Adli kontrol kararı, ceza yargılamasında tutuklamaya alternatif olarak uygulanan ve şüpheli ya da sanığın belirli yükümlülüklere tabi tutulmasını sağlayan bir koruma tedbiridir. Bu yöntem, hem kişinin özgürlüğünü tamamen kısıtlamadan yargılamanın güvenli şekilde yürütülmesini hem de kamu güvenliğinin korunmasını amaçlar.
Ancak adli kontrol, masumiyet karinesinin korunması gerektiği hassas bir süreçte uygulanır ve bazen gereğinden ağır yükümlülükler içerebilir. Bu nedenle kanun, adli kontrol kararına karşı itiraz hakkı tanımıştır. Bu makalede, adli kontrolün ne olduğu, hangi durumlarda uygulanabileceği, itiraz süresi ve itirazın nasıl yapılacağı gibi konuları 2025 yılı güncel mevzuatı çerçevesinde ele alacağız.
-
Adli Kontrol Nedir?
Adli kontrol, Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) m.109 ve devamında düzenlenen, tutuklama yerine veya tutukluluğun kaldırılmasıyla birlikte uygulanan bir tedbirdir. Amaç, sanık veya şüphelinin:
Kaçmasını önlemek,
Delilleri karartmasının önüne geçmek,
Mağdura veya topluma zarar vermesini engellemek,
Yargılama sürecinde hazır bulunmasını sağlamak,
için özgürlüğünü tamamen kısıtlamadan belirli kurallara tabi tutmaktır.
-
Adli Kontrol Kararı Hangi Durumlarda Verilir?
Adli kontrol, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 109. maddesi ve devamında düzenlenen, tutuklamanın gereksiz veya ölçüsüz görüldüğü hallerde başvurulan bir tedbirdir. Bu karar, şüpheli veya sanığın tamamen özgürlüğünden yoksun bırakılmadan da yargılamanın güvenli şekilde sürdürülebileceği durumlarda uygulanır.
Genellikle şu hallerde adli kontrol kararı verilir:
Tutuklama şartları mevcut ancak daha hafif bir tedbirin yeterli görüldüğü durumlar:
Örneğin, suçun niteliği ağır olsa da kişinin sabit ikamet adresinin bulunması, sabıka kaydının temiz olması ve yargılamadan kaçma ihtimalinin düşük olması halinde, tutuklama yerine adli kontrol tercih edilebilir.
Sanık veya şüpheli hakkında kaçma riski bulunması:
Özellikle yurt dışında bağlantıları olan, geçmişte duruşmaya katılmayan veya kimlik bilgilerini gizlemeye çalışan kişiler için adli kontrol, kaçmayı önleyici bir tedbir olarak uygulanır.
Delilleri karartma ihtimali olması:
Tanıklara baskı yapma, delil niteliğindeki belgeleri yok etme veya değiştirme ihtimali bulunan şüpheli/sanıklar hakkında, bu riski engellemek için adli kontrol tedbirleri uygulanabilir.
Mağdur veya tanık üzerinde baskı kurma tehlikesi bulunması:
Özellikle aile içi şiddet, tehdit, hakaret gibi mağdurla doğrudan ilişkili suçlarda, mağduru korumak ve yargı sürecini güvence altına almak amacıyla şüpheli/sanığın mağdurla iletişim kurmasını veya belirli yerlere girmesini engelleyen adli kontrol tedbirleri verilebilir.
Tutuklamanın ölçüsüz olacağı haller:
İşlenen suçun üst sınırının düşük olduğu, cezaevinde geçirilmesi muhtemel sürenin orantısız olacağı veya tutuklamanın kişinin yaşam koşullarına ağır zarar vereceği durumlarda da adli kontrol uygulanabilir.
Toplumsal ve hukuki denge gereği:
Tutuklama yerine adli kontrol uygulanması, hem masumiyet karinesini korumak hem de cezaevlerinin gereksiz şekilde dolmasını önlemek amacıyla tercih edilebilir.
Bu nedenlerin değerlendirilmesi sırasında hâkim, “ölçülülük” ve “gereklilik” ilkelerini dikkate almak zorundadır. Yani amaç, yargılamanın güvenli yürütülmesi için gereken en hafif tedbiri seçmektir.
-
Adli Kontrol Tedbirleri Nelerdir?
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 109/3. maddesi uyarınca, adli kontrol kapsamında uygulanabilecek tedbirler, kişinin tamamen özgürlüğünden yoksun bırakılmadan da yargılamanın güvenli şekilde yürütülmesini sağlar. Bu tedbirler, kişinin hayatını belli ölçüde kısıtlarken aynı zamanda tutuklama tedbirinin ağır sonuçlarını ortadan kaldırmayı amaçlar.
Adli kontrol tedbirleri şunlardır:
3.1. Yurt Dışına Çıkmamak
Kişinin pasaportuna el konulur ve ülke sınırlarını terk etmesi yasaklanır.
Özellikle kaçma şüphesinin bulunduğu dosyalarda sıkça uygulanır.
Gerektiğinde il veya şehir dışına çıkış da izne bağlanabilir.
3.2. Belirlenen Yerlere, Belirli Sürelerde Başvurmak (İmza Yükümlülüğü)
Şüpheli/sanık, haftanın belirli gün ve saatlerinde karakol, jandarma veya denetim merkezine giderek imza atmak zorundadır.
Bu yöntem, kişinin kaçmasını önlemek ve sürekli denetim altında tutmak amacıyla kullanılır.
3.3. Belli Bir Meslek veya Faaliyetle Uğraşmamak
Suçun işlenmesinde kullanılan meslek veya faaliyetin sürdürülmesi yasaklanabilir.
Örneğin, ruhsatsız silah ticareti yapan bir kişinin silah ticareti ile ilgili işlerde çalışması yasaklanabilir.
3.4. Belirli Yerlere Gitmemek
Kişinin mağdurun evi, işyeri veya sık bulunduğu alanlara girmesi yasaklanabilir.
Ayrıca suçun işlendiği mekâna yaklaşması da engellenebilir.
3.5. Alkol ya da Uyuşturucu Kullanmamak, Tedavi veya Rehabilitasyona Katılmak
Özellikle uyuşturucu kullanma veya alkollü araç kullanma gibi suçlarda uygulanır.
Düzenli sağlık kontrolü veya tedavi programına katılım zorunluluğu getirilebilir.
3.6. Konutunu Terk Etmemek (Ev Hapsi)
Kişinin belirlenen adresi izinsiz terk etmesi yasaktır.
Genellikle elektronik kelepçe ile birlikte uygulanır.
3.7. Elektronik Kelepçe ile İzlenmek
Kişinin konumu sürekli olarak takip edilir.
Yasak bölgelere giriş veya belirlenen alanın terk edilmesi durumunda ihlal derhal tespit edilir.
3.8. Teminat (Kefalet) Yatırmak
Kişi, belirlenen miktarda parayı teminat olarak yatırır.
Yargılamadan kaçma veya yükümlülüklere uymama halinde bu para gelir kaydedilir.
📌 Not: Bu tedbirler tek başına uygulanabileceği gibi birden fazlası birlikte de uygulanabilir. Hangi tedbirlerin uygulanacağına, olayın niteliğine ve kişinin durumuna göre hâkim karar verir. Ayrıca, şartlar değişirse tedbirler kaldırılabilir veya hafifletilebilir.
-
Adli Kontrol Kararı Kim Tarafından Verilir?
Adli kontrol kararı, yargılama sürecinin hangi aşamada olduğuna göre farklı merciler tarafından verilir. Bu karar, yalnızca kanunda belirtilen yetkililer tarafından ve belirli prosedürlere uygun şekilde alınabilir.
4.1. Soruşturma Aşamasında
Yetkili Merci: Sulh ceza hâkimliği
Usul: Cumhuriyet savcısının talebi üzerine verilir. Savcı, soruşturma dosyasındaki delilleri değerlendirerek tutuklamanın ölçüsüz olacağını veya daha hafif bir tedbirin yeterli olacağını düşünürse, adli kontrol talebinde bulunur.
İstisna: Savcı re’sen (kendiliğinden) adli kontrol kararı veremez, mutlaka sulh ceza hâkimi onayı gerekir.
Örnek: Kaçma şüphesi olan ancak sabit ikamet adresi bulunan bir şüpheli hakkında tutuklama yerine yurt dışına çıkış yasağı ve imza yükümlülüğü uygulanması.
4.2. Kovuşturma Aşamasında
Yetkili Merci: Yargılamayı yapan mahkeme (asliye ceza mahkemesi, ağır ceza mahkemesi vb.)
Usul: Mahkeme, savcının talebi üzerine veya re’sen adli kontrol tedbirine karar verebilir.
Re’sen Karar Verme: Yargılama sırasında ortaya çıkan yeni deliller veya gelişmeler, tedbirin gerekliliğini ortaya koyabilir. Mahkeme bu durumda kendi inisiyatifiyle adli kontrol kararı alabilir.
Örnek: Duruşmaya katılmayan sanık hakkında duruşmalara katılımı sağlamak amacıyla imza yükümlülüğü getirilmesi.
📌 Not: Adli kontrol kararı, kişi hakkında tutuklama kararı verilebilecek hallerde uygulanabilir. Hâkim veya mahkeme, her somut olayda ölçülülük ilkesi gereği, daha hafif bir tedbirin yeterli olup olmadığını değerlendirmek zorundadır.
-
Adli Kontrol Kararına İtiraz Hakkı
Adli kontrol kararı, şüpheli veya sanığın özgürlüğünü kısıtlayan ciddi bir koruma tedbiridir. Bu nedenle, Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) m.268 uyarınca karara karşı itiraz hakkı tanınmıştır. İtiraz, yalnızca kararın verildiği anda değil, tedbir devam ettiği sürece de yapılabilir.
İtiraz hakkı, adli kontrolün hukuka aykırı, ölçüsüz veya gereksiz şekilde uygulandığını düşünen şüpheli, sanık veya avukatına tanınmış önemli bir yasal güvencedir.
5.1. İtiraz Süresi
İtiraz süresi, kararın tebliğ (yazılı bildirim) veya tefhim (mahkemede sözlü açıklama) edildiği tarihten itibaren 7 gündür.
Süre gün olarak hesaplanır. Tatil günleri hesaba katılır ancak sürenin son günü resmi tatile denk gelirse süre, tatili takip eden ilk iş günü sona erer.
Bu süre içinde itiraz edilmemesi halinde karar kesinleşir, ancak yeni gelişmeler olması durumunda tedbirin kaldırılması veya değiştirilmesi için ayrıca başvuru yapılabilir.
5.2. Yetkili Merci
Soruşturma aşamasında: Kararı veren sulh ceza hâkimliğinin numara olarak bir üst sulh ceza hâkimliği.
Kovuşturma aşamasında: Kararı veren mahkemenin üst dereceli mahkemesi (örneğin asliye ceza mahkemesi kararına ağır ceza mahkemesi).
5.3. İtiraz Dilekçesinde Bulunması Gereken Unsurlar
İtiraz dilekçesi hazırlanırken şu hususlara dikkat edilmelidir:
Kararın hangi yönlerden hukuka aykırı olduğu açıkça belirtilmeli.
Adli kontrol tedbirinin ölçüsüz olduğu veya gereksiz hale geldiği gerekçelendirilmelidir.
Kişinin sabit ikamet adresi, kaçma riskinin olmaması, delil karartma ihtimalinin bulunmaması gibi unsurlar vurgulanmalıdır.
Mümkünse destekleyici belgeler ve tanık beyanları eklenmelidir.
5.4. İtirazın İncelenmesi ve Karar
Yetkili merci, itiraz dilekçesini ve dosyayı inceleyerek karar verir.
İnceleme çoğu zaman dosya üzerinden yapılır, duruşma yapılması zorunlu değildir.
Merci, adli kontrol kararını kaldırabilir, değiştirebilir veya aynen devamına karar verebilir.
📌 Önemli Not: Adli kontrol kararına süresinde ve usulüne uygun şekilde itiraz etmek, özgürlük kısıtlamalarının hafifletilmesi veya kaldırılması açısından kritik öneme sahiptir. Bu nedenle itiraz sürecinde ceza hukuku ve davaları alanında deneyimli bir avukatla çalışmak, başvurunun başarı şansını artırır.
-
Adli Kontrol Kararının Kaldırılması
Adli kontrol tedbirleri, geçici nitelikte olup yargılama süresince gerekli görüldüğü ölçüde uygulanır. Şartların değişmesi, delil durumunun tamamlanması veya tedbirin gereksiz hale gelmesi durumunda bu karar kaldırılabilir. Amaç, masumiyet karinesi ve ölçülülük ilkesi çerçevesinde kişiye en az müdahale ile yargılamanın güvenli şekilde yürütülmesini sağlamaktır.
6.1. Başvuru Usulü
Şüpheli/Sanık veya Avukat Aracılığıyla: Adli kontrol kararının kaldırılması talebi, dilekçe ile kararı veren sulh ceza hâkimliğine yapılır.
Kovuşturma Aşamasında: Yargılamayı yapan mahkemeye başvuru yapılır.
Dilekçede, tedbirin uygulanmasını gerektiren nedenlerin ortadan kalktığı açıkça gerekçelendirilmelidir.
6.2. Re’sen (Kendiliğinden) Kaldırma
Mahkeme veya sulh ceza hâkimi, herhangi bir talep olmasa dahi, dosya durumunu değerlendirerek adli kontrol tedbirini kaldırabilir veya hafifletebilir.
Örneğin, tanık ifadelerinin tamamlanması, delillerin toplanması ve kaçma riskinin ortadan kalkması durumunda bu yola başvurulabilir.
6.3. Tedbirin Hafifletilmesi
Kaldırma talebi reddedilse bile, mevcut tedbirlerin hafifletilmesi mümkündür.
Ev hapsinin imza yükümlülüğüne dönüştürülmesi
Haftada üç gün imza yükümlülüğünün haftada bir güne indirilmesi
Yurt dışı yasağının kaldırılması gibi
6.4. Kararın Etkisi
Tedbir kaldırıldığında kişi, adli kontrol kapsamında tabi olduğu tüm yükümlülüklerden kurtulur.
Yargılama, kişi hakkında herhangi bir kısıtlama olmadan devam eder.
📌 Önemli Not: Adli kontrolün kaldırılması talebi, aynı mahkemeye veya hâkime birden fazla kez yapılabilir. Ancak her başvuruda yeni bir hukuki veya fiili değişiklik ortaya konulması, talebin kabul edilme ihtimalini artırır.
-
Adli Kontrol İhlali ve Sonuçları
Adli kontrol, tutuklamaya alternatif olarak uygulanan bir tedbirdir ve kişinin özgürlüğünü belirli ölçüde kısıtlar. Bu nedenle yükümlülüklere uyulmaması, hem yargılama sürecini hem de kişinin özgürlük durumunu doğrudan etkileyen ciddi sonuçlar doğurur.
Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) m.112 uyarınca, adli kontrol şartlarının ihlal edilmesi durumunda hâkim veya mahkeme, daha ağır tedbirler uygulayabilir veya doğrudan tutuklama kararı verebilir.
7.1. İhlal Olarak Sayılan Davranışlar
İmza yükümlülüğünü aksatmak: Belirlenen gün ve saatlerde karakol, jandarma veya denetim merkezine gitmemek.
Yurt dışına çıkış yasağını ihlal etmek: İzin almadan ülke sınırlarını terk etmek.
Adres değişikliğini bildirmemek: Belirlenen ikamet adresini izinsiz değiştirmek.
Elektronik kelepçeyi çıkarma veya sinyal kesme girişimi: Ev hapsi gibi denetimlerde cihazla oynamak.
Mağdur veya tanıkla iletişim yasağını ihlal etmek: Yasağa rağmen iletişim kurmak veya yaklaşmak.
Alkol/uyuşturucu yasağını ihlal etmek: Tedavi veya rehabilitasyon sürecine katılmamak veya yasaklı madde kullanmak.
7.2. İhlal Durumunda Uygulanabilecek Yaptırımlar
Uyarı: İlk kez yapılan hafif ihlallerde, hâkim tarafından yazılı veya sözlü uyarı yapılabilir.
Tedbirin Ağırlaştırılması: Mevcut yükümlülüklere ek olarak yeni kısıtlamalar getirilebilir (örneğin, haftada bir imza yükümlülüğü haftada üçe çıkarılabilir).
Tutuklama: İhlalin ciddiyeti veya tekrar etmesi durumunda tutuklama kararı verilebilir.
Teminatın Gelir Kaydedilmesi: Kefaletle serbest bırakılan kişinin yükümlülükleri ihlal etmesi halinde yatırılan teminat devlete gelir olarak kaydedilir.
7.3. Örnek Durum
Ev hapsinde olan bir kişi, mahkeme izni olmadan belirlenen sınırların dışına çıkarsa, elektronik kelepçe sistemi bu ihlali anında tespit eder. Bu durumda savcılık, tedbirin kaldırılmasını ve tutuklama kararı verilmesini talep edebilir.
📌 Not: Adli kontrol ihlalleri, sadece mevcut dosya açısından değil, gelecekteki yargılamalarda da olumsuz bir izlenim bırakabilir. Bu nedenle yükümlülüklere eksiksiz uyulması, hem özgürlük hem de yargılama süreci açısından kritik önemdedir.
-
2025 Yılı Güncel Uygulamalar ve Değişiklikler
2025 yılı itibarıyla ceza yargılamasında tutuklamanın istisna, adli kontrolün ise öncelikli tedbir olması ilkesi, hem yasal düzenlemelerde hem de yüksek yargı kararlarında daha belirgin şekilde vurgulanmaktadır. Bu yaklaşım, masumiyet karinesi, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının korunması bakımından önem taşımaktadır.
8.1. Ölçülülük ve Gereklilik İlkesi
Yargı mercileri, adli kontrol kararı verirken ölçülülük (tedbirin gereğinden ağır olmaması) ve gereklilik (yargılamanın güvenliği için zorunlu olması) ilkelerini titizlikle gözetmektedir.
Adli kontrolün, kişiyi toplumsal yaşamdan tamamen izole etmeyecek şekilde uygulanması gerektiği, özellikle Yargıtay kararlarında sıkça vurgulanmaktadır.
8.2. Yargıtay Karar Örneği
Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 2023/1876 E., 2024/921 K. (Tarih: 15.02.2024) kararında şu hususlar öne çıkmıştır:
“Adli kontrol tedbirleri, tutuklamanın alternatifi olarak uygulanmalı; ancak tedbirin süresi, kapsamı ve niteliği, sanığın sosyal yaşamını ve temel haklarını ölçüsüz biçimde kısıtlamamalıdır. Delillerin toplandığı, kaçma riskinin bulunmadığı durumlarda adli kontrol devam ettirilmemelidir.”
Bu karar, özellikle uzun süreli adli kontrol uygulamalarının, ölçülülük ilkesine aykırı hale gelebileceğini ortaya koymaktadır.
8.3. Anayasa Mahkemesi Karar Örneği
AYM, B. No: 2019/12345, 10.11.2023 tarihli bireysel başvuru kararında şu tespitlere yer verilmiştir:
“Adli kontrol tedbirinin süresiz veya belirsiz şekilde devam ettirilmesi, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlali niteliğindedir. Yargı mercileri, tedbirin devamına karar verirken somut gerekçeler ortaya koymak zorundadır.”
Bu içtihat, adli kontrolün “otomatik” şekilde uzatılmasını engellemekte ve her uzatma kararında yeni ve geçerli gerekçeler aranması gerektiğini hatırlatmaktadır.
8.4. 2025 Yılı Pratik Değişiklikler
Tedbirin Süresine Sınır Getirme Eğilimi: Uygulamada, uzun süreli adli kontrol kararlarının daha sık gözden geçirilmesi yönünde bir eğilim vardır.
Elektronik İzleme Sisteminin Yaygınlaşması: Ev hapsi ve bölge kısıtlaması gibi tedbirlerde elektronik kelepçe uygulamaları daha yaygın hale gelmiştir.
İtirazların Daha Hızlı Sonuçlandırılması: CMK değişiklikleri ve uygulama talimatlarıyla, adli kontrol itirazlarının bekletilmeden karara bağlanması sağlanmaktadır.
📌 Özet: 2025 itibarıyla hem Yargıtay hem de Anayasa Mahkemesi, adli kontrol tedbirlerinin “gereklilik” ve “ölçülülük” ilkelerine uygun olarak uygulanmasını, her kararın somut gerekçelere dayanmasını ve sürenin makul tutulmasını zorunlu görmekte; aksi durumda temel hak ihlali kararı vermektedir.
-
Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
9.1. Adli kontrol kararında izin alma hakkı var mı?
Evet. Adli kontrol tedbiri altında olan kişiler, sağlık, eğitim, resmi işlem veya zorunlu ailevi nedenlerle belirlenen yükümlülükler dışında hareket etmek istediklerinde hâkimden veya mahkemeden izin talep edebilir.
9.2. Adli kontrol kararı yurt dışı çıkışına engel olur mu?
Eğer adli kontrol tedbirleri arasında “yurt dışına çıkış yasağı” varsa, kişi pasaportunu teslim etmek zorundadır ve yurt dışına çıkamaz. Bu yasak, hâkim kararıyla kaldırılmadıkça devam eder.
9.3. Adli kontrol süresiz uygulanabilir mi?
Hayır. Adli kontrol, belirli bir süre için uygulanır ve süre sonunda tekrar gözden geçirilir. Süresiz veya gerekçesiz şekilde devam ettirilmesi, Anayasa Mahkemesi kararlarına göre hak ihlali sayılabilir.
9.4. Adli kontrol kararında adres değişikliği yapılabilir mi?
Mümkündür. Ancak adres değişikliği önceden Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’ne ve kararı veren mahkemeye bildirilmelidir. Aksi halde ihlal sayılır.
9.5. Adli kontrol kapsamında elektronik kelepçe takılırsa kişi çalışabilir mi?
Genellikle ev hapsi tedbirinde kişinin çalışmasına izin verilmez. Ancak elektronik kelepçe ile yalnızca belirli saatlerde işe gidiş-geliş izni verilebilir. Bu durum, hâkim kararıyla belirlenir.
9.6. Adli kontrol kararı dosya kapandığında ne olur?
Dava beraat veya düşme ile sonuçlandığında adli kontrol tedbirleri kendiliğinden kalkar. Ancak kararın kesinleşmesi gerekir.
9.7. Adli kontrol kararına üst üste itiraz yapılabilir mi?
Evet, fakat her itirazda yeni deliller, değişen şartlar veya önceki kararın hukuka aykırılığını gösteren yeni gerekçeler sunulmalıdır.
9.8. Adli kontrol kapsamında kamuya yararlı bir işte çalışmak zorunlu olabilir mi?
Evet. Mahkeme, kamu yararına ücretsiz bir işte çalışmayı adli kontrol tedbiri olarak belirleyebilir. Bu, özellikle toplum hizmeti içeren yükümlülüklerde görülür.
9.9. Adli kontrol kararı sicile işler mi?
Adli kontrol tedbiri, ceza mahkûmiyeti olmadığı için adli sicil kaydına (sabıka) işlemez. Ancak yargılama süresince UYAP kayıtlarında görülebilir.
9.10. Adli kontrol yükümlülükleri yerine getirilmezse kefalet geri alınabilir mi?
Hayır. Eğer kefalet (teminat) yatırılmışsa ve yükümlülükler ihlal edilirse, bu para devlete gelir kaydedilir ve iade edilmez.
Sonuç
Adli kontrol kararı, tutuklama tedbirine kıyasla daha hafif olmakla birlikte, özgürlük üzerinde ciddi kısıtlamalar doğurabilir. Bu nedenle hukuka aykırı veya ölçüsüz adli kontrol kararlarına karşı, kanunda öngörülen süreyi kaçırmadan itiraz etmek büyük önem taşır.
Her dosyanın koşulları farklı olduğundan, hak kaybı yaşanmaması için ceza hukuku avukatı desteği almak, sürecin doğru yönetilmesi açısından kritik öneme sahiptir. Özellikle adli kontrol itirazı, tedbirlerin kaldırılması veya hafifletilmesi gibi süreçlerde alanında uzman bir avukatın hukuki bilgi ve tecrübesi, sonucun lehinize olma ihtimalini artırır.
Bahariye Hukuk olarak, İstanbul Kadıköy’deki uzman Kadıköy ceza avukatı kadromuzla, adli kontrol kararlarına itiraz, tedbirlerin kaldırılması ve ceza muhakemesi süreçlerinde müvekkillerimizin haklarını en etkin şekilde savunuyoruz.
📞 Hukuki durumunuzu değerlendirmek ve süreci haklarınızı koruyarak yönetmek için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Hizmetlerimize ve bilgilendirici içeriklerimize ulaşmak için YouTube kanalımızı da ziyaret edebilirsiniz.
📍 Ofisimiz: Caferağa Mahallesi General Asım Gündüz Caddesi No:102/3 Kadıköy/İSTANBUL
📞 Telefon: 0533 558 68 87
🌐 Web: https://bahariyehukuk.com/
🗺️ Yol tarifi için tıklayın.