Ceza hukukunda kanun yararına bozma, kesinleşmiş yargı kararlarında açık bir hukuka aykırılığın giderilmesini amaçlayan olağanüstü bir kanun yoludur. Adalet sisteminde nihai kararın verilmesinden sonra dahi, yapılan bir hatanın düzeltilmesine imkân tanıyan bu kurum, hukukun üstünlüğü ve bireylerin adil yargılanma hakkı açısından büyük önem taşır.

Ceza yargılamasında kural olarak, karar kesinleştikten sonra aynı dosya hakkında yeniden inceleme yapılamaz. Ancak bazı durumlarda, mahkemenin kararında açık bir hukuka aykırılık bulunabilir. İşte bu tür hâllerde kanun yararına bozma devreye girer. Bu kurum, bireysel bir temyiz hakkı değildir; toplum yararına, yani “kanun yararına” yapılan bir düzeltme mekanizmasıdır.

Türk Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi, kanun yararına bozma yolunu düzenler. Buna göre, kesinleşmiş bir kararın hukuka aykırı olduğunun tespit edilmesi hâlinde, Adalet Bakanı veya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı bu kararı Yargıtay’a taşıyabilir. Yargıtay da yalnızca hukuka aykırılığı inceleyerek, hatalı kararın düzeltilmesine hükmedebilir.

Bu düzenlemenin temel amacı, bireysel çıkarı değil, hukukun bütünlüğünü ve doğru uygulanmasını sağlamaktır. Yani kanun yararına bozma, “kişisel adalet”ten ziyade “genel adaletin tesisi”ni hedefler. Bu yönüyle, adalet sisteminin kendi hatasını düzeltme imkânı olarak tanımlanabilir.

Uygulamada bu kurum; yanlış ceza hesaplamaları, görevli mahkemenin hatalı belirlenmesi, yasal sürelere uyulmaması veya usule aykırı karar verilmesi gibi durumlarda devreye girer. Özellikle sanığın lehine sonuç doğuran kararlarda, Yargıtay bozma kararını yalnızca gelecekteki benzer olaylar için emsal oluşturacak biçimde verir; kişinin aleyhine olacak bir değişiklik yapılmaz.

Bu yazıda, ceza hukukunda kanun yararına bozma kurumunun anlamını, dayanağını, başvuru sürecini, Yargıtay’ın inceleme yetkisini ve uygulamadaki örnek kararları detaylı biçimde ele alacağız. Ayrıca, bu yolun kimler tarafından ve hangi şartlarda kullanılabileceğini, adım adım açıklayacağız.

Kanun Yararına Bozma Kurumunun Amacı ve Hukuki Niteliği

Ceza hukukunda kanun yararına bozma, olağanüstü bir kanun yoludur. Yani istinaf, itiraz veya temyiz gibi olağan yolların tüketilmesinden sonra devreye girer. Bu yönüyle, “artık geri dönülmez” denilen bir kararın dahi hukuka uygunluğunun bir kez daha incelenmesini mümkün kılar.

Bu kurumun temel amacı, bireysel adaletin ötesinde, hukukun geneline yönelik yanlış uygulamaların önüne geçmektir. Bir mahkeme, bir davada hatalı bir karar verdiğinde bu karar sadece sanığı veya mağduru değil, benzer dosyalar için de emsal teşkil edebilir. Kanun yararına bozma, bu tür sistemsel hataları düzeltmeyi hedefler.

Yargıtay, kanun yararına bozmayı “kesinleşmiş kararların hatalı uygulamalarına karşı hukukun üstünlüğünü koruyan bir güvenlik supabı” olarak tanımlar. Böylece hem toplum vicdanında adaletin sağlanması hem de hukuki içtihat birliğinin korunması amaçlanır.

Bu nedenle kanun yararına bozma, bireysel bir hak değildir. Taraflardan hiçbiri doğrudan başvuru yapamaz. Ancak Adalet Bakanı veya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, hukuka aykırılığı tespit ettiklerinde bu olağanüstü kanun yolunu kullanabilirler.

Bir diğer önemli özellik, bu kurumun geri etkili olmamasıdır. Yani bozma kararı verildiğinde, sanık aleyhine bir sonuç doğurmaz. Hatalı karar düzeltilse bile, bu düzeltme yalnızca genel hukuk sistemine katkı sağlar. Bu yönüyle, kanun yararına bozma bireysel değil, kurumsal adaletin güvencesidir.

Başvuru Şartları ve Kimlerin Talepte Bulunabileceği

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 309. maddesi, kanun yararına bozma kurumunun usulünü ve yetkili mercileri açıkça düzenlemiştir.

Buna göre;

Kesinleşmiş bir karar bulunmalıdır. Yani istinaf ve temyiz yolları tüketilmiş olmalıdır.

Bu karar hukuka açıkça aykırı olmalıdır. Yargıtay yalnızca “hukuk hataları” ile ilgilenir; delil değerlendirmesi veya takdir yetkisine girmez.

Başvuru, Adalet Bakanı tarafından yapılır. Bakan, gerekli görürse Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na bildirimde bulunur.

Başsavcılık, dosyayı inceleyerek Yargıtay Ceza Dairesi’ne gönderir.

Dolayısıyla bu başvuru, doğrudan bireyler tarafından değil, devlet organları aracılığıyla gerçekleştirilir. Ancak vatandaşlar veya avukatlar, Adalet Bakanlığı’na “kanun yararına bozma talebi dilekçesi” sunabilir. Bakanlık bu dilekçeyi değerlendirir ve uygun bulursa Yargıtay’a iletir.

Başvuru Şartları Detaylı Olarak:

Karar kesinleşmiş olmalıdır.
Henüz istinaf veya temyiz aşamasında olan kararlar için bu yol kullanılamaz.

Hukuka açık aykırılık bulunmalıdır.
Usul hatası, yanlış yasa uygulaması, zamanaşımının gözden kaçması, görevli mahkemenin yanlış belirlenmesi gibi durumlar bu kapsamdadır.

Aleyhe sonuç doğurmamalıdır.
Kanun yararına bozma kararı sanık aleyhine uygulanamaz. Ceza artırılamaz, beraat kararı bozularak mahkûmiyet getirilemez.

Yalnızca belirli kişiler başvurabilir.
Adalet Bakanı veya onun yönlendirmesiyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı başvurabilir.

Bu yönüyle, kanun yararına bozma bireysel bir temyiz hakkı değil, kamusal denetim aracıdır.

Yargıtay’ın Rolü ve İnceleme Yetkisi

Kanun yararına bozma sürecinde Yargıtay, adeta hukukun nihai hakemi rolünü üstlenir. Ancak bu rol, kapsam olarak sınırlıdır. Yargıtay, olayın esasına girmez; yalnızca kararın hukuka uygunluğunu inceler.

Yargıtay’ın bu süreçte üç temel yetkisi vardır:

Hukuka Aykırılığın İncelenmesi:
Yargıtay, yalnızca mahkeme kararında açık bir yasa ihlali olup olmadığını denetler. Bu kapsamda; yanlış kanun maddesinin uygulanması, cezaların yanlış hesaplanması, mahkemenin görev yetkisini aşması veya yargılama usulüne uyulmaması gibi durumlar değerlendirilir.

Bozma Kararı Verilmesi:
Eğer kararın hukuka aykırı olduğu tespit edilirse, Yargıtay “bozma” kararı verir. Ancak bu bozma, istinaf veya temyizde olduğu gibi dosyanın yeniden görülmesini sağlamaz. Bozma kararı, sadece “kanun yararına” verildiği için, tarafların lehine veya aleyhine doğrudan etki etmez.

Emsal Oluşturma ve Uyarı Niteliği:
Kanun yararına bozma kararları, uygulamada benzer hataların tekrarlanmaması için rehber niteliği taşır. Bu kararlar, diğer mahkemeler açısından emsal değeri taşır.

Yargıtay, kararını verirken genellikle şu adımları izler:

Başsavcılıktan gelen dosya incelenir.

Hukuka aykırılık tespiti yapılır.

Gerekiyorsa duruşma yapılmaksızın karar verilir.

Sonuç, ilgili mahkemeye bildirilir ve Resmî Gazete’de yayımlanabilir.

Yargıtay kararları, özellikle ceza genel kurulu düzeyinde alındığında, içtihat birliği açısından büyük önem taşır.

Örnek Bir Uygulama

Örneğin, bir mahkeme zamanaşımına uğramış bir suçu dikkate almadan mahkûmiyet kararı vermişse, bu karar kesinleşse bile hukuka aykırıdır. Savunma avukatı bu durumu Adalet Bakanlığı’na bildirir. Bakanlık, dosyayı Yargıtay’a gönderir.
Yargıtay inceleme sonucunda, kararın açıkça kanuna aykırı olduğuna hükmederse, kanun yararına bozma kararı verir. Bu durumda karar gelecekteki benzer davalarda dikkate alınır, fakat sanığın cezası artırılamaz.

Bozma Kararının Sonuçları ve Etkileri

Ceza hukukunda kanun yararına bozma, olağanüstü bir kanun yolu olduğu için diğer başvuru yollarından farklı sonuçlar doğurur. Bu yolun en belirgin özelliği, bireysel değil kamusal nitelikte olmasıdır. Yani amaç, kişisel hakların korunmasından çok, yargı sisteminde yapılan hataların düzeltilmesidir.

Bozmanın Hukuki Niteliği

Yargıtay, kanun yararına bozma başvurusunu kabul ettiğinde “bozma kararı” verir. Ancak bu bozma kararı, klasik anlamda temyizdeki gibi yargılamanın yenilenmesine yol açmaz. Çünkü dava zaten kesinleşmiştir. Buradaki amaç, yalnızca mahkemenin hatasını tespit edip, bu hatanın benzer dosyalarda tekrarlanmaması için yol gösterici bir karar oluşturmaktır.

Lehe Bozma – Aleyhe Bozma Ayrımı

Kanun yararına bozma kararı sanığın lehine veya aleyhine sonuç doğurabilir.

Lehe bozma: Sanık lehine hukuka aykırılık varsa (örneğin fazla ceza verilmişse) Yargıtay kararı düzeltir ve sanığın mağduriyeti giderilir.

Aleyhe bozma: Sanık aleyhine bozma yapılabilir, ancak bu durumda kararın sadece hukuki etkisi olur; ceza artırılamaz, kişi yeniden yargılanmaz.

Yani kanun yararına bozma, aleyhe sonuç doğuracak biçimde uygulanamaz. Bu kural, hukuk devleti ilkesinin doğal bir sonucudur.

Bozma Kararının Etkisi

Bozma kararı verildiğinde, Yargıtay gerekçesini açıkça belirtir ve kararı ilgili mahkemeye bildirir.

Eğer bozma sanığın lehine ise, mahkeme yeniden değerlendirme yapabilir.

Eğer sadece genel hukuki hata tespit edilmişse, karar değişmez; ancak bu tespit diğer mahkemeler için bağlayıcı emsal teşkil eder.

Bazı durumlarda, Yargıtay bozma kararını “örnek karar” olarak Resmî Gazete’de yayımlar. Bu, özellikle usule ilişkin hatalarda sıkça görülür ve tüm yargı sistemine yön verir.

Yargıtay Kararları Işığında Uygulama Örnekleri

Yargıtay içtihatları, kanun yararına bozma kurumunun sınırlarını ve uygulama alanını net biçimde ortaya koyar. Aşağıda, bu konuda verilmiş bazı dikkat çekici karar örnekleri yer almaktadır:

Görevli Mahkemenin Yanlış Belirlenmesi

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2019/4-832 E., 2020/472 K. sayılı kararında, sulh ceza hâkimliğinin görevine girmeyen bir dosyada karar vermesi açıkça hukuka aykırı bulunmuştur. Karar kesinleştiği için, Adalet Bakanlığı kanun yararına bozma talebinde bulunmuş, Yargıtay da mahkemenin görev hatası yaptığını belirterek kararı bozmuştur.

Bu tür durumlarda, bozma kararı gelecekteki benzer davalarda görevli mahkemenin doğru belirlenmesi için yol gösterici olur.

Cezanın Hatalı Hesaplanması

Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2018/4123 E., 2019/6874 K. kararında, mahkemenin temel cezayı alt sınırdan belirlememesi ve artırım oranlarını yanlış uygulaması üzerine Adalet Bakanlığı’nın başvurusu kabul edilmiştir. Yargıtay, cezanın hatalı hesaplandığını tespit etmiş ve kararı kanun yararına bozmuştur.

Bu örnek, kanun yararına bozmanın yalnızca usule değil, maddi hukuka aykırılıkları da düzelttiğini göstermektedir.

Zamanaşımının Göz Ardı Edilmesi

Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2021/1754 E., 2022/2956 K. kararında, dava zamanaşımına uğramış olmasına rağmen mahkûmiyet kararı verilmiş ve karar kesinleşmiştir. Adalet Bakanlığı’nın başvurusu üzerine Yargıtay, “zamanaşımı kamu düzenine ilişkindir” gerekçesiyle kararı bozmuştur.

Bu tür durumlarda, kanun yararına bozma hukukun en temel ilkelerinden biri olan kanun önünde eşitlik ilkesini yeniden tesis eder.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasında (HAGB) Hata

Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2020/3761 E., 2021/1829 K. kararında, sanık hakkında HAGB kararı verilmemesi gerekirken yanlışlıkla uygulanmıştır. Adalet Bakanlığı bu durumu tespit etmiş, Yargıtay da kararı bozmuştur.

Bu karar, mahkemelerin takdir yetkisini aşan durumlarda Yargıtay denetiminin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.

Kurumun Eleştirilen Yönleri ve Hukuki Tartışmalar

Ceza hukukunda kanun yararına bozma, hukukun kendi iç denetim mekanizması olarak önemli bir işleve sahiptir. Ancak uygulamada bazı tartışmalı yönleri bulunmaktadır.

Bireysel Başvuru Hakkının Bulunmaması

En çok eleştirilen yön, bu kurumun doğrudan bireyler tarafından kullanılamamasıdır. Sanık veya müdafi, kararın açıkça hatalı olduğunu düşünse bile Yargıtay’a doğrudan başvuramaz; yalnızca Adalet Bakanlığı’na dilekçe sunabilir. Bu durum, bireysel adalet duygusunu zedeleyen bir eksiklik olarak görülmektedir.

Bakanlık Takdir Yetkisinin Genişliği

Bir diğer eleştiri, Adalet Bakanlığı’nın takdir yetkisinin sınırsız olmasıdır. Bakanlık her başvuruyu Yargıtay’a taşımak zorunda değildir; değerlendirmeyi tamamen kendi iç politikasına göre yapabilir. Bu da bazen aynı durumda olan iki farklı sanığın farklı sonuçlarla karşılaşmasına neden olabilir.

Uygulamanın Yavaş İşlemesi

Kanun yararına bozma süreci genellikle uzun sürmektedir. Başvuruların büyük kısmı Yargıtay’a ulaşana kadar aylar, hatta yıllar geçebilir. Bu da özellikle lehe bozma taleplerinde mağduriyet yaratabilmektedir.

Yargıtay’ın Yetkisinin Sınırlılığı

Yargıtay, bu süreçte yalnızca “hukuka aykırılık” yönünden inceleme yapabilir. Olayın esasına giremez. Bu durum, bariz bir adaletsizliği düzeltemediği hâllerde bile Yargıtay’ın elini bağlamaktadır.

Hukuki Tutarlılık Tartışması

Kanun yararına bozma kararları genellikle emsal niteliğinde olsa da, bağlayıcılığı yoktur. Bu da bazı mahkemelerin aynı konuda farklı kararlar vermesine neden olur. Hukuki birliği tam olarak sağlayamaması, sistemin etkinliğini sınırlamaktadır.

Buna rağmen, kurumun tamamen kaldırılması değil, daha erişilebilir ve sistematik hale getirilmesi önerilmektedir. Özellikle doğrudan başvuru hakkının sınırlı ölçüde tanınması, hukuk devleti ilkesine daha uygun bir model oluşturabilir.

Uygulamada Kanun Yararına Bozma Süreci

Ceza hukukunda kanun yararına bozma süreci, teknik olarak basit görünse de uygulamada oldukça dikkat ve deneyim gerektirir. Çünkü bu yol, yalnızca belirli makamların inisiyatifinde işletilebilir ve süreçte küçük bir hata dahi başvurunun reddine yol açabilir.

Başvuru Aşaması

Bir kararın hukuka aykırı olduğunu düşünen taraf (çoğunlukla sanık veya avukatı), doğrudan Yargıtay’a başvuramaz. Öncelikle Adalet Bakanlığı’na dilekçe ile müracaat etmelidir. Dilekçede, kararın hangi yönüyle hukuka aykırı olduğu açık, somut ve gerekçeli biçimde anlatılmalıdır.

Bu başvurunun ardından Adalet Bakanlığı dosyayı inceler. Eğer gerçekten “kanunun yanlış uygulandığı” veya “usul hatası yapıldığı” kanaatine varırsa, konuyu Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderir. Başsavcılık da, gerekli görürse dosyayı Yargıtay’a taşır.

İnceleme Aşaması

Yargıtay, dosyayı genellikle evrak üzerinden inceler; duruşma yapılmaz. Bu aşamada şu kriterlere bakılır:

Karar kesinleşmiş mi?

Aykırılık açık ve kanuna aykırı mı?

Düzeltme, sanık aleyhine sonuç doğurur mu?

Hukukun genel ilkeleriyle çelişen bir durum var mı?

Yargıtay yalnızca bu soruların yanıtını arar; delilleri veya olayın esasını yeniden değerlendirmez.

Karar Aşaması

Yargıtay, inceleme sonucunda üç farklı karar verebilir:
1️⃣ Bozma: Hukuka aykırılık tespit edilmişse, kararı bozar.
2️⃣ Reddetme: Aykırılık yoksa başvuru reddedilir.
3️⃣ Kısmi Bozma: Hatanın yalnızca bir bölüme ilişkin olduğu durumlarda, kararın yalnızca o kısmı bozulur.

Bozma kararı, esas itibarıyla yalnızca “hukuk düzeni” için geçerlidir; taraflar için doğrudan sonuç doğurmaz. Ancak lehe bozma hâlinde, mahkeme kararı yeniden değerlendirebilir.

Uygulamada Görülen Sorunlar

Uygulamada en sık karşılaşılan sorunlar şunlardır:

Adalet Bakanlığı’nın başvuruları uzun süre değerlendirmemesi,

Dosyaların Yargıtay’a geç ulaşması,

Aynı konuda farklı Yargıtay dairelerinin farklı kararlar vermesi,

Lehe bozma taleplerinin “aleyhe etkisi olur” gerekçesiyle reddedilmesi.

Bu durumlar, kanun yararına bozma kurumunun daha sistematik ve hızlı işlemesi gerektiğini göstermektedir.

Avukatlar İçin Başvuru ve Savunma Stratejileri

Kanun yararına bozma dilekçesi, klasik bir temyiz dilekçesinden çok daha teknik hazırlanmalıdır. Çünkü burada hedef, bir hakkın korunmasından ziyade, hukuka aykırılığın tespiti ve giderilmesidir.

Dilekçe Yapısı

Başvuruda dikkat edilmesi gereken temel unsurlar:

Kararın tarih, mahkeme, esas ve karar numarası açıkça belirtilmelidir.

Hangi yasa hükmünün ihlal edildiği somut biçimde açıklanmalıdır.

“Genel adalet” ve “hukukun üstünlüğü” kavramlarına vurgu yapılmalıdır.

Yargıtay içtihatlarından örnek verilmelidir.

Stratejik Yaklaşım

Başvurunun kabul edilme olasılığını artırmak için, dilekçede yalnızca kanun maddesi ihlalleri değil, anayasal ilkeler de gerekçe gösterilmelidir. Özellikle “adil yargılanma hakkı” (Anayasa m.36) ve “kanun önünde eşitlik” ilkeleri (m.10) vurgulanmalıdır.

Avukat, sürecin Adalet Bakanlığı aşamasında etkin rol oynamalı, gerekirse dosyanın durumunu takip ederek ek bilgi ve belgeler sunmalıdır.

Uygulamada Etkili Olan Unsurlar

Yargıtay içtihatlarıyla paralellik: Başvuru dilekçesi, mevcut Yargıtay kararlarıyla uyumlu hazırlanmalıdır.

Usul hatalarının net gösterilmesi: Mahkemenin gerekçesindeki hata açık biçimde belirtilmelidir.

Yargılamanın genel ilkeleri: Adalet, orantılılık, kanunilik ve belirlilik ilkeleri mutlaka vurgulanmalıdır.

Başvuru Sonrası Süreç

Başvuru kabul edilmezse, aynı konuda ikinci kez dilekçe verilmesi mümkün değildir. Ancak farklı hukuki dayanaklarla yeniden başvuru yapılabilir.
Eğer Adalet Bakanlığı başvuruyu uygun bulur ve Yargıtay’a taşırsa, avukatın görevi süreci izlemektir. Mahkeme bozma kararını uygulamakla yükümlüdür.

Sık Sorulan Sorular (SSS)

Kanun yararına bozma nedir?

Kesinleşmiş mahkeme kararlarının hukuka aykırılığını gidermek için başvurulan olağanüstü kanun yoludur.

Kimler başvurabilir?

Yalnızca Adalet Bakanı veya onun talimatıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı başvurabilir. Taraflar doğrudan başvuru yapamaz.

Hangi kararlar için uygulanabilir?

Yalnızca kesinleşmiş kararlar için mümkündür. Henüz istinaf veya temyiz aşamasında olan dosyalarda kullanılamaz.

Başvuru süresi var mı?

Kanunda belirli bir süre öngörülmemiştir. Ancak karar kesinleştikten sonra makul süre içinde yapılması gerekir.

Başvuru reddedilirse tekrar başvuru yapılabilir mi?

Aynı gerekçeyle tekrar başvuru yapılamaz. Ancak farklı hukuki dayanaklar gösterilirse yeniden değerlendirme talep edilebilir.

Sanığın aleyhine sonuç doğurur mu?

Hayır. Kanun yararına bozma sanığın aleyhine uygulanamaz. Ceza artırılamaz veya beraat kararı bozulamaz.

Yargıtay’ın kararı bağlayıcı mı?

Evet, ilgili dosya açısından bağlayıcıdır. Ayrıca benzer olaylarda mahkemeler için emsal niteliği taşır.

Hangi hatalar bu yola konu olabilir?

Usul hataları, yanlış yasa maddesinin uygulanması, zamanaşımının göz ardı edilmesi, görevsizlik veya yanlış ceza tayini gibi durumlar.

Başvuruyu kim hazırlar?

Taraflar bir ceza hukuku avukatı aracılığıyla dilekçe hazırlayabilir. Ancak resmi başvuru yetkisi Adalet Bakanlığı’na aittir.

Karar bozulduğunda ne olur?

Sanığın lehine bir durum varsa mahkeme kararı düzeltilir; aksi hâlde bozma yalnızca genel hukuk düzeni için geçerli olur.

SONUÇ

Ceza hukukunda kanun yararına bozma, adalet sisteminde olağanüstü ancak vazgeçilmez bir güvenlik mekanizmasıdır. Bu kurum, kesinleşmiş kararların dahi hukuka uygunluk denetiminden geçmesini sağlayarak, hem birey hem toplum açısından hukukun üstünlüğünü korur. Her ne kadar bireysel başvuru hakkı tanımıyor gibi görünse de, özünde adaletin sürekliliğini güvence altına alır.

Uygulamada, kanun yararına bozma talepleri genellikle açık usul hataları, yanlış ceza hesaplamaları, görevli mahkemenin hatalı belirlenmesi veya zamanaşımının gözden kaçırılması gibi durumlarda gündeme gelir. Bu yönüyle kurum, yalnızca bir “denetim aracı” değil, aynı zamanda yargı sistemine kendini düzeltme yeteneği kazandıran bir mekanizmadır.

Bununla birlikte, başvuru sürecinin yalnızca Adalet Bakanlığı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığıyla yapılabiliyor olması, bireysel erişilebilirlik açısından tartışma konusudur. Hukuk çevrelerinde, belirli koşullar altında avukatlar veya taraflara doğrudan başvuru hakkı tanınmasının, hukuki güvenlik ve eşitlik ilkeleri açısından faydalı olacağı savunulmaktadır.

Her hâlükârda, bu kurumun doğru kullanılması için uzman desteği büyük önem taşır. Başvuru dilekçesinin yasal dayanaklarla hazırlanması, olayın hukuki niteliğinin doğru değerlendirilmesi ve Yargıtay’ın içtihat çizgisine uygun argümanların sunulması gerekir. Aksi hâlde, başvuru değerlendirme aşamasında reddedilebilir.

Bahariye Hukuk olarak, müvekkillerimize ceza hukuku ve ceza davaları kapsamında kanun yolları konusunda kapsamlı danışmanlık sunuyoruz. Özellikle kanun yararına bozma, yargılamanın yenilenmesi ve temyiz başvuruları gibi karmaşık süreçlerde, deneyimli ceza hukuku avukatı kadromuzla süreci hukuki titizlik içinde yürütmekteyiz.

İstanbul merkezli ekibimiz, Kadıköy ceza avukatı olarak yalnızca yerel değil, ülke genelinde yürütülen ceza davalarında etkin temsil sağlamaktadır. Hukuka aykırılığın düzeltilmesi, yalnızca bireyin değil, tüm adalet sisteminin güvenilirliği açısından hayati önem taşır.

Sonuç olarak; kanun yararına bozma, ceza yargılamasında “adaletin son durağı” olarak görülebilir. Çünkü adaletin gecikmesi bazen hatadan kaynaklanır, ama hukukun kendi içinde bu hatayı düzeltme iradesi varsa, işte o zaman gerçek anlamda adalet sağlanmış olur.

📞 Hukuki durumunuzu değerlendirmek ve süreci haklarınızı koruyarak yönetmek için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Hizmetlerimize ve bilgilendirici içeriklerimize ulaşmak için YouTube kanalımızı da ziyaret edebilirsiniz.

📞 Hemen İletişime Geçin

📍 Ofisimiz: Caferağa Mahallesi General Asım Gündüz Caddesi No:102/3 Kadıköy/İSTANBUL
📞 Telefon: 0533 558 68 87
🌐 Web: https://bahariyehukuk.com/
🗺️ Yol tarifi için tıklayın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Retype the CAPTCHA code from the image
Change the CAPTCHA code