Kefaletle serbest kalma, ceza yargılaması sürecinde kişinin tutuklanmaksızın özgür bir şekilde yargılanmasını mümkün kılan önemli bir adli kontrol tedbiridir. Ceza adalet sistemi, hem toplumun güvenliğini sağlamak hem de bireylerin temel haklarını korumakla yükümlüdür. Bu doğrultuda, hakkında suç şüphesi bulunan kişilerin doğrudan tutuklanmaları yerine, belirli şartlar ve teminatlar karşılığında serbest bırakılmaları sağlanabilir. Türk hukukunda bu uygulama, “güvence bedeli” ödenmesiyle gerçekleştirilir ve sanığın yargılamaya katılımını güvence altına alırken, haksız özgürlük kısıtlamalarının da önüne geçmeyi amaçlar.
Kefaletle Serbest Kalma Nedir?
Kefaletle serbest kalma, ceza yargılamasında tutuklama yerine uygulanabilecek bir adli kontrol tedbiridir. Bu uygulamada, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilmeden önce ya da verildikten sonra, belirli bir para teminatı karşılığında serbest bırakılmasına karar verilebilir. Bu teminat, kişinin yargılamaya katılmasını güvence altına alan maddi bir yükümlülük niteliği taşır.
Hukuki Dayanak:
Güvence bedeli uygulaması, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 110. ve 111. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu hükümler, yargılamanın sağlıklı yürütülmesi amacıyla mahkemenin belirleyeceği miktarda paranın ilgili vezneye yatırılmasını ve karşılığında serbest kalınmasını mümkün kılar.
Güvence Bedeli Ne Anlama Gelir?
Güvence bedeli, mahkeme tarafından belirlenen ve şüpheli ya da sanığın adli sürece katılımını sağlamak üzere yatırılan bir tür maddi teminattır. Bu bedel, yalnızca kişinin kaçmasını önlemek amacıyla değil, aynı zamanda duruşmalara zamanında gelmesini, mahkemenin belirlediği yükümlülüklere uymasını sağlamak için uygulanır.
Yargılama sonunda kişi hakkında beraat kararı verilirse veya yükümlülüklere aykırı davranmamışsa, bu bedel geri iade edilir. Ancak sanık yükümlülüklere aykırı davranırsa veya kaçarsa, bedel devlet lehine irat kaydedilir.
Kefaletle Serbest Kalma Şartları Nelerdir?
Kefaletle serbest kalma kararı, doğrudan bir hak değil, mahkemenin takdirine bağlı olarak verilen bir adli kontrol tedbiridir. Her ne kadar şüpheli veya sanık bu yönde bir talepte bulunabilse de, bu kararın verilip verilmeyeceği hâkimin değerlendirmesine bağlıdır. Ancak karar sürecinde bazı objektif kriterler göz önünde bulundurulur. Bu kriterler, hem sanığın kaçmasını önlemek hem de adli sürecin güvenliğini sağlamak amacı taşır.
Mahkemenin Dikkate Aldığı Temel Hususlar:
🔸 1. Kaçma Riski
Sanığın yargılamadan kaçma ihtimali, en temel değerlendirme kriteridir. Özellikle:
Sabit bir ikamet adresi bulunmayanlar,
Yurtdışında yaşama planı olanlar,
Daha önce duruşmalara katılmama geçmişi olanlar için
kaçma riski yüksek görülür. Bu gibi durumlarda güvence bedeli, kişinin yargılamaya katılımını temin etmek amacıyla uygulanabilir.
🔸 2. Delilleri Karartma veya Tanıkları Etkileme İhtimali
Kişinin soruşturmayı veya kovuşturmayı etkileyecek biçimde delillere müdahale etme ya da tanıkları baskı altına alma riski varsa, mahkeme bu riski bertaraf etmek için adli kontrol uygulamalarına yönelir. Eğer tutuklama tedbiri ağır bulunuyorsa, daha hafif ama caydırıcı bir tedbir olarak kefaletle serbest kalma gündeme gelebilir.
🔸 3. Suçun Niteliği ve Cezasının Alt-Üst Sınırı
Suçun vasfı ve ceza tehdidi de kefalet kararı açısından belirleyicidir. Özellikle katalog suçlar (örneğin terör, organize suç, cinsel saldırı) gibi ağır suçlar söz konusuysa, kefalet uygulaması istisnai hâle gelir. Buna karşın,
Hırsızlık,
Dolandırıcılık,
Sahtecilik,
Basit yaralama gibi suçlarda,
kişinin sabıkası ve kaçma riski düşükse, kefaletle serbest kalma kararı daha kolay verilebilir.
🔸 4. Kişinin Sosyal, Ekonomik ve Ailevi Durumu
Sanığın sosyal çevresi, aile bağları ve ekonomik gücü, kefaletin uygulanabilirliği açısından dikkate alınır. Mahkeme şunlara bakar:
Kişi ailesiyle mi yaşıyor?
Bakmakla yükümlü olduğu kişiler var mı?
Düzenli bir işi, geliri veya malvarlığı mevcut mu?
Toplumla bağlarını koparmış mı, yoksa düzenli bir hayat sürdürüyor mu?
Bu gibi unsurlar, mahkemeye sanığın topluma bağlılığını ve adli sürece katılım niyetini gösterir. Özellikle ilk kez suça karışan, sabit adresi ve düzenli geliri olan kişiler için kefalet tedbiri daha uygun bulunabilir.
🔸 5. Daha Hafif Tedbirlerle Yetinilip Yetinilemeyeceği
Mahkeme, tutuklamaya gerek olup olmadığını değerlendirirken ölçülülük ilkesine göre hareket eder. Bu kapsamda:
Yurt dışına çıkış yasağı,
İkametgâhı terk etmeme,
Karakola imza verme gibi
daha hafif tedbirler yeterliyse kefalete bile gerek kalmayabilir.
Ancak kişi hakkında tutuklama nedenleri mevcutsa ve bu tedbirler yetersiz görülüyorsa, mahkeme güvence bedelini devreye sokarak hem özgürlüğü kısıtlamamış olur hem de yargılama güvenliğini sağlar.
Güvence Bedeli Nasıl Belirlenir?
Güvence bedeli, ceza yargılamasında tutuklamaya alternatif bir tedbir olarak uygulandığında, miktarının belirlenmesi tamamen mahkemenin takdirindedir. Ancak bu takdir, keyfî bir değerlendirme değil; çeşitli objektif kriterler ve kişisel koşullar doğrultusunda yapılır. Her dava özelinde farklılık gösterebilen güvence bedeli, kişinin maddi gücünü gözetirken aynı zamanda caydırıcı bir etki oluşturmayı da hedefler.
🔹 Ekonomik Durum En Temel Ölçüttür
Mahkeme, güvence bedelini belirlerken sanığın ya da şüphelinin mali durumunu esas alır. Çünkü sabit, herkese eşit uygulanacak bir kefalet miktarı, düşük gelirli biri için erişilemez, yüksek gelirli biri için ise etkisiz olabilir. Bu nedenle;
Maddi durumu zayıf olan bir kişiye orantılı ve düşük bir bedel belirlenirken,
Varlıklı ya da gelir düzeyi yüksek bir kişi için daha yüksek ve caydırıcı bir miktar kararlaştırılır.
Kişinin maddi durumu; maaş bordrosu, vergi kayıtları, tapu kayıtları, banka hesap dökümleri gibi belgelerle değerlendirilebilir.
🔹 Sabit Tutar Uygulaması Yoktur
Türk hukuk sisteminde, kefalet için belirlenmiş sabit bir alt veya üst sınır yoktur. Uygulamada bedel genellikle birkaç bin TL ile on binlerce TL arasında değişebilmekte; bazı ağır suç dosyalarında ise milyon TL’yi bulan kefaletler gündeme gelebilmektedir.
Ancak bu tutarın orantısız, ulaşılamaz ya da keyfî olmaması gerekir. Aksi takdirde kişi özgürlüğünden fiilen yoksun kalabilir ki bu da hukuka aykırılık doğurur.
🔹 Suçun Niteliği ve Cezanın Ağırlığı Göz Önünde Bulundurulur
Güvence bedeli belirlenirken suçun;
Kamuya etkisi,
Toplumsal ağırlığı,
Cezasının alt ve üst sınırı,
Tekrar eden bir eylem olup olmadığı gibi unsurlar dikkate alınır.
Basit yaralama veya ilk defa işlenen mala zarar verme gibi hafif suçlarda düşük miktarda güvence yeterli görülürken, nitelikli dolandırıcılık, zimmet, örgütlü suçlar veya yüksek miktarlı ekonomik suçlarda çok daha yüksek güvence bedelleri belirlenebilir.
🔹 Önceki Yargılamalar ve Davranışlar da Etkilidir
Sanığın adli sicil kaydı, daha önce hüküm giyip giymediği, başka dosyalarda adli kontrol uygulamalarına uyup uymadığı gibi faktörler de değerlendirmeye alınır. Örneğin:
Daha önce adli kontrol tedbirlerini ihlal etmiş bir kişi için daha yüksek bedel belirlenebilir.
Duruşmalara düzenli katılmış, yükümlülüklere sadık kalmış bir kişide ise daha düşük bir güvence bedeli yeterli görülebilir.
Bu değerlendirme, yargılama sürecine sadakatle uyulacağına dair bir tür “davranış geçmişi analizi” işlevi görür.
🔹 Kamu Güvenliği ve Toplumsal Duyarlılık da Rol Oynar
Bazı suçlar, toplum nezdinde yüksek hassasiyet yaratır. Özellikle kamu görevlilerinin yargılandığı dosyalar, organize suçlar, basına yansıyan olaylar gibi durumlarda mahkeme, kamu vicdanını sarsmamak adına caydırıcı bir güvence bedeli belirleyebilir.
Ancak bu noktada da dikkatli olunmalı, kamuoyu baskısı altında orantısız bedeller belirlenmemelidir. Aksi hâlde kişi özgürlüğünü fiilen kaybetmiş olur ki bu durum Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile bağdaşmaz.
🔹 Uygulamada Belirleme Süreci Nasıl İşler?
Mahkeme, genellikle şu adımları izler:
Müdafiden gelir durumu hakkında beyan alınır.
Gerekirse yazılı belgeler (maaş bordrosu, SGK kaydı, tapular vs.) istenir.
Savcılığın görüşü alınır.
Suçun vasfı ve dosya kapsamı dikkate alınır.
Mahkeme uygun gördüğü bedeli belirler ve adli emanete yatırılmasını ister.
Yatırılan bu bedel, tedbir süresince emanet kasasında tutulur. Kişi yargılamaya uygun davranırsa, sürecin sonunda bu bedel iade edilir.
🔹 Güvence Bedelinin Taksitlendirilmesi Mümkün mü?
Uygulamada nadiren de olsa, mahkeme kararıyla güvence bedelinin taksitlendirilmesine izin verildiği görülmektedir. Özellikle tutarın yüksek, kişinin gelirinin sınırlı olduğu durumlarda, bu tür esnek uygulamalar devreye girebilir. Ancak bu durum mahkemenin açık iznine bağlıdır; kişi kendiliğinden taksitlendirme yapamaz.
⚖️ Değerlendirme
Güvence bedelinin belirlenmesi, yargılama sürecinin en kritik adımlarından biridir. Bu adım, yalnızca bir miktar paranın yatırılması meselesi değil, aynı zamanda kişisel özgürlük ile kamu güvenliği arasında kurulan dengenin somut bir yansımasıdır.
Bu nedenle güvence bedelinin neye göre belirlendiği, hangi kriterlerin etkili olduğu ve hangi yollarla itiraz edilebileceği gibi konuların uzman bir ceza hukuku avukatı rehberliğinde değerlendirilmesi gerekir.
Kefaletle Serbest Kalma Süreci Nasıl İşler?
Kefaletle serbest kalma, ceza yargılamasında özgürlükten yoksun bırakma tedbirine alternatif olarak başvurulan önemli bir yöntemdir. Bu sürecin doğru işlemesi, hem kişinin özgürlüğünün korunması hem de yargılamanın selameti açısından büyük önem taşır. Aşağıda bu sürecin aşamaları, uygulamadaki karşılıklarıyla birlikte açıklanmıştır.
🔹 1. Talep Aşaması: Başvuru Yapılması
Kefaletle serbest bırakılma süreci genellikle kişinin tutuklanması istemiyle mahkemeye sevk edilmesi sırasında gündeme gelir. Ancak bu talep, hem soruşturma aşamasında savcılık nezdinde hem de kovuşturma aşamasında doğrudan mahkemeye yapılabilir.
Talep şu kişiler tarafından iletilebilir:
Şüphelinin/sanığın kendisi,
Müdafii (avukatı),
Gerekli hâllerde birinci derece yakını.
Talep yazılı olarak yapılabileceği gibi, duruşma esnasında sözlü olarak da beyan edilebilir. Mahkemeden talepte bulunulurken, kişinin kaçma şüphesi taşımadığı, sabit ikametinin bulunduğu, duruşmalara düzenli katılacağı, başka bir adli kontrol tedbiriyle yükümlülüklere uyacağı gibi hususlar mutlaka vurgulanmalıdır.
🔹 2. Mahkeme İncelemesi: Uygunluk ve Takdir Aşaması
Kefalet talebi ulaştıktan sonra hâkim ya da mahkeme, dosyayı kapsamlı şekilde değerlendirir. Bu aşamada:
Tutuklama nedenleri (CMK 100. madde) bulunup bulunmadığı,
Şüphelinin daha önceki davranışları,
Suçun niteliği ve ceza tehdidi,
Kaçma veya delil karartma riski,
Şüphelinin ekonomik ve sosyal durumu
dikkate alınır.
Mahkeme, bu değerlendirmeler sonucunda güvence bedelinin yeterli bir önlem olacağı kanaatine varırsa, tutuklama yerine bu tedbiri uygular. Uygun bulunmazsa talep reddedilebilir.
Önemli Not: Mahkeme, gerek görürse resen de kefalet uygulayabilir. Yani talep olmasa bile, kişi tutuklanmak yerine güvence bedeliyle serbest bırakılabilir.
🔹 3. Bedelin Belirlenmesi ve Yatırılması: Mali Yükümlülüğün Yerine Getirilmesi
Mahkeme, kefalet kararı verdikten sonra belirli bir güvence bedeli miktarı tayin eder. Bu tutar, kişinin ekonomik durumu, suçun niteliği ve yargılamanın güvenliği göz önünde bulundurularak belirlenir.
Bu aşamada:
Bedel, genellikle adli emanet veznesine yatırılır.
Belirli koşullarda bedelin taksitlendirilmesi de istenebilir.
Yatırılan tutar, duruşmalara düzenli katılma, kaçmama, delil karartmama gibi yükümlülüklere bağlı olarak işlem görür.
Yatırma işlemi yapıldıktan sonra belge mahkemeye sunulur. Mahkeme bu belgeyi dosyaya kaydederek tahliye işlemlerini başlatır.
🔹 4. Serbest Bırakılma: Tahliye Kararı ve Adli Kontrol Süreci
Güvence bedelinin yatırılmasının ardından, mahkeme tarafından sanığın/yargılamanın selameti için uygun görülen ek adli kontrol tedbirleri de belirlenebilir. Bu tedbirler şunları içerebilir:
Yurt dışına çıkış yasağı,
Belirli günlerde imza atma yükümlülüğü (örneğin karakolda imza),
İkamet adresini değiştirmeme yükümlülüğü,
Belirli kişi veya yerlerden uzak durma.
Adli kontrol tedbirlerinin kapsamı, mahkemenin değerlendirmesine göre şekillenir. Tüm bu şartların tebliğinden sonra kişi cezaevinden veya gözaltı merkezinden serbest bırakılır.
🔸 Süreçte Dikkat Edilmesi Gerekenler
Güvence bedeli yatırılmadan kişi serbest bırakılamaz. Karar verilmiş olsa bile, ödeme yapılana kadar özgürlük sağlanmaz.
Yatırılan güvence bedeli, yargılama boyunca geçici olarak kamu güvencesinde tutulur.
Sanık tüm yükümlülüklere uyarsa, dava sonunda güvence bedeli iade edilir.
Ancak adli kontrol yükümlülüklerinin ihlali durumunda bedelin tamamı veya bir kısmı Hazine’ye gelir kaydedilir.
Hangi Suçlar İçin Uygulanabilir?
Kefaletle serbest kalma tedbiri, genel olarak tutuklama gerektiren ancak daha hafif tedbirlerle yetinilebilecek tüm suçlar için mümkündür. Ancak bazı katalog suçlarda (örneğin; örgütlü suçlar, terör suçları, çocuk istismarı gibi ağır suçlar) kefalet uygulanması istisnai bir durumdur. Yine de her olay özelinde mahkemenin değerlendirmesi esastır.
Güvence Bedeli İade Edilir mi?
Güvence bedeli, kefaletle serbest bırakılan kişinin adli sürece uyumunu sağlamak amacıyla geçici olarak tahsil edilen maddi bir teminattır. Bu nedenle nihai olarak bir ceza ya da mülkiyet hakkının elinden alınması anlamına gelmez. Yani asıl amaç, kişinin yükümlülüklerine uyup uymadığını denetlemek ve yargılamanın selametini sağlamaktır.
Bu doğrultuda, belirli koşullar sağlandığında güvence bedeli aynen iade edilir. Ancak bazı durumlarda da bu bedelin kısmen ya da tamamen Hazine’ye gelir kaydedilmesi, yani iade edilmemesi mümkündür.
🔹 Hangi Durumlarda İade Edilir?
Kefaletle serbest bırakılan kişi, aşağıdaki şartlara riayet etmişse, yatırmış olduğu güvence bedelini geri alma hakkına sahiptir:
✔️ Yargılama Sonunda Beraat Kararı Verilmişse:
Sanık hakkında suç işlediğine dair yeterli delil bulunmaz ve beraat kararı verilirse, güvence bedelinin iadesi esastır. Bu durumda sanık hiçbir yükümlülüğü ihlal etmemişse, bedel aynen geri verilir.
✔️ Mahkûmiyet Kararı Verilmiş Olsa Bile Adli Tedbirlere Uyulmuşsa:
Yargılama sonucunda sanık suçlu bulunmuş ve ceza almış olabilir. Ancak güvence bedelinin amacı cezanın kendisiyle değil, sürece uyumla ilgilidir. Sanık tüm yükümlülüklere uygun davranmışsa — örneğin duruşmalara katılmış, kaçmamış, delilleri karartmamışsa — bedelin iadesi yine mümkündür.
✔️ Adli Kontrol Süresi Sona Ermişse:
Yargılama devam ediyor olsa bile mahkeme, belli bir sürenin sonunda adli kontrol tedbirini kaldırabilir. Bu durumda, kişi o ana kadar tedbirlere uymuşsa güvence bedeli talep üzerine iade edilir.
🔹 İade Süreci Nasıl İşler?
Mahkeme Kararıyla Başlar:
İade işlemi otomatik gerçekleşmez. Mahkeme, yargılamanın sonunda bedelin iadesine karar verir.
Adli Emanet Veznesi Üzerinden Yapılır:
Bedel, yatırıldığı yer olan adli emanet veznesi üzerinden, hak sahibi olan kişiye veya avukatına iade edilir.
İade Talebi Gerekebilir:
Bazı mahkemeler bedelin iadesi için ayrıca yazılı bir talep dilekçesi ister. Bu nedenle süreci dikkatle takip etmek önemlidir.
Süreç Takibi:
İade kararı verilmiş olsa bile teknik işlemler nedeniyle birkaç gün sürebilir. Bu aşamada UYAP sistemi üzerinden süreç izlenebilir.
🔸 İade Edilmezse Ne Olur? (İrat Kaydı Durumu)
Şayet kişi adli kontrol yükümlülüklerini ihlal etmişse, mahkeme güvence bedelinin iadesi yerine devlet hazinesine gelir kaydedilmesine (irat kaydı) karar verebilir.
Bu karar genellikle şu durumlarda alınır:
🔻 Sanığın duruşmalara katılmaması, kaçması, adresini gizlemesi,
🔻 Yurt dışına izinsiz çıkması veya çıkmaya teşebbüs etmesi,
🔻 Delil karartma, tanık etkileme veya adli makamları yanıltma girişiminde bulunması,
🔻 Elektronik kelepçe gibi izleme araçlarına müdahale etmesi,
🔻 Kimlik bilgilerini gizleyerek yükümlülükten kurtulmaya çalışması.
Bu tür davranışlar, güvence bedelinin amacına aykırı olduğu için, yatırılan tutar artık teminat değil hukuka aykırı davranışın sonucu olarak kamuya mâl olmuş bir kaynağa dönüşür.
🔎 Yargıtay Kararları: Kefaletle Serbest Kalma ve Güvence Bedeli
📌 Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 2021/4278 E., 2021/5386 K., T. 18.11.2021
“Sanığın sabit ikamet adresinin bulunması, düzenli gelir elde ediyor olması ve daha önce kaçma teşebbüsünde bulunmamış olması dikkate alındığında, tutuklama kararı yerine adli kontrol hükümleri kapsamında kefalet uygulanması yerinde olurken, ölçüsüz tutuklama kararı verilmesi hukuka aykırıdır.”
Açıklama:
Tutuklamanın son çare olması gerektiği, öncelikle kefalet gibi daha hafif tedbirlerin değerlendirilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
📌 Yargıtay 1. Ceza Dairesi, 2019/8457 E., 2020/1341 K., T. 23.01.2020
“Adli kontrol kararı kapsamında belirlenen güvence bedelinin, sanığın yükümlülüklere aykırı davranmaması ve duruşmalara katılması halinde iadesi gerekirken, irat kaydı yönündeki karar eksik incelemeye dayalıdır.”
Açıklama:
Mahkemelerin, bedelin irat kaydedilmesi kararını verirken ayrıntılı gerekçeye dayanmaları gerektiği, aksi takdirde bu kararların bozulacağı ifade edilmiştir.
📌 Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 2020/4192 E., 2020/9673 K., T. 15.12.2020
“Güvence bedelinin amacı, kişinin yargılamaya katılmasını sağlamaktır. Bedel yatırıldığı hâlde yükümlülükler eksiksiz yerine getirilmişse, yargılamanın sonucu ne olursa olsun, bu bedelin iadesine karar verilmelidir.”
Açıklama:
Mahkûmiyet kararı verilse dahi, güvence bedelinin iadesi mümkün olduğu, bunun suçluluğun değil sürece sadakatin ölçüsü olduğu vurgulanmıştır.
📌 Yargıtay 6. Ceza Dairesi, 2018/3027 E., 2019/6142 K., T. 05.06.2019
“Sanığın belirlenen günlerde imza yükümlülüğünü birkaç kez ihlal etmesi, güvence bedelinin irat kaydına gerekçe yapılmış; ancak mahkeme bu ihlalin kasıtlı ve sürekli olup olmadığını değerlendirmemiştir. Gerekçesiz irat kararı, savunma hakkının ihlaline neden olmuştur.”
Açıklama:
Yükümlülüklerin ihlali hâlinde dahi mahkemenin, bedelin gelir kaydedilmesine gerekçe oluşturacak nitelikte kasıt, süreklilik ve sonuç doğurur nitelik araması gerektiği belirtilmiştir.
📌 Yargıtay 2. Ceza Dairesi, 2017/6543 E., 2018/8291 K., T. 14.11.2018
“CMK m. 111 gereği verilen güvence kararı uyarınca yatırılan bedel, adli sürecin tamamlanması ve yükümlülüklere aykırılık bulunmaması hâlinde iade edilmelidir. Bedelin irat kaydına karar verilebilmesi için sanığın ağır ve kasıtlı ihlalde bulunduğunun somut biçimde ortaya konulması zorunludur.”
Açıklama:
Güvence bedelinin irat kaydına dönüştürülmesi, ancak açık bir yükümlülük ihlali ve gerekçeli mahkeme kararıyla mümkün olabilir. Otomatik olarak irat kaydedilmesi hukuka aykırıdır.
Daha fazla örnek yargıtay kararlarına, yargıtay karar arama sayfasından ulaşabilirsiniz.
🔍 Sıkça Sorulan Sorular: Kefaletle Serbest Kalma ve Güvence Bedeli
-
Kefaletle serbest kalma nedir?
Kefaletle serbest kalma, tutuklanması talep edilen bir kişinin mahkemece belirlenen miktarda güvence bedelini yatırarak, tutuklanmaksızın serbest bırakılmasıdır. Bu, bir ceza değil, adli kontrol tedbiridir.
-
Güvence bedeli neye göre belirlenir?
Mahkeme, kişinin ekonomik durumunu, suçun niteliğini, kaçma riskini ve delilleri karartma ihtimalini göz önünde bulundurarak güvence bedelinin miktarını takdir eder. Sabit bir tutar yoktur.
-
Güvence bedeli nasıl ve nereye yatırılır?
Güvence bedeli, mahkemenin belirlediği miktarda, adliyedeki adli emanet veznesine yatırılır. Makbuz alınır ve dosyaya sunulur. Gerekirse taksitlendirme de mümkündür.
-
Güvence bedeli iade edilir mi?
Evet. Kişi duruşmalara düzenli katılır, yükümlülükleri ihlal etmez ve kaçmazsa, güvence bedeli iade edilir. Ancak yükümlülük ihlali varsa, bedel Hazine’ye gelir kaydedilebilir.
-
Kefalet talebi her suç için geçerli midir?
Hayır. Özellikle terör, adam öldürme, cinsel suçlar gibi ağır suçlarda kefalet uygulanması oldukça sınırlıdır. Ancak hırsızlık, dolandırıcılık gibi daha hafif suçlarda uygulanabilir.
-
Güvence bedeli yatırıldıktan sonra başka tedbir uygulanır mı?
Evet. Genellikle ek olarak yurt dışına çıkış yasağı, imza yükümlülüğü veya ikametgâhı terk etmeme gibi başka adli kontrol tedbirleri de belirlenebilir.
-
Güvence bedelini bir başkası yatırabilir mi?
Evet. Kişinin yakını, avukatı veya herhangi bir üçüncü şahıs güvence bedelini yatırabilir. Ancak mahkemeye makbuz sunulmalıdır.
-
Güvence bedelinin taksitlendirilmesi mümkün mü?
Bazı durumlarda mahkeme, sanığın mali durumu nedeniyle bedelin taksitli ödenmesine izin verebilir. Bu tamamen hâkimin takdirindedir.
-
Kefaletle serbest kalan kişi duruşmalara gitmezse ne olur?
Kişi yükümlülüklere aykırı davranırsa, tutuklanabilir ve yatırılan güvence bedeli Hazine’ye irat kaydedilir. Ayrıca ek yaptırımlar uygulanabilir.
-
Kefaletle serbest kalma kararı itiraz edilebilir mi?
Evet. Hem sanık hem de savcı, mahkemenin kefalet kararı veya bedel miktarına karşı yedi gün içinde itiraz edebilir.
Sonuç: Bahariye Hukuk Olarak Değerlendirmemiz
Kefaletle serbest kalma uygulaması, ceza adalet sisteminde hem bireyin özgürlüğünü hem de yargılamanın etkinliğini koruyan önemli bir denge unsurudur. Haksız tutuklamaların önüne geçmek, kişi özgürlüğüne saygıyı sağlamak ve aynı zamanda adli sürecin güvence altına alınmasını mümkün kılmak açısından güvence bedeli kurumu oldukça işlevseldir. Ancak bu sürecin usule uygun şekilde yürütülmesi, hukuki detaylara hâkim olunması ve özellikle adli kontrol tedbirlerinin kapsamının iyi anlaşılması büyük önem taşır.
Bahariye Hukuk olarak, kefalet başvurusunun doğru zamanda yapılmasından güvence bedelinin miktarının hukuka uygun belirlenmesine, ödeme sürecinden itiraz ve iade taleplerine kadar tüm süreci detaylı biçimde yönetiyoruz. Özellikle ceza hukuku ve davaları alanında uzmanlaşmış kadromuz, her bir dosyada ayrı değerlendirme yaparak, müvekkillerin temel haklarını güvence altına almayı amaçlamaktadır. Ceza hukuku avukatı deneyimi gerektiren bu tür süreçlerde, usule dair en küçük eksiklik bile özgürlükle doğrudan ilişkilidir.
İstanbul Anadolu yakasında yer alan Kadıköy ceza avukatı ekibimizle, sadece sanıkların değil, aile bireylerinin de süreci doğru anlamasını sağlayacak şekilde bilgilendirici, şeffaf ve stratejik bir yaklaşım sunuyoruz. Güvence bedeli gibi hassas konularda hem bireysel hem toplumsal hakların korunmasına katkı sağlamak adına çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
📞 Hukuki durumunuzu değerlendirmek ve süreci haklarınızı koruyarak yönetmek için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Hizmetlerimize ve bilgilendirici içeriklerimize ulaşmak için YouTube kanalımızı da ziyaret edebilirsiniz.
📍 Ofisimiz: Caferağa Mahallesi General Asım Gündüz Caddesi No:102/3 Kadıköy/İSTANBUL
📞 Telefon: 0533 558 68 87
🌐 Web: https://bahariyehukuk.com/
🗺️ Yol tarifi için tıklayın.