Toplumların huzuru ve kamu düzeninin devamlılığı, yalnızca ekonomik veya siyasal dengelerle değil, aynı zamanda bireyler arasındaki sosyal ilişkilerin sağlıklı bir zeminde yürütülmesiyle mümkündür. İnsanların farklı inançlara, etnik kökenlere, siyasi görüşlere veya yaşam tarzlarına sahip olması, demokratik toplumların doğal bir sonucudur. Ancak bu farklılıkların düşmanlığa dönüşmesi ve bireyleri birbirine karşı kışkırtacak şekilde kullanılması, toplumsal barışı tehdit eden en önemli unsurlardan biridir. İşte bu nedenle Türk Ceza Kanunu, halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu adı altında özel bir düzenleme yapmıştır.

Türk Ceza Kanunu’nun 216. maddesinde yer alan bu düzenleme, bireylerin yalnızca kendi fikirlerini özgürce ifade etme hakkını değil, aynı zamanda başkalarının inançlarına, etnik kimliğine, yaşam biçimine ve sosyal aidiyetine saygıyı da güvence altına alır. Amaç, bir bireyin özgürlük alanını genişletirken, diğer bireylerin haklarını ve toplumun genel güvenliğini korumaktır. Bu yönüyle, halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu, ifade özgürlüğü ile kamu düzeni arasındaki hassas dengeyi temsil eder.

Günümüzde sosyal medya, dijital yayın organları ve kitlesel iletişim araçları, düşüncelerin anlık ve geniş kitlelere ulaşmasını kolaylaştırmıştır. Ancak bu durum, aynı zamanda nefret söylemlerinin, ötekileştirici ifadelerin ve ayrımcı tutumların daha hızlı yayılmasına da zemin hazırlamaktadır. Bu nedenle TCK 216 kapsamında açılan davalar, günümüz hukuk pratiğinde giderek daha fazla önem kazanmakta, yargı organları bireysel özgürlük ile toplumsal barış arasındaki dengeyi sağlamak için yoğun çaba harcamaktadır.

Bu yazıda, halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçunun tanımı, unsurları, cezaları, Yargıtay kararları ve güncel uygulamaları ayrıntılı olarak incelenecek; aynı zamanda bu suçun toplum hayatındaki etkileri ve ifade özgürlüğüyle ilişkisi ele alınacaktır.

  1. Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik Suçu Nedir?

Halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 216. maddesinde düzenlenmiş olup, toplumda farklılıklar üzerinden düşmanlık yaratmaya yönelik fiilleri cezalandırmayı amaçlar. Bu suç, yalnızca bireyler arası bir hak ihlali olarak değil, aynı zamanda kamu düzenini tehdit eden bir fiil olarak değerlendirilir. Çünkü toplumsal huzurun bozulması, yalnızca taraflar arasında değil, toplumun tamamında güven kaybına yol açabilir.

Kanun koyucu, özellikle dini, mezhebi, etnik kimliği veya sosyal sınıf farklılıklarını kullanarak toplumun bir kısmını diğer kısmına karşı kışkırtmayı suç saymıştır. Örneğin, belli bir etnik kökeni hedef gösteren konuşmalar, belirli bir inanç grubunu aşağılayan ifadeler veya bir toplumsal kesimi ötekileştiren açıklamalar bu suçun kapsamına girebilir. Burada önemli olan, ifade özgürlüğü ile nefret söylemi arasındaki çizginin doğru çizilmesidir.

Dolayısıyla halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu, ifade özgürlüğünü sınırlandırmak için değil, toplumun güvenliğini ve barış içinde yaşama hakkını korumak için düzenlenmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) de benzer şekilde, nefret söylemlerinin demokratik toplumlarda korunamayacağını, özgürlüklerin kötüye kullanılmasına izin verilmeyeceğini vurgulamaktadır.

  1. Suçun Unsurları

Bir fiilin halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu oluşturabilmesi için belirli unsurların bir arada bulunması gerekir. Bu unsurların gerçekleşmediği durumlarda ise yalnızca aykırı bir ifade veya toplumsal tartışma gündeme gelir; ceza hukuku devreye girmez.

2.1. Maddi Unsurlar

Eylem: Failin, toplumun bir kesimini diğerine karşı kin ve düşmanlığa sevk edecek söz, yazı, işaret veya davranışlarda bulunması gerekir.

Araçlar: Bu eylem sözlü olarak yapılabileceği gibi yazılı basın, televizyon, internet, sosyal medya veya görsel materyallerle de işlenebilir.

Tehlike Unsuru: Fiilin toplumda açık ve yakın bir tehlike yaratması gerekir. Yani söylenen söz veya yapılan eylem, somut olarak toplumsal barışı bozma potansiyeline sahip olmalıdır.

2.2. Manevi Unsurlar

Suç, kasten işlenebilir. Fail, kullandığı sözlerin veya yaptığı eylemin toplumda düşmanlık yaratabileceğini bilerek hareket etmelidir. Taksirle işlenmesi mümkün değildir.

2.3. Hukuka Aykırılık

İfade özgürlüğü, demokratik bir toplumun temel taşlarından biridir. Ancak bu özgürlük sınırsız değildir. Eğer ifade edilen sözler başkalarının onurunu zedeleme, nefret söylemi üretme veya kamu düzenini bozma amacı taşıyorsa, bu noktada hukuka aykırılık unsuru devreye girer ve fiil suç sayılır.

  1. Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik Suçunun Cezası

Türk Ceza Kanunu’nun 216. maddesi, halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçuna ilişkin cezai yaptırımları ayrıntılı biçimde düzenlemiştir.

Temel Cezalar:
Bu suçu işleyen kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ceza miktarı, fiilin toplumda yarattığı etkiye ve tehlikenin boyutuna göre artırılabilir.

Ağırlaştırıcı Haller:
Eğer suç, basın ve yayın yoluyla veya sosyal medya üzerinden işlenmişse, fiilin etkisi çok daha geniş bir kitleye ulaşacağı için cezalar daha ağır şekilde uygulanır.

Kamu Barışını Bozma Unsuru:
Yargılamalarda en kritik husus, fiilin “açık ve yakın tehlike” yaratıp yaratmadığıdır. Örneğin küçük bir gruba yönelik eleştiriler cezai sorumluluk doğurmayabilirken, geniş bir kitleyi hedef alan ve toplumsal barışı bozma potansiyeli taşıyan ifadeler suçun oluşmasına yol açar.

Hakimin Takdir Yetkisi:
Mahkemeler, sanığın sosyal ilişkilerini, ifadelerin bağlamını ve toplumsal etkilerini değerlendirerek ceza miktarını belirler. Failin pişmanlığı, özür dilemesi veya zararı telafi etmeye çalışması da ceza indirimi sebebi olabilir.

Bu cezalar, toplumun farklı kesimlerinin bir arada barış içinde yaşamasını sağlamak için caydırıcı nitelik taşımaktadır.

  1. Halkı Aşağılama ve Kamu Düzeni Açısından Önemi

Halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu ile birlikte, TCK 216’da halkı aşağılama fiili de ayrıca düzenlenmiştir. Burada kast edilen, toplumun bir kesiminin onurunu kıracak, küçümseyecek veya onları diğerlerinden aşağı gösterecek söz ya da davranışlardır.

Örneğin; “X grubundan olanlar geri kalmıştır, ikinci sınıf vatandaş gibidir” şeklinde yapılan açıklamalar, yalnızca eleştiri değil, aynı zamanda aşağılamadır. Bu tür ifadeler, kişilerin toplumsal hayata eşit katılımını engellemekte, onları ötekileştirmekte ve kamu düzenini zedelemektedir.

Kamu düzeninin korunması, yalnızca sokak olaylarının engellenmesi anlamına gelmez. Aynı zamanda toplumda güven ortamının sürdürülmesi, bireylerin birbirlerine saygıyla yaklaşabilmesi de kamu düzeninin bir parçasıdır. Halkı aşağılamaya yönelik söylemler, özellikle sosyal medyada çok hızlı yayılabildiği için, kısa sürede geniş kitleler arasında kutuplaşmaya yol açabilmektedir.

Bu nedenle halkı aşağılama suçu, TCK’da bağımsız bir fiil olarak düzenlenmiş; failin yalnızca bireysel sorumluluğu değil, toplumun huzuru açısından da yaptırıma tabi tutulması öngörülmüştür.

  1. İfade Özgürlüğü ile Sınırların Çizilmesi

İfade özgürlüğü, demokratik bir toplumda vazgeçilmez bir haktır. Ancak hiçbir özgürlük sınırsız değildir. İfade özgürlüğü, başkalarının haklarına saygı ve kamu düzeninin korunması amacıyla sınırlanabilir. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu bu sınırın çizildiği noktalardan biridir.

Burada en önemli tartışma, hangi sözlerin eleştiri, hangilerinin nefret söylemi olduğudur. Eleştiri, sert dahi olsa demokratik toplumlarda korunur. Ancak belirli bir grubu hedef alarak düşmanlık yaratmak, onları aşağılama veya şiddete yönlendirme amacı taşıyan ifadeler artık ifade özgürlüğü kapsamında görülmez.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) de birçok kararında, ifade özgürlüğü ile nefret söylemi arasındaki farkı ortaya koymuştur. Örneğin siyasi eleştiriler veya tartışmalar ifade özgürlüğünün koruması altındayken, bir etnik grubun aşağılanması veya toplumsal barışı bozacak şekilde hedef alınması koruma kapsamı dışındadır.

Dolayısıyla halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu, ifade özgürlüğünü yok eden değil, tam tersine, ifade özgürlüğünün sınırlarını belirleyerek toplumun barış içinde yaşamasını sağlayan bir güvence mekanizmasıdır.

  1. Günlük Hayatta Suçun Görülme Biçimleri

Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçunun en sık karşılaşılan alanlarından biri sosyal medyadır. Twitter, Facebook, Instagram gibi mecralarda yapılan açıklamalar, paylaşımlar ya da yorumlar, çok kısa sürede geniş kitlelere ulaşmakta ve kamu düzenini tehdit edebilmektedir.

Bunun yanı sıra:

Siyasi mitinglerde yapılan konuşmalar,

Basın açıklamaları,

Televizyon ve radyo programlarındaki söylemler,

Görsel içerikler (karikatür, afiş, video vb.)

bu suçun işlendiği mecralar arasında sayılabilir.

Özellikle sosyal medya, suçun işlenme riskini artırmaktadır. Çünkü bireyler çoğu zaman düşünmeden veya hukuki sonuçlarını bilmeden paylaşım yapabilmekte, bu paylaşımlar “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” kapsamında soruşturmaya konu olabilmektedir.

Uygulamada, paylaşılan bir mesajın gerçekten toplumsal barışı bozma riski taşıyıp taşımadığı titizlikle incelenir. Yalnızca sert eleştiriler veya farklı fikirlerin dile getirilmesi ceza kapsamına girmez. Ancak ötekileştirici, düşmanlaştırıcı, şiddete çağrı niteliğindeki açıklamalar doğrudan suç teşkil eder.

  1. Yargıtay Kararları Işığında Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik Suçu

Halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu (TCK m. 216), soyut bir kavram olarak kalmaması için Yargıtay içtihatları ile şekillendirilmiştir. Mahkemeler, somut olayları değerlendirirken Yargıtay’ın belirlediği ölçütlerden yararlanır. Bu ölçütler hem ifade özgürlüğünün korunması hem de toplumsal barışın sağlanması açısından denge unsuru niteliğindedir.

7.1. Açık ve Yakın Tehlike Kriteri

Yargıtay’ın en çok üzerinde durduğu unsur, “açık ve yakın tehlike” ölçütüdür. Bu suçun oluşabilmesi için kullanılan ifadelerin toplumda somut bir tehlike yaratma ihtimalinin bulunması gerekir. Örneğin, bir grubun “ülkeye zarar verdiği, yok edilmesi gerektiği” yönünde açıklamalar açık tehlike yaratır. Buna karşılık, yalnızca sert eleştiriler bu kapsamda değerlendirilmez.

7.2. İfade Özgürlüğü ile Sınır

Yargıtay, birçok kararında, düşünce açıklamalarının ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu vurgulamıştır. Ancak ifade özgürlüğü, başkalarının hak ve özgürlüklerini ortadan kaldıracak şekilde kullanılamaz. Bir toplumsal gruba yönelik aşağılama, hakaret veya düşmanlığa çağrı niteliğinde sözler bu kapsamda değildir.

7.3. Basın ve Yayın Yoluyla İşlenen Fiiller

Yargıtay, basın, televizyon, internet ve Twitter (X) gibi sosyal medya platformları üzerinden işlenen fiilleri daha ağır değerlendirmektedir. Çünkü bu mecralarda yapılan açıklamalar, çok geniş bir kitleye ulaşmakta ve toplum üzerinde daha hızlı bir etki yaratmaktadır. Bu nedenle, sıradan bir sohbet ortamında söylenen sözler suç sayılmayabilirken, aynı sözün sosyal medyada paylaşılması ceza sorumluluğuna yol açabilir.

7.4. Halkı Aşağılama İçtihatları

Yargıtay, halkı aşağılama suçunu değerlendirirken de önemli içtihatlar geliştirmiştir. Örneğin, bir etnik grubun “geri kalmış” ya da “ikinci sınıf” olarak nitelendirilmesi suç kabul edilmiştir. Çünkü bu tür ifadeler yalnızca bireysel hakları ihlal etmekle kalmaz, aynı zamanda toplumun barış içinde bir arada yaşama hakkını da zedeler.

  1. Güncel Uygulamalar ve Uygulamanın Toplumsal Etkileri

Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu, günümüzde özellikle dijital çağın iletişim olanakları sayesinde daha fazla gündeme gelmektedir. İnternet ve sosyal medya, fikirlerin daha hızlı yayılmasına olanak tanırken, nefret söylemlerinin de kolayca kitlelere ulaşmasına zemin hazırlamaktadır.

8.1. Sosyal Medyada Suçun İşlenmesi

Özellikle Twitter (X), Facebook, Instagram ve TikTok gibi platformlar, halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçunun en çok işlendiği alanlar arasındadır. Kişiler, anlık paylaşımlar ile geniş kitlelere hitap edebilmekte, bu da toplumsal barışı tehdit edebilmektedir. Mahkemeler, sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlarda şu kriterleri dikkate alır:

İfadenin bağlamı,

Paylaşımın ulaştığı kitle,

Toplumda yaratabileceği tehlikenin derecesi.

Bu kriterler ışığında, sıradan bir eleştiri paylaşımı ceza kapsamına girmezken, düşmanlığa çağrı niteliğindeki sözler suç kabul edilir.

8.2. Siyasi ve Toplumsal Konjonktürün Etkisi

Güncel uygulamalarda, özellikle seçim dönemlerinde veya toplumsal gerginliklerin arttığı zamanlarda bu suç kapsamında açılan davaların sayısında artış gözlemlenir. Çünkü bu dönemlerde toplumsal hassasiyetler daha yüksek olup, yapılan açıklamalar çok daha hızlı tepki doğurabilmektedir.

8.3. Savcılık ve Mahkemelerin Yaklaşımı

Savcılıklar, genellikle vatandaşlardan gelen şikâyetler veya ihbarlar üzerine resen soruşturma başlatır. Soruşturma aşamasında, delil olarak çoğunlukla ekran görüntüleri, video kayıtları, konuşma metinleri veya dijital içerikler toplanır. Mahkemeler ise failin kastını, sözlerin bağlamını ve toplumda yaratabileceği etkiyi göz önünde bulundurarak karar verir.

8.4. Caydırıcılık ve Toplumsal Barış

Güncel uygulamaların önemli bir amacı da caydırıcılık sağlamaktır. Yani cezaların yalnızca fail için değil, toplumun geneli için de bir uyarı niteliğinde olmasıdır. Bu şekilde, bireylerin düşüncelerini açıklarken sorumluluk bilinciyle hareket etmeleri, toplumda barış ve hoşgörünün korunmasına katkı sunar.

  1. Sıkça Sorulan Sorular (SSS)

9.1. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu hangi mahkemede görülür?

Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu, Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen ve alt sınırı 2 yıldan az olan suçlar arasında yer aldığı için asliye ceza mahkemelerinin görev alanına girer. Suçun işlendiği yer mahkemesi yetkilidir. Yani fiil nerede işlendi ise, dava oradaki asliye ceza mahkemesinde açılır. Örneğin bir miting konuşmasında bu suç işlendiği iddia ediliyorsa, mitingin yapıldığı yer mahkemesi yetkilidir.

9.2. Bu suç şikâyete bağlı mıdır?

Hayır. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu, şikâyete bağlı olmayan suçlardan biridir. Kamu düzenini ilgilendirdiği için savcılık tarafından re’sen soruşturulur. Yani mağdur veya herhangi bir vatandaş şikâyette bulunmasa dahi savcılık, suçun işlendiğini öğrendiği anda harekete geçmek ve soruşturma başlatmak zorundadır. Ancak vatandaşların ihbarı, delil sunması veya şikâyet dilekçesi vermesi süreci hızlandırabilir.

9.3. Sosyal medyada yapılan bir paylaşım bu suçu oluşturur mu?

Evet. Özellikle Twitter (X), Facebook, Instagram ve TikTok gibi platformlarda yapılan paylaşımlar bu suça konu olabilir. Ancak her paylaşım otomatik olarak suç sayılmaz. Mahkemeler, söz konusu paylaşımın içeriğine, bağlamına, ulaştığı kitleye ve toplumda yaratabileceği etkiye bakar. Basit eleştiriler veya tartışma amaçlı açıklamalar ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilir. Buna karşılık, bir grubun düşman olarak gösterilmesi, ötekileştirilmesi veya aşağılama amacıyla yapılan paylaşımlar bu suçun kapsamına girer.

9.4. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçunun cezası nedir?

TCK m. 216’ya göre, bu suçu işleyen kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Suçun basın, yayın veya sosyal medya aracılığıyla işlenmesi halinde, fiilin etkisi çok daha geniş bir kitleye ulaşacağı için cezalar daha ağır şekilde uygulanır. Ayrıca mahkeme, failin kastını, toplumsal etkiyi ve olayın koşullarını dikkate alarak cezayı belirler.

9.5. Halkı aşağılama ile hakaret arasında ne fark vardır?

Hakaret, bireyin kişisel onurunu ve saygınlığını hedef alırken; halkı aşağılama suçu, bir grubun topluca küçük düşürülmesini içerir. Örneğin bir kişiye “sen cahilsin” denmesi hakaret suçuna girer. Buna karşılık, “X grubu cahildir, toplum için zararlıdır” denmesi halkı aşağılama suçunu oluşturur. Yani hakaret bireysel düzeyde, halkı aşağılama ise toplumsal düzeyde mağduriyet doğurur.

9.6. Eleştiri yapmak bu suç kapsamına girer mi?

Hayır. Demokratik bir toplumda eleştiri, ifade özgürlüğünün en temel parçasıdır. Bir düşünceye, ideolojiye veya siyasi görüşe yönelik sert eleştiriler, halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu kapsamında değerlendirilemez. Ancak eleştirinin sınırları aşılıp, belirli bir gruba yönelik düşmanlık yaratacak, onları toplum dışına itmeye yönelik ifadeler kullanıldığında suç gündeme gelir.

9.7. Yargıtay bu suçla ilgili nasıl bir yaklaşım benimsemektedir?

Yargıtay, kararlarında özellikle açık ve yakın tehlike ölçütünü öne çıkarmaktadır. Toplumsal barışı tehdit eden, şiddeti veya düşmanlığı körükleyen sözler suç sayılırken, sıradan eleştiriler ve demokratik tartışmalar suç olarak görülmez. Yargıtay ayrıca, basın ve sosyal medya aracılığıyla işlenen fiillerin toplumda daha geniş etki yaratabileceğini kabul ederek bu tür dosyalarda daha titiz bir değerlendirme yapmaktadır.

9.8. Bu suçtan mahkûmiyet halinde sabıka kaydına işlenir mi?

Evet. Mahkeme tarafından verilen hapis cezası kesinleşirse, bu ceza kişinin adli sicil kaydına işlenir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararı verilirse, belirli şartlar yerine getirildiği sürece sabıka kaydında gözükmez. Ancak hüküm açıklanır ve kesinleşirse, sicile işlenir ve kişinin hukuki hayatında (örneğin iş başvurularında) sonuç doğurabilir.

9.9. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) bu suçta uygulanabilir mi?

Evet. HAGB kararı, şartlar sağlandığında halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçunda da uygulanabilir. Sanığın sabıkasız olması, yeniden suç işlemeyeceğine dair kanaat oluşması ve mağduriyetin giderilmesi halinde mahkeme HAGB kararı verebilir. Bu durumda hüküm açıklanmaz ve sanık denetim süresini sorunsuz geçirirse, dava düşer.

9.10. Bu suçtan dolayı tazminat davası açılabilir mi?

Evet. Ceza davası dışında, mağdur olan kişiler veya gruplar ayrıca maddi ve manevi tazminat davası açabilir. Örneğin, belirli bir topluluk aşağılandığında veya ötekileştirildiğinde, o topluluğa mensup kişiler şahsi dava açarak manevi zararlarının giderilmesini isteyebilir. Bu davalar, ceza yargılamasından bağımsız olarak hukuk mahkemelerinde görülür.

Sonuç

Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu, modern toplumlarda en çok tartışılan konulardan biridir. Zira bu suç, bir yandan ifade özgürlüğü ile bireylerin demokratik haklarını ilgilendirirken, diğer yandan toplumsal barışı, kamu düzenini ve bireyler arası hoşgörüyü doğrudan etkiler. Türk Ceza Kanunu’nun 216. maddesi, farklı kesimlerin bir arada huzur içinde yaşamasını güvence altına almak amacıyla özel olarak düzenlenmiştir.

Bu suçun önemini artıran bir diğer unsur da dijital çağın hızla gelişmesidir. Artık sözler yalnızca küçük bir topluluk içinde kalmamakta; sosyal medya aracılığıyla binlerce, hatta milyonlarca kişiye anında ulaşabilmektedir. Böyle bir ortamda, nefret söylemleri, ayrımcı ifadeler veya düşmanlığa çağrı niteliğindeki açıklamalar toplumsal barışı tehdit eden ciddi riskler doğurmaktadır.

Halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu, yalnızca bireysel mağduriyetleri değil, aynı zamanda kamu düzenini ve toplumun bütününü ilgilendirdiği için ceza hukuku ve ceza davaları kapsamında çok önemli bir yere sahiptir. Bu davalarda savunmanın doğru yapılması, ifade özgürlüğü ile nefret söylemi arasındaki çizginin doğru şekilde ortaya konulması, hukuki sürecin gidişatını doğrudan etkilemektedir.

Bu noktada, süreci profesyonelce yönetmek adına ceza hukuku avukatı desteği almak büyük önem taşır. Zira her ifade, her paylaşım ya da her açıklama suç olarak kabul edilmez; olayın bağlamı, failin kastı ve toplumsal etki mahkemelerce titizlikle değerlendirilir. Bu değerlendirmelerin doğru aktarılması ve hakların korunması, uzman bir avukatın rehberliğiyle mümkündür.

Bahariye Hukuk olarak, İstanbul Kadıköy’de bulunan ofisimizde, ceza hukuku alanında uzman avukat kadromuzla müvekkillerimize kapsamlı hizmet sunuyoruz. Özellikle Kadıköy ceza avukatı arayışında olan kişiler için, halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu dahil olmak üzere tüm ceza davalarında stratejik çözümler geliştiriyor, hak kayıplarının önüne geçiyoruz.

Toplumsal barışın korunması, bireylerin hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınması ve hukuki sürecin adil bir şekilde yürütülmesi için profesyonel destek almak isterseniz, Bahariye Hukuk ekibi olarak her zaman yanınızdayız.

📞 Hukuki durumunuzu değerlendirmek ve süreci haklarınızı koruyarak yönetmek için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Hizmetlerimize ve bilgilendirici içeriklerimize ulaşmak için YouTube kanalımızı da ziyaret edebilirsiniz.

📞 Hemen İletişime Geçin

📍 Ofisimiz: Caferağa Mahallesi General Asım Gündüz Caddesi No:102/3 Kadıköy/İSTANBUL
📞 Telefon: 0533 558 68 87
🌐 Web: https://bahariyehukuk.com/
🗺️ Yol tarifi için tıklayın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Retype the CAPTCHA code from the image
Change the CAPTCHA code