.

Bu tür eylemler, devletin resmi işlemlerine olan güveni zedelediğinden, kamu düzeninin korunması açısından ciddi yaptırımlarla karşılık bulur.

İçindekiler

Mühürde Sahtecilik Suçunun Hukuki Dayanağı ve Korunan Değer

Mühürde sahtecilik suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 202. maddesinde, “Kamu güvenine karşı suçlar” başlığı altında düzenlenmiştir. Bu düzenleme, devletin resmî otoritesini temsil eden mühürlerin güvenilirliğini korumayı amaçlar.

TCK m.202 hükmü şöyledir:

“Gerçek bir mührü taklit eden veya sahte olarak üreten, kullanan kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Sahte mühürle üretilen veya mühürlenen belgeler kamu güvenirliğini zedelediğinden ayrıca müsadere edilir.”

Kanun koyucu burada, mühürün bizzat kendisini koruma altına almıştır. Çünkü mühür, devlet adına yapılan işlemlerde “resmiyet” kazandıran temel unsurlardan biridir. Bir evrakın ya da belgenin resmî kabul edilmesinin en önemli göstergesi, üzerinde yer alan mühürdür.

Bu nedenle mühürde yapılan her türlü sahtecilik, doğrudan kamu güvenine yönelen bir tehdit olarak kabul edilir. Suçun mağduru belli bir kişi değil, toplumun tamamıdır. Çünkü mühür, bir belgenin gerçekliği konusunda herkesin güven duyması gereken bir semboldür.

TCK sistematiği içinde mühürde sahtecilik, resmî belgede sahtecilik (m.204) ve damgada sahtecilik (m.199) suçlarıyla benzer niteliktedir; ancak konusu farklıdır.

Damgada sahtecilik, vergi ve harç pulları gibi parasal damgaları kapsar.

Resmî belgede sahtecilik, belgenin içeriğine müdahaleyi konu alır.

Mühürde sahtecilik ise devletin resmî mühür veya damga aracının kendisine yönelik bir sahteciliği ifade eder.

Bu ayrım, uygulamada suçun doğru nitelendirilmesi açısından önemlidir.

Suçun Unsurları (Maddi ve Manevi Unsurlar)

Bir fiilin mühürde sahtecilik suçu kapsamında değerlendirilebilmesi için, kanunda belirtilen tüm unsurların bir arada bulunması gerekir.

Maddi Unsurlar

a) Suçun Konusu

Suçun konusunu, gerçek mühürler veya bunların taklitleri oluşturur. Mühür, bir belgenin resmî olduğunu gösteren fiziksel bir araçtır.
Örneğin; devlet dairelerinin, noterlerin, mahkemelerin, kamu kurum ve kuruluşlarının mühürleri bu kapsamdadır.

Ancak yalnızca devlet mühürleri değil, kamu gücü kullanan kurumlara ait mühürler de koruma altındadır.
Yargıtay’a göre; belediye mühürleri, noter mühürleri, resmî okul mühürleri ve askeri kurum mühürleri bu kapsamda değerlendirilmelidir.

b) Fiil (Eylem)

Suçun oluşması için failin şu eylemlerden birini gerçekleştirmesi yeterlidir:

Mühür yapmak veya taklit etmek,

Sahte mühür kullanmak,

Gerçek mührü yetkisiz biçimde kullanmak.

Burada mühür “üretmek” veya “taklit etmek” fiilleri, suçun icra hareketini oluşturur. Örneğin bir kişi kamu kurumunun mührünün aynısını metal veya plastik malzeme ile oluşturursa, suç tamamlanmış olur; mühürü kullanması gerekmez.

c) Netice

Suçun tamamlanması için bir zarar doğması gerekmez. Mühürün taklit edilmesi veya sahte olarak üretilmesi, soyut tehlike suçu niteliğindedir. Yani kamu güveninin sarsılma ihtimali yeterlidir.

d) Fail ve Mağdur

Bu suçun faili herkes olabilir; kamu görevlisi olma şartı aranmaz. Ancak failin kamu görevlisi olması, cezayı artıran nitelikli hâl olarak değerlendirilir.
Suçun mağduru ise birey değil, kamu otoritesidir. Çünkü korunmak istenen hukuki değer, bireysel menfaat değil kamu güvenidir.

Manevi Unsurlar

Mühürde sahtecilik suçu kasten işlenebilen bir suçtur. Fail, mühür üzerinde yaptığı eylemin sahtecilik niteliği taşıdığını bilerek ve isteyerek hareket etmelidir.

Olası kast yeterli değildir; bilinçli ve doğrudan kast aranır. Fail, taklit ettiği mühürün kamu kurumuna ait olduğunu bilmiyorsa, suçun manevi unsuru gerçekleşmez.

Yargıtay kararlarında, “mühürle karıştırılabilecek nitelikte bir işaretin sehven kullanılması” hâllerinde kast unsurunun oluşmadığı yönünde değerlendirmeler yapılmıştır.
Örneğin, kurum logosuna benzer bir şeklin yanlışlıkla mühür zannedilerek kullanılması, suçun oluşumu açısından yeterli görülmemiştir.

TCK 202’ye Göre Ceza Miktarları ve Nitelikli Hâller

TCK 202. madde uyarınca, mühürde sahtecilik suçunun temel cezası iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasıdır. Ancak suçun işleniş biçimine göre nitelikli hâller söz konusu olabilir.

Temel Ceza

Kanun, mühür sahteciliğini “kamu güvenine karşı suçlar” arasında düzenlediği için, cezanın alt sınırını oldukça yüksek tutmuştur.
Basit bir mühür taklidi bile, failin hapis cezası almasına neden olabilir.

Nitelikli Hâller

a) Kamu Görevlisi Tarafından İşlenmesi

Eğer mühürde sahtecilik, görevi gereği mühür bulundurmaya veya kullanmaya yetkili bir kamu görevlisi tarafından işlenirse, ceza yarı oranında artırılır.
Bu durumda hem kamu görevlisi sıfatının kötüye kullanılması hem de kamu güveninin daha ağır ihlali söz konusudur.

b) Birden Fazla Mühür İçin Sahtecilik Yapılması

Birden fazla kurumun mühürlerinin taklit edilmesi hâlinde zincirleme suç hükümleri uygulanır (TCK m.43). Ceza, bir suçun cezası üzerinden artırılır.

c) Sahte Mührün Kullanılması

Mühür taklit edildikten sonra bu mühür bir belge üzerinde kullanılmışsa, ayrıca resmî belgede sahtecilik suçu (TCK m.204) da gündeme gelebilir.
Bu durumda fail, her iki suçtan ayrı ayrı cezalandırılabilir.

d) Suçun Teşebbüs Aşamasında Kalması

Fail, mühür yapmaya başlamış ancak tamamlayamamışsa, teşebbüs hükümleri (TCK m.35) uygulanır. Ceza, suça teşebbüs oranında indirilir.

Müsadere (El Koyma)

Mühürde sahtecilik suçunda kullanılan araçlar — mühür kalıpları, baskı plakaları, kalıplar, belgeler — zorunlu olarak müsadere edilir.
Bu, kamu güveninin yeniden tesis edilmesi için zorunlu bir yaptırımdır.

Yargıtay Uygulamaları

Yargıtay kararlarında, suçun yalnızca mühür üretmekle değil, gerçek mührün izinsiz şekilde kullanılmasıyla da oluşabileceği vurgulanmaktadır.
Örneğin, bir kamu görevlisinin görevinden ayrıldıktan sonra eski mühürü üzerinde tutarak belge mühürlemesi, TCK 202 kapsamında suç sayılmıştır.

Bunun yanında, mühür görünümünde olan ancak kamu otoritesini temsil etmeyen işaretlerin kullanılması hâlinde suçun unsurları oluşmaz. Yargıtay, bu tür fiilleri “özel belge sahteciliği” veya “dolandırıcılık” kapsamında değerlendirmektedir.

Benzer Suçlardan Farkı

Mühürde sahtecilik suçu, Türk Ceza Kanunu’nda yer alan diğer sahtecilik suçlarıyla benzer görünse de, konusunun farklı olması nedeniyle ayrı bir suç tipi olarak düzenlenmiştir. Bu farkın doğru anlaşılması, hem hukuki nitelendirme hem de ceza tayini bakımından önemlidir.

Resmî Belgede Sahtecilik (TCK m.204)

Resmî belgede sahtecilik suçunda korunan hukuki değer, belgenin içeriğinin doğruluğuna duyulan güvendir. Fail, mevcut bir belgeyi değiştirerek veya sahte bir belge düzenleyerek kamu güvenini zedeler.
Mühürde sahtecilik ise, belgenin değil, mührün bizzat kendisinin sahte olması hâlinde ortaya çıkar.

Bir belge sahte mühürle düzenlense dahi, esasen hem mühürde sahtecilik (m.202) hem resmî belgede sahtecilik (m.204) suçları oluşur. Yargıtay, bu durumda fikri içtima hükümlerinin değil, iki ayrı suçun varlığını kabul etmektedir.

Örnek:
Bir kişi sahte bir mahkeme mühürü yapıp, bu mühürle karar yazısı düzenlerse, hem mührün taklidi hem de belgenin düzenlenmesi ayrı suçlardır.

Damgada Sahtecilik (TCK m.199)

Damgada sahtecilik suçu, vergi ve resmî harç pulları gibi ekonomik değeri olan damgaları konu alır.
Mühürde sahtecilikte ise konu, devlet otoritesinin simgesi olan mühürdür.
Bu nedenle damgada sahtecilik mali nitelikte, mühürde sahtecilik ise idari niteliktedir.

Yargıtay, iki suçun aynı dosyada birlikte değerlendirilmemesi gerektiğini vurgulamaktadır. Çünkü biri mali güvene, diğeri kamu güvenine yöneliktir.

Özel Belgede Sahtecilik (TCK m.207)

Özel belgede sahtecilik, kişiler arasında düzenlenen ve kamu otoritesi taşımayan belgeler için geçerlidir.
Bu nedenle, mühürde sahtecilikteki “kamu unsuru” burada bulunmaz.
Bir ticari mühür, şirket logosu veya özel işaretin taklit edilmesi, mühürde sahtecilik değil, özel belgede sahtecilik ya da dolandırıcılık kapsamında değerlendirilir.

Görevi Kötüye Kullanma ile Farkı

Kamu görevlisinin görev sırasında mühürü usulsüz biçimde kullanması durumunda iki farklı değerlendirme yapılabilir:

Eğer mühür kullanımı kasten ve yanıltma amacıyla yapılmışsa mühürde sahtecilik suçu oluşur.

Ancak mühür yanlışlıkla veya ihmalle kullanılmışsa, bu durumda görevi kötüye kullanma (TCK m.257) hükümleri uygulanır.

Yargıtay kararlarında, kamu görevlisinin yetkisiz belge mühürlemesi eyleminin çoğu kez TCK 202 kapsamında cezalandırıldığı görülmektedir.

Yargıtay Kararları Işığında Uygulama Örnekleri

Yargıtay içtihatları, mühürde sahtecilik suçunun sınırlarının belirlenmesinde önemli rol oynamaktadır. Aşağıda, bu suça ilişkin bazı dikkat çekici karar örnekleri özetlenmiştir:

Gerçek Mührün İzinsiz Kullanılması

Yargıtay 11. Ceza Dairesi, 2020/4578 E., 2021/3294 K. sayılı kararında, görevden ayrılan bir kamu görevlisinin eski mührünü kullanarak belge mühürlemesi “mühürde sahtecilik suçu” olarak değerlendirilmiştir.
Mahkeme, “mühür gerçek olsa dahi yetkisiz kullanımın kamu güvenini zedelediği” gerekçesiyle cezayı onamıştır.

Sahte Mühür Basılarak Düzenlenen Evrak

Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 2019/6123 E., 2020/4745 K. kararında, bir şahsın kendi hazırladığı evraka belediye mührü benzeri damga basması, kamu kurumunun mühür yetkisini taklit ettiği gerekçesiyle TCK 202 kapsamında suç sayılmıştır.

Bu kararda Yargıtay, mührün fiziksel olarak birebir aynı olmasının gerekmediğini, “kamu kurumuna aitmiş izlenimi yaratmasının” yeterli olduğunu vurgulamıştır.

Mühür Benzeri İşaretin Kullanılması

Yargıtay 11. CD, 2018/2765 E., 2019/4187 K. kararında, bir dernek tarafından hazırlanan belgelerde mühür yerine kullanılan yuvarlak logo “resmî mühür” olarak değerlendirilmemiştir.
Kararda, “kamu kurumunu temsil etmeyen işaretler mühür sayılmaz” denilerek suçun unsurlarının oluşmadığına hükmedilmiştir.

Çoklu Sahtecilik Durumları

Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2017/9-298 E., 2018/527 K. kararında, sahte mühürle birçok belge düzenlenmesi durumunda her bir eylemin ayrı suç teşkil edeceğini belirtmiştir.
Bu durumda “zincirleme suç” (TCK m.43) hükümlerinin uygulanması gerektiği yönünde içtihat oluşturulmuştur.

Bu kararlar, Yargıtay’ın suçu değerlendirirken kamu güvenine yönelik zarar tehlikesini esas aldığını göstermektedir.
Mühürde sahtecilik yalnızca fiziksel taklitle değil, kamu otoritesi görüntüsü oluşturma niyetiyle de oluşabilir.

Kamu Güveni Açısından Önemi ve Toplumsal Etkileri

Mühür, tarih boyunca devletin yetkisini ve resmiyetini simgeleyen en önemli araçlardan biri olmuştur. Osmanlı döneminden bugüne, mühürle tasdik edilen her belge kamu düzeni açısından bağlayıcılık taşımıştır. Bu nedenle mühürde sahtecilik suçu, yalnızca hukuki bir ihlal değil, aynı zamanda devletin güvenilirliğine yönelmiş bir tehdit olarak kabul edilir.

Kamu Düzeninin Temel Unsuru Olarak Güven

Bir toplumda devletin aldığı kararların, düzenlediği belgelerin ve yayımladığı yazıların doğruluğuna güven duyulması kamu düzeninin temelini oluşturur.
Eğer bu güven zedelenirse, vatandaş-devlet ilişkisi de sarsılır. Mühürde sahtecilik bu güveni doğrudan hedef alır.

Kurumsal İtibar ve Yönetim Güvenliği

Resmî mühürlerin sahte olarak kullanılması, kurumların itibarına zarar verir ve idari işlemlerde kaosa neden olabilir.
Örneğin, belediye mührüyle düzenlenen sahte ruhsatlar veya mahkeme mührüyle sahte kararlar, sadece bireyleri değil, kamu yönetimini de olumsuz etkiler.

Dijitalleşme Döneminde Mühür Kavramı

Günümüzde birçok işlem elektronik ortamda yürütülmektedir. Bu durum, “elektronik mühür” ve “dijital imza” kavramlarını gündeme getirmiştir.
Türk hukukunda 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu, bu yeni mühür biçimlerini düzenlemektedir.
Yargıtay içtihatlarında da, dijital mühür veya e-imza sahteciliği hâllerinde mühürde sahtecilik hükümlerinin kıyasen uygulanabileceği kabul edilmektedir.

Kamu Güveni Açısından Caydırıcılık

TCK 202’de öngörülen yüksek hapis cezası, bu suçun caydırıcı niteliğini artırmayı amaçlar.
Bu sayede, devletin resmî işlemlerinde kullanılan sembollerin dokunulmazlığı korunur.

Toplumsal Bilinç ve Hukuki Farkındalık

Mühürde sahteciliğin yalnızca bir “belge sahteciliği” olmadığının toplum tarafından anlaşılması önemlidir.
Kamu güveninin korunması, sadece devlet organlarının değil, vatandaşların da ortak sorumluluğudur.

Mühürde Sahtecilik Suçunun Soruşturma ve Kovuşturma Süreci

Mühürde sahtecilik suçu, kamu güvenine karşı işlenen suçlar arasında yer aldığı için, re’sen (kendiliğinden) soruşturulan bir suçtur. Bu da demektir ki, herhangi bir şikâyet olmasa dahi savcılık, suçu öğrendiğinde resen harekete geçmekle yükümlüdür.

Soruşturma Aşaması

Cumhuriyet savcılığı, suça ilişkin bir ihbar veya tespit üzerine derhâl ön inceleme başlatır. Suçun maddi unsurlarının belirlenmesi amacıyla, özellikle şu delillerin toplanması önem taşır:

Ele geçirilen mühür, mühür kalıbı veya damga malzemesi,

Sahte mühürle düzenlendiği iddia edilen belgeler,

Mühür baskısının teknik incelemesi (grafolojik veya adli belge inceleme raporu),

Tanık beyanları ve kurum yazışmaları.

Adli belge inceleme uzmanları, mühür üzerindeki desen, harf tipi ve basınç izlerini karşılaştırarak gerçek mühürle sahte olanı ayırt eder. Bu incelemeler genellikle Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi veya Kriminal Polis Laboratuvarı tarafından yapılır.

Soruşturma sonucunda elde edilen bulgular, mühürün sahte olarak üretildiği veya taklit edildiği yönünde kuvvetli şüphe oluşturuyorsa, savcılık iddianame düzenler.

Kovuşturma Aşaması

İddianamenin kabulüyle birlikte dava açılır ve yargılama süreci başlar.
Mühürde sahtecilik suçuna ilişkin davalarda görevli mahkeme, suçun niteliğine göre asliye ceza mahkemesidir.
Ancak eylem başka suçlarla (örneğin resmî belgede sahtecilik veya dolandırıcılık) birlikte işlenmişse, dosya ağır ceza mahkemesine gönderilebilir.

Mahkeme yargılama sırasında şu hususları değerlendirir:

Ele geçirilen mühür veya belgenin gerçekten sahte olup olmadığı,

Failin bu eylemi bilerek yapıp yapmadığı,

Eylemin kamu güvenine yönelik bir tehlike oluşturup oluşturmadığı.

Mühürde sahtecilik suçu genellikle soyut tehlike suçu olarak kabul edildiğinden, bir zarar doğması gerekmez. Mahkeme, kamu güveninin ihlal edilme ihtimalini yeterli görerek hüküm kurabilir.

Zamanaşımı ve Yargı Yetkisi

Bu suçta dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. (TCK m.66/1-e)
Eylem yurt dışında işlenmiş olsa bile, sonuçları Türkiye’de ortaya çıkmışsa Türk yargı mercileri yetkilidir (TCK m.8).

Uygulamada Karşılaşılan Tipik Örnekler ve Hukuki Değerlendirmeler

Mühürde sahtecilik suçu, teoride açık görünse de uygulamada farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Bu nedenle Yargıtay, olayın özelliklerine göre kapsamı dar veya geniş yorumlayabilmektedir.

Gerçek Mührün Yetkisiz Kullanımı

En sık rastlanan durum, gerçek bir mührün, yetkili kişi dışında biri tarafından kullanılmasıdır.
Örneğin, kurumda görevli bir memurun izni olmadan mührü kullanan bir başka kişi, mühürde sahtecilik suçunu işlemiş sayılır.
Yargıtay’a göre burada önemli olan, kullanımın yetkisiz olması, mührün sahte olup olmamasından bağımsızdır.

Görevden Ayrılan Kişinin Mühür Kullanması

Görev süresi sona eren bir kamu görevlisinin eski mühürünü kullanmaya devam etmesi hâlinde de suç oluşur.
Bu tür fiillerde fail, mühürü “sahte olarak kullanmış” sayılır; çünkü yetkisi artık sona ermiştir.

Kurum Adına Mühür Bastırılması

Gerçekte kamu kurumu olmayan bir yapının (örneğin özel bir dernek veya ticari işletme) resmî kurum adını taşıyan mühür bastırması da TCK 202 kapsamında değerlendirilir.
Bu eylem, kamu kurumunun itibarını ve toplumun güvenini zedelediği için cezalandırılır.

Elektronik veya Dijital Ortamda Mühür Kullanımı

Teknolojik gelişmelerle birlikte “elektronik mühür” kavramı ortaya çıkmıştır.
Elektronik mühürler, 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında değerlendirilmektedir.
Yargıtay, sahte dijital mühür veya elektronik imza oluşturma eylemlerinde, kamu güvenine karşı suç işlendiği gerekçesiyle TCK 202’nin kıyasen uygulanabileceğini belirtmektedir.

Mühür Benzeri İşaretlerin Kullanımı

Bazen sanıklar, mühür yerine mühür benzeri bir damga veya logo kullanabilir.
Bu durumda suçun oluşup oluşmadığı, kamu kurumunu temsil etme niteliğine göre belirlenir.
Yargıtay, kamu kurumu izlenimi yaratmayan işaretlerin mühür sayılmayacağına karar vermiştir.

Çoklu Belgelerde Kullanım

Birden fazla sahte mühürle farklı belgelerin düzenlenmesi hâlinde, her bir mühür ayrı bir suç sayılabilir. Ancak eylem aynı kastla ve birbirine bağlı şekilde gerçekleştirilmişse, zincirleme suç hükümleri (TCK m.43) uygulanır.

Tespit ve Delillendirme Sorunları

Uygulamada en çok karşılaşılan güçlük, sahte mühürlerin tespitinde yaşanır.
Gerçek mühürlerle aralarındaki fark çok küçük olabilir.
Bu nedenle, bilirkişi raporları çoğu zaman belirleyici rol oynar.
Yargıtay, yalnızca “benzerlik” tespitine dayanarak mahkûmiyet verilmesini yeterli görmemekte, teknik inceleme raporunun zorunlu olduğuna hükmetmektedir.

Sık Sorulan Sorular (SSS)

Aşağıda, mühürde sahtecilik suçu ile ilgili uygulamada ve akademik tartışmalarda sıkça gündeme gelen, ancak mevzuatta açık biçimde düzenlenmeyen on önemli sorunun yanıtı yer almaktadır:

Mühürde sahtecilik suçu özel şirket mühürleri için de geçerli midir?

Hayır. TCK 202 yalnızca kamu kurumlarına ait mühürleri koruma altına alır.
Ancak bir şirket mühürünün taklit edilmesi durumunda, fiilin niteliğine göre özel belgede sahtecilik (TCK 207) veya dolandırıcılık (TCK 157) suçları gündeme gelebilir.

Gerçek mühür kaybolduğunda, üçüncü kişi bu mührü kullanırsa ne olur?

Kişi mühürü kendi üretmemiş olsa dahi, yetkisiz biçimde kullandığı için yine mühürde sahtecilik suçundan sorumlu olur.
Yargıtay uygulamasında, kayıp mühürlerin kullanılması da “sahte kullanım” olarak kabul edilmektedir.

Sahte mühür yalnızca deneme amacıyla yapılırsa suç oluşur mu?

Evet. Mühür üretildiği anda kamu güveni tehlikeye düşmüş sayılır.
Failin mühürü kullanma niyeti olmasa dahi, mühür yapma fiili tek başına suçun oluşumu için yeterlidir.

Eski bir mühür koleksiyonunda yer alan tarihi mühürler suç kapsamına girer mi?

Hayır. Koleksiyon veya arşiv amaçlı bulundurulan mühürler suç oluşturmaz.
Ancak bu mühürlerin resmî işlemde kullanılması veya sahte belge üretiminde değerlendirilmesi hâlinde TCK 202 devreye girer.

Sembolik veya dekoratif mühürler bu kapsamda değerlendirilir mi?

Hayır.
Sembolik mühürler (örneğin hediye amaçlı yapılan figüratif mühürler) kamu güvenini tehlikeye sokmaz.
Ancak bunlar resmî mühür görüntüsüyle karıştırılacak biçimde kullanılırsa suç oluşabilir.

Yalnızca mühür baskısının fotokopisini almak suç sayılır mı?

Eğer mühür baskısının fotokopisi belgede orijinal mühür gibi gösterilirse suç oluşur.
Ancak mühür baskısı, yalnızca belge örneği veya delil amacıyla çoğaltılmışsa suç kapsamında değildir.

Dijital belgelerde kullanılan taranmış mühür imajı TCK 202’ye girer mi?

Evet. Yargıtay, sahte mühür baskısının dijital ortamlarda kullanılması hâlinde de kamu güveninin zedelendiği kanaatindedir.
Bu nedenle elektronik belgelerde mühür taklidi, dijital formda işlenen mühürde sahtecilik olarak değerlendirilebilir.

Sahte mühür kullanan kişinin aynı zamanda belge düzenlemesi hâlinde hangi suç uygulanır?

Bu durumda gerçek içtima hükümleri uygulanır.
Fail hem mühürde sahtecilik (TCK 202) hem de resmî belgede sahtecilik (TCK 204) suçlarından ayrı ayrı cezalandırılır.

Askerî kurum mühürlerinde sahtecilik hangi yargı koluna girer?

Askerî mühürlerin taklit edilmesi veya yetkisiz kullanılması da TCK 202 kapsamındadır.
Ancak suç, asker kişiler tarafından görevle bağlantılı olarak işlenmişse, askerî yargı yerine adli yargı yetkilidir; çünkü kamu güvenine karşı suçlar adli yargının görev alanına girer.

Sahte mühürle işlem yapılmamışsa yine de müsadere kararı verilir mi?

Evet. TCK 54 uyarınca, suçta kullanılan veya suçun işlenmesi için hazırlanan mühürler zorunlu olarak müsadere edilir.
Mühür henüz kullanılmamış olsa bile, kamu güvenini tehdit ettiği için el konularak imha edilir.

SONUÇ

Mühürde sahtecilik suçu, kamu güvenine karşı işlenen suçlar arasında yer almakta olup, devlet otoritesine ve resmî belgelerin güvenilirliğine yönelmiş ciddi bir ihlaldir.
Devlete ait mühürlerin taklit edilmesi, sahte olarak üretilmesi veya yetkisiz kişilerce kullanılması, yalnızca idari bir hata değil, ceza hukuku kapsamında yaptırıma bağlanan bir fiildir.

Türk Ceza Kanunu’nun 202. maddesi, bu eylemleri kamu güvenliğini doğrudan tehdit eden suçlar arasında saymış ve iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası öngörmüştür.
Yargıtay kararları da bu yaklaşımı istikrarlı biçimde sürdürmekte; mühür gerçek olsa bile yetkisiz kullanımın kamu güvenine zarar verdiği kabul edilmektedir.

Ceza hukuku ve ceza davaları bakımından mühürde sahtecilik, yalnızca devletin değil, her vatandaşın adalet sistemine duyduğu güvenin korunmasıyla ilgilidir.
Bu nedenle bu tür dosyalar, hem delil değerlendirmesi hem de suçun unsurlarının belirlenmesi bakımından yüksek hukuki uzmanlık gerektirir.

Bahariye Hukuk olarak, ceza hukuku avukatı kadromuzla, müvekkillerimizi mühürde sahtecilik suçu da dâhil olmak üzere kamu güvenine karşı işlenen tüm suçlarda etkin biçimde temsil etmekteyiz.
Kadıköy merkezli büromuz, ceza yargılamasında stratejik savunma, delil analizi ve hukuki süreç yönetimi konularında kapsamlı destek sunmaktadır.

Kadıköy ceza avukatı ekibimiz, hem soruşturma hem kovuşturma aşamalarında müvekkillerinin haklarının korunması, haksız isnatların bertaraf edilmesi ve adil yargılanma hakkının temini için kararlılıkla hareket etmektedir.
Mühürde sahtecilik suçu gibi kamu güvenini ilgilendiren davalarda doğru hukuki temsil, yalnızca bireylerin değil, hukukun bütünlüğünün de korunmasını sağlar.

📞 Hukuki durumunuzu değerlendirmek ve süreci haklarınızı koruyarak yönetmek için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Hizmetlerimize ve bilgilendirici içeriklerimize ulaşmak için YouTube kanalımızı da ziyaret edebilirsiniz.

📞 Hemen İletişime Geçin

📍 Ofisimiz: Caferağa Mahallesi General Asım Gündüz Caddesi No:102/3 Kadıköy/İSTANBUL
📞 Telefon: 0533 558 68 87
🌐 Web: https://bahariyehukuk.com/
🗺️ Yol tarifi için tıklayın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Retype the CAPTCHA code from the image
Change the CAPTCHA code