Ceza muhakemesi sürecinde en çok merak edilen ve bireylerin en hassas şekilde karşılaştığı konulardan biri gözaltına alma işlemidir. Bir kişinin özgürlüğünün, belirli bir süre için kolluk kuvvetlerince sınırlandırılması, hukuk devleti ilkesinin gereği olarak sıkı kurallara bağlanmıştır. Çünkü gözaltı, hem kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına doğrudan müdahale eden bir tedbirdir hem de yargılamanın sağlıklı yürütülmesi için gerekli bir araçtır.
Türk hukuk sisteminde gözaltı, keyfi olarak uygulanan bir işlem değildir. Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) ve ilgili mevzuat çerçevesinde belirli şartlar, süreler ve usullerle düzenlenmiştir. Bu çerçevede, gözaltına alma nedenleri, gözaltı süresi, uzatma halleri ve kişilerin bu işleme karşı sahip oldukları itiraz hakları açıkça kanunda belirtilmiştir.
Gözaltı uygulaması, yalnızca kolluğun yetkisiyle değil, Cumhuriyet savcısının gözetimi ve sulh ceza hâkimliğinin denetimi altında yürütülmektedir. Bu da bireylerin keyfi uygulamalara karşı korunmasını sağlayan önemli bir güvencedir. Ayrıca gözaltına alınan kişilerin sahip oldukları haklar (avukatla görüşme, yakınlarına haber verilmesini isteme, sağlık kontrolünden geçme gibi) ulusal ve uluslararası düzenlemelerle güvence altına alınmıştır.
Bu yazıda, gözaltına alma kavramı, gözaltı süresinin sınırları, uzatma halleri, gözaltına alınan kişinin hakları ve gözaltına itiraz yolları tüm ayrıntılarıyla ele alınacaktır. Ayrıca Yargıtay kararları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatları ışığında uygulamadaki güncel durum değerlendirilecektir.
-
Gözaltına Alma Nedir?
Gözaltına alma, bir kişinin özgürlüğünün kolluk kuvvetleri tarafından geçici olarak kısıtlanmasıdır. Bu işlem, suç işlendiği yönünde ciddi şüphe bulunan kişiler hakkında uygulanır ve temel amacı soruşturmanın sağlıklı yürütülmesini sağlamaktır. Yani gözaltı, bir cezalandırma yöntemi değildir; yalnızca soruşturma faaliyetlerinin güvenli şekilde yapılabilmesi için alınmış geçici bir tedbirdir.
Ceza Muhakemesi Kanunu’nda (CMK) gözaltına alma keyfi bir işlem olmaktan çıkarılarak sıkı kurallara bağlanmıştır. Çünkü gözaltı, Anayasa’nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkına doğrudan müdahale anlamına gelir. Bu nedenle gözaltı uygulamasının hem usul hem de süre açısından hukuka uygun olması zorunludur.
Bir kişinin gözaltına alınabilmesi için:
Suçun işlendiğine dair kuvvetli şüphe bulunması,
Bu şüpheyi destekleyen somut delillerin elde edilmiş olması,
Kişinin kaçma ihtimali veya delilleri karartma ihtimalinin varlığı,
gerekir. Bunlar mevcut değilse gözaltı kararı verilmesi hukuka aykırı olacaktır.
Gözaltına alınan kişiye, gözaltına alınma gerekçesi derhâl bildirilir. Ayrıca kişinin sahip olduğu haklar (avukatla görüşme, yakınlarına haber verilmesini isteme, susma hakkı vb.) kendisine açıkça anlatılır. Bu durum, hem ulusal mevzuat hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) kapsamında zorunludur.
-
Gözaltına Alma Şartları
Her şüphe gözaltı için yeterli değildir. Bir kişinin özgürlüğünden yoksun bırakılması, hukuk devletinde istisnai bir durumdur. Bu nedenle CMK, gözaltına alma için özel şartlar öngörmüştür.
2.1. Suçüstü Hali
Kişinin suç işlerken yakalanması veya suç işlendiğine dair hemen ardından somut emarelerin bulunması durumunda gözaltı yapılabilir. Bu durumda kolluk, savcı talimatı beklemeksizin kişiyi yakalayabilir.
2.2. Kuvvetli Suç Şüphesinin Varlığı
Sadece “makul şüphe” gözaltı için yeterli değildir. Daha somut, kuvvetli emarelerin varlığı aranır. Örneğin kamera görüntüsü, suç aletiyle yakalanma, tanık beyanı veya dijital kayıtlar gibi deliller bu kapsamda değerlendirilebilir.
2.3. Kaçma veya Delilleri Karartma İhtimali
Şüphelinin serbest bırakılması halinde kaçma ihtimali veya delilleri yok etme, tanıkları etkileme riski varsa, gözaltına alma kararı verilebilir. Bu unsur, soruşturmanın selameti için en kritik kriterlerden biridir.
2.4. Suçun Niteliği
Her suç için gözaltı tedbirine başvurulmaz. Kanun, yalnızca belirli ağırlıkta olan ve kamu düzenini ilgilendiren suçlarda gözaltı yapılabileceğini öngörür. Daha basit veya hafif suçlarda gözaltı uygulanması, hukuka aykırı işlem niteliği taşır.
Gözaltı şartları oluşmamışsa, kişi serbest bırakılmalıdır. Aksi takdirde yapılan işlem hukuka aykırı gözaltı kabul edilir ve bu durum hem tazminat sorumluluğu doğurur hem de ilgili görevlilerin cezai sorumluluğunu gündeme getirir.
-
Gözaltı Süresi Ne Kadardır?
Kişi özgürlüğünün sınırlandırılması ancak belirli sürelerle mümkündür. Kanun koyucu, gözaltı süresini keyfi uygulamalara izin vermeyecek şekilde açıkça düzenlemiştir.
Bireysel suçlarda: Gözaltı süresi en fazla 24 saat ile sınırlıdır. Bu süre, kişinin fiilen yakalandığı andan itibaren işlemeye başlar.
Toplu suçlarda: Birden fazla kişi tarafından birlikte işlenen suçlarda gözaltı süresi en fazla 48 saattir.
Uzatma imkânı: Cumhuriyet savcısının yazılı emriyle, toplu suçlarda gözaltı süresi 4 güne kadar uzatılabilir. Bu uzatma, soruşturmanın kapsamına ve toplanacak delillerin yoğunluğuna bağlıdır.
Hakim denetimi: Gözaltı süresinin uzatılması halinde, sulh ceza hâkimi süreci denetler ve bu uzatmanın hukuka uygun olup olmadığını değerlendirir.
Bu süreler hiçbir şekilde keyfi olarak aşılamaz. Süre dolduğunda şüpheli ya serbest bırakılmalı ya da mahkemeye çıkarılarak tutuklama talep edilmelidir. Aksi halde kişi hürriyeti ihlal edilmiş olur ve sorumlular hakkında “haksız gözaltı” nedeniyle tazminat sorumluluğu doğar.
Gözaltı süresince kişiye her 24 saatte bir sağlık kontrolü yapılır. Bu, işkence ve kötü muamele iddialarının önüne geçmek ve şüphelinin sağlığını korumak için zorunludur. Ayrıca şüpheli, avukatıyla her aşamada görüşme hakkına sahiptir ve bu hak hiçbir şekilde engellenemez.
-
Gözaltına Alınan Kişinin Hakları
Gözaltı, bireyin özgürlüğünü doğrudan sınırladığı için en hassas ceza muhakemesi tedbirlerinden biridir. Bu nedenle gözaltına alınan kişilerin hakları hem ulusal hem de uluslararası hukukta geniş şekilde güvence altına alınmıştır.
Avukatla Görüşme Hakkı: Gözaltına alınan kişi, avukatıyla başkalarının duyamayacağı şekilde görüşebilir. Özellikle ceza hukuku avukatı desteği, kişinin süreci doğru anlaması ve savunma hakkını etkin şekilde kullanabilmesi açısından hayati önemdedir.
Yakınlarına Haber Verme Hakkı: Gözaltındaki kişi, ailesine veya belirlediği bir yakınına durumunun bildirilmesini talep edebilir. Bu hak kolluk kuvvetleri tarafından yerine getirilmek zorundadır.
Sağlık Kontrolü: Gözaltına alınan kişi düzenli aralıklarla sağlık kontrolünden geçirilir. Bu hem kişinin sağlığının korunması hem de olası kötü muamele iddialarının önlenmesi için önemlidir.
Susma Hakkı: Şüpheli, sorguda ifade vermemeyi tercih edebilir. Bu tercih aleyhine delil olarak kullanılamaz.
Çevirmen Hakkı: Türkçe bilmeyen ya da engeli nedeniyle kendini ifade edemeyen kişilere tercüman atanır.
Tüm bu hakların uygulanması, adil yargılanma hakkının bir parçasıdır. Eğer gözaltı sürecinde bu haklardan biri ihlal edilirse, elde edilen deliller hukuka aykırı sayılabilir ve mahkeme tarafından dikkate alınmaz.
-
Gözaltı Süresinin Uzatılması
Normal şartlarda gözaltı süresi 24 veya 48 saatle sınırlıdır. Ancak bazı durumlarda, özellikle toplu suçlarda delillerin toplanabilmesi için daha uzun süreye ihtiyaç duyulabilir. Bu hallerde Cumhuriyet savcısı yazılı olarak gözaltı süresini uzatabilir.
Uzatma süresi: Toplu suçlarda, gözaltı süresi en fazla 4 gün daha uzatılabilir. Böylece toplam süre 5 güne kadar çıkabilir.
Hakim denetimi: Uzatma kararı verildiğinde, bu karar sulh ceza hakimi tarafından denetlenir. Bu, keyfi uzatmaların önüne geçmek için getirilmiş bir güvencedir.
Gerekçe zorunluluğu: Uzatma kararında gerekçe açıkça belirtilmelidir. “Delillerin toplanması için süreye ihtiyaç duyulması” veya “şüphelilerin sayısının fazla olması” gibi nedenler uzatma için kullanılabilir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarında da gözaltı süresinin orantılı ve ölçülü olması gerektiği sıkça vurgulanmıştır. Uzun süreli gözaltı, bireylerin özgürlük hakkının ihlali anlamına gelir. Bu nedenle sürelerin sıkı şekilde denetlenmesi, hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir.
-
Gözaltına İtiraz Hakkı
Gözaltına alınan kişilerin, bu işleme karşı başvurabilecekleri hukuki yollar vardır. Gözaltına itiraz hakkı, kişinin özgürlük ve güvenlik hakkının korunması açısından en önemli mekanizmalardan biridir.
Nereye başvurulur? Gözaltına alınan kişi veya avukatı, sulh ceza hâkimine başvurarak gözaltı işleminin hukuka aykırı olduğunu ileri sürebilir.
Ne zaman başvurulur? İtiraz, gözaltı süresi içinde yapılabilir. İtiraz üzerine hâkim, dosyayı derhâl inceler ve kararını verir.
Sonuç: Eğer gözaltı işleminin hukuka aykırı olduğu tespit edilirse, kişi derhâl serbest bırakılır. Ayrıca hukuka aykırı gözaltı nedeniyle kişinin tazminat hakkı doğar.
Bu hak, yalnızca ulusal hukukta değil, aynı zamanda uluslararası belgelerde de güvence altına alınmıştır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. maddesi, özgürlüğünden yoksun bırakılan herkesin serbest bırakılması için hızlı bir şekilde mahkeme önüne çıkarılmasını zorunlu kılar.
Dolayısıyla gözaltı işlemi, sadece kolluğun uyguladığı teknik bir prosedür değil; bireyin en temel hak ve özgürlüklerini ilgilendiren kritik bir süreçtir. İtiraz mekanizması da bu sürecin denge unsuru olarak büyük önem taşır.
-
Yargıtay Kararları Işığında Gözaltı Uygulamaları
Yargıtay, gözaltı işlemleri konusunda birçok içtihat geliştirmiştir. Bu kararlar, gözaltının hangi şartlarda geçerli olacağına ve hangi durumlarda hukuka aykırı sayılacağına ışık tutar.
Örneğin, Yargıtay bazı kararlarında “kuvvetli şüphe” kavramını detaylandırmış, gözaltına alma için yalnızca soyut bir şüphe değil, somut olgulara dayalı makul gerekçeler aranması gerektiğini vurgulamıştır. Tanık beyanı, kamera kaydı, suç aleti ya da doğrudan suçüstü hali bu bağlamda dikkate alınan unsurlardır.
Ayrıca Yargıtay, gözaltı süresinin aşılması halinde yapılan tüm işlemleri hukuka aykırı kabul etmektedir. Örneğin 24 saati aşan bir gözaltı süresi sonucunda alınan ifadeler mahkemede geçerli delil sayılmamaktadır. Bu da sürelerin titizlikle takip edilmesi gerektiğini gösterir.
Bir diğer önemli karar, gözaltına alınan kişiye haklarının bildirilmesi ile ilgilidir. Yargıtay, gözaltındaki kişiye haklarının açıkça anlatılmamasını adil yargılanma hakkının ihlali olarak değerlendirmekte ve sürecin geçerliliğini etkileyecek ciddi bir eksiklik olarak görmektedir.
Dolayısıyla Yargıtay kararları, uygulamada gözaltı işlemlerinin keyfi değil, sıkı kurallara bağlı şekilde yürütülmesini sağlamaktadır.
-
Uluslararası Hukukta Gözaltı
Gözaltı uygulamaları yalnızca ulusal hukukla değil, uluslararası belgelerle de güvence altına alınmıştır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi, özgürlükten yoksun bırakma tedbirlerini detaylı biçimde düzenler.
AİHS Madde 5: Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkını korur. Buna göre herkes, yakalama ve gözaltına alma nedenlerini derhal öğrenme hakkına sahiptir. Ayrıca gözaltına alınan kişi kısa sürede bir yargıç önüne çıkarılmalıdır.
AİHM Kararları: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye hakkında verdiği birçok kararda, gözaltı sürelerinin uzun tutulmasını ve avukatla görüşme hakkının kısıtlanmasını ihlal olarak değerlendirmiştir. Örneğin bazı davalarda, şüphelilerin günlerce avukatsız tutulması adil yargılanma hakkına aykırı bulunmuştur.
BM İlkeleri: Birleşmiş Milletler de “keyfi gözaltı”ya karşı çeşitli kararlar almış ve devletlerin gözaltı tedbirlerini sıkı şekilde denetlemesi gerektiğini belirtmiştir.
Uluslararası hukuk düzenlemeleri, gözaltı tedbirlerinin yalnızca yasal dayanakla uygulanmasını değil, aynı zamanda orantılı ve ölçülü olmasını da şart koşmaktadır. Bu da aslında ulusal hukukumuzdaki düzenlemelerle paralellik gösterir.
-
Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
9.1. Gözaltına alınan kişi kaç gün tutulabilir?
Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre, gözaltı süresi sınırlıdır ve keyfi olarak uzatılamaz. Bireysel suçlarda gözaltı süresi 24 saat ile sınırlıdır. Birden fazla kişinin birlikte işlediği suçlarda (toplu suç) bu süre 48 saat olabilir. Ancak toplu suçlarda soruşturmanın kapsamı genişse ve delillerin toplanması daha fazla zaman gerektiriyorsa Cumhuriyet savcısı yazılı bir karar ile süreyi uzatabilir. Bu uzatma en fazla 4 gün olabilir ve toplamda gözaltı süresi 5 günü geçemez. Uzatma kararları mutlaka gerekçeli olmalı ve hâkim denetimine tabi tutulmalıdır.
9.2. Gözaltındaki kişi ailesine haber verebilir mi?
Evet. Gözaltına alınan kişi, durumunun en kısa sürede ailesine veya belirlediği bir kişiye bildirilmesini talep edebilir. Bu hak, hem CMK hem de Anayasa kapsamında güvence altındadır. Kolluk kuvvetleri bu yükümlülüğü yerine getirmezse hukuka aykırı davranmış olur. Aile bireylerinin haberdar edilmesi, şüphelinin kaybolmasının ya da kötü muameleye maruz kalmasının önlenmesi açısından da büyük önem taşır. Özellikle çocuklar, engelliler ve savunmasız bireylerde bu hak daha sıkı korunur.
9.3. Gözaltına alınan kişi avukatıyla görüşebilir mi?
Kesinlikle evet. Gözaltındaki kişinin avukatıyla görüşmesi temel bir haktır ve bu hak hiçbir şekilde kısıtlanamaz. Avukat görüşmesi, şüphelinin ifadesini hazırlarken hukuki destek almasını, haklarını bilmesini ve savunmasını güvenli şekilde yapabilmesini sağlar. Görüşmeler gizli yapılır; yalnızca güvenlik açısından bir görevli görüşmenin başında gözlem yapabilir ancak konuşmaları dinleyemez. Avukata erişimin engellenmesi, adil yargılanma hakkının ihlali anlamına gelir ve bu durumda alınan ifadeler hukuka aykırı sayılır.
9.4. Gözaltı süresi dolduğunda ne olur?
Gözaltı süresi dolduğunda, şüpheli ya serbest bırakılır ya da sulh ceza hâkimi karşısına çıkarılır. Eğer kişi süresi dolmasına rağmen gözaltında tutulursa, bu durum haksız gözaltı sayılır. Haksız gözaltı yalnızca kişinin serbest bırakılmasını değil, aynı zamanda tazminat hakkını da gündeme getirir. Çünkü kişi özgürlüğünün hukuka aykırı şekilde kısıtlanması, devletin sorumluluğu altındadır. Bu tür durumlarda şüpheli, hem maddi zararları (iş kaybı, gelir kaybı vb.) hem de manevi zararları (özgürlükten yoksun bırakılma nedeniyle yaşanan sıkıntı) için tazminat talebinde bulunabilir.
9.5. Gözaltına alınan kişi ifadesini vermek zorunda mıdır?
Hayır. Şüpheli susma hakkına sahiptir ve bu hakkı kullanması aleyhine yorumlanamaz. Susma hakkı, Anayasa’da ve CMK’da güvence altına alınmış temel bir haktır. Şüpheli, savunma stratejisine göre ifade vermemeyi seçebilir. Ayrıca avukat gelmeden ifade vermek istemediğini belirtebilir. Bu hak, kişiyi kendi aleyhine delil vermekten korumak amacıyla getirilmiştir. Susma hakkının ihlali, adil yargılanma hakkının ihlali olarak değerlendirilir ve elde edilen ifadeler geçersiz sayılabilir.
9.6. Gözaltına itiraz nasıl yapılır?
Gözaltına alınan kişi veya avukatı, gözaltı işleminin hukuka aykırı olduğunu düşünüyorsa sulh ceza hâkimliğine başvurabilir. İtiraz yazılı veya sözlü olarak yapılabilir. Hâkim, başvuruyu derhâl inceler ve kısa süre içinde karar verir. Eğer gözaltının hukuka aykırı olduğu anlaşılırsa kişi derhâl serbest bırakılır. Ayrıca hukuka aykırı gözaltı nedeniyle kişi tazminat davası açabilir. Bu süreç, adaletin hızlı şekilde işletilmesini sağlamak ve kişilerin keyfi uygulamalara maruz kalmasını engellemek için büyük önem taşır.
9.7. Gözaltı süresi içinde sağlık kontrolü zorunlu mudur?
Evet. Gözaltına alınan kişinin düzenli aralıklarla sağlık kontrolünden geçirilmesi zorunludur. Bu kontroller, kişinin fiziksel ve ruhsal sağlığını korumak için yapılır. Aynı zamanda olası işkence, kötü muamele veya hak ihlallerinin önlenmesi açısından da önemlidir. Doktor raporları, kişinin gözaltında bulunduğu süre boyunca maruz kaldığı muameleleri ortaya koyar ve delil niteliği taşır. Sağlık kontrolünün yapılmaması hem ulusal hukuk hem de AİHM içtihatları açısından ciddi bir hak ihlali sayılır.
9.8. Haksız gözaltı durumunda ne yapılabilir?
Eğer bir kişi haksız yere gözaltına alınmışsa, yani kanuni şartlar oluşmadığı halde özgürlüğünden yoksun bırakılmışsa, tazminat hakkı doğar. CMK’nın ilgili maddelerine göre haksız gözaltıya maruz kalan kişiler, devlet aleyhine tazminat davası açabilir. Bu davada hem maddi zararlar (iş kaybı, gelir kaybı, tedavi giderleri vb.) hem de manevi zararlar (özgürlükten yoksun kalmanın getirdiği üzüntü, stres, toplum içinde yaşanan itibar kaybı) talep edilebilir. Türkiye’de Anayasa Mahkemesi de bireysel başvurular üzerinden haksız gözaltı iddialarını incelemekte ve ihlal tespit ettiğinde tazminata hükmedebilmektedir.
9.9. Gözaltına alınan kişinin ifadesi geçerli midir?
Bir kişinin ifadesinin geçerli olabilmesi için, gözaltının hukuka uygun şekilde yapılmış olması ve kişinin haklarının hatırlatılmış olması gerekir. Eğer gözaltı süresi aşılmışsa, kişi avukatsız sorgulanmışsa veya hakları kendisine bildirilmemişse, alınan ifade hukuka aykırı delil sayılır ve mahkeme tarafından dikkate alınmaz. Yargıtay kararlarında da bu husus sıkça vurgulanmıştır. Dolayısıyla ifade, yalnızca yasal şartlar sağlandığında geçerli olur.
9.10. Gözaltı işlemi hangi makamların denetimine tabidir?
Gözaltı işlemi birden fazla makamın denetimine tabidir. Öncelikle Cumhuriyet savcısı gözaltı sürecini baştan sona gözetler ve uzatma kararını verir. Ardından, gözaltı süresinin uzatılması hâlinde sulh ceza hâkimi denetim yapar. Ayrıca, kişinin sağlık kontrolleri hekimler tarafından yapılır ve raporlanır. Eğer kişi haklarının ihlal edildiğini düşünüyorsa, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapabilir. Uluslararası boyutta ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), gözaltı süresinin uzun tutulması, avukata erişimin engellenmesi veya işkence iddialarıyla ilgili başvuruları inceleyerek ihlal tespit edebilir.
Sonuç
Gözaltına alma, ceza muhakemesi sürecinde kişilerin özgürlüğünü doğrudan etkileyen en hassas tedbirlerden biridir. Bu tedbir, suç işlendiğine dair kuvvetli şüphe bulunması ve soruşturmanın sağlıklı yürütülmesi için gerekli hallerde uygulanır. Ancak gözaltı keyfi bir işlem değildir; kanunda belirlenen süreler, şartlar ve denetim mekanizmaları çerçevesinde yürütülür. Hem Anayasa hem de Ceza Muhakemesi Kanunu, gözaltındaki kişilerin haklarını güvence altına almıştır.
Bireylerin avukata erişim hakkı, sağlık kontrolü, yakınlarına haber verilmesi ve gözaltına itiraz yolları, bu sürecin adil şekilde yürütülmesi için hayati önemdedir. Yargıtay ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları da göstermektedir ki, hukuka aykırı gözaltılar yalnızca bireysel hak ihlaline yol açmakla kalmaz; aynı zamanda adalet sistemine olan güveni de zedeler.
Bahariye Hukuk olarak, müvekkillerimize ceza hukuku ve ceza davaları kapsamında etkin, bilinçli ve profesyonel destek sağlamaktayız. Gözaltı işlemleri, yalnızca kolluk uygulamalarını değil, kişinin en temel haklarını ilgilendiren bir konudur. Bu nedenle sürecin her aşamasında deneyimli bir ceza hukuku avukatı ile hareket etmek büyük önem taşır.
Özellikle İstanbul’da bu süreçlerle karşılaşan kişiler için, Kadıköy ceza avukatı desteği almak hem hak kayıplarını önlemek hem de gözaltı süresince tüm yasal hakların korunmasını sağlamak açısından kritik bir gerekliliktir.
Sonuç olarak; gözaltı, yalnızca bir soruşturma tedbiri değil, aynı zamanda bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin sınırlandığı ciddi bir süreçtir. Bu süreçte profesyonel hukuki destek almak, hem kişinin özgürlüğünü korumak hem de adil yargılanma hakkını güvence altına almak için en doğru adım olacaktır.
📞 Hukuki durumunuzu değerlendirmek ve süreci haklarınızı koruyarak yönetmek için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Hizmetlerimize ve bilgilendirici içeriklerimize ulaşmak için YouTube kanalımızı da ziyaret edebilirsiniz.
📍 Ofisimiz: Caferağa Mahallesi General Asım Gündüz Caddesi No:102/3 Kadıköy/İSTANBUL
📞 Telefon: 0533 558 68 87
🌐 Web: https://bahariyehukuk.com/
🗺️ Yol tarifi için tıklayın.