Telefonla dolandırıcılık suçu, son yıllarda Türkiye’de en çok gündeme gelen suç tiplerinden biridir. Özellikle teknolojinin gelişmesi, mobil hatların kolayca temin edilebilmesi ve internet üzerinden sahte numaraların kullanılabilmesi, bu suçun hem sayısını hem de çeşitliliğini artırmıştır. Dolandırıcılar, genellikle kendilerini polis, savcı, hâkim, bankacı ya da resmi kurum çalışanı gibi tanıtarak vatandaşları aldatmakta; onların korkularını, güven duygusunu ya da bilgisizliklerini istismar ederek menfaat sağlamaktadır.

Bu suçun toplumda bu kadar yaygın hale gelmesinin en önemli nedenlerinden biri, mağdurların duygularına hitap eden yöntemlerin kullanılmasıdır. Örneğin, “kimliğiniz terör örgütüyle bağlantılı bulundu”, “hesabınızdaki parayı acilen devlet hesabına yatırmanız gerekiyor” ya da “kartınız kopyalandı, bilgilerinizi bizimle paylaşmazsanız hesabınız boşaltılacak” gibi cümleler, sıradan vatandaşların paniğe kapılmasına yol açmaktadır. Bazı durumlarda da mağdurlar “ödül kazandınız” ya da “krediniz onaylandı” gibi umut verici söylemlerle kandırılmakta, bu yolla da haksız kazanç elde edilmektedir.

Telefonla dolandırıcılık suçu, yalnızca mağduru değil, toplumun geneline yayılan güven duygusunu da zedeleyen bir suçtur. Çünkü vatandaşlar, kendilerini arayan kişilerin gerçekten kamu görevlisi olup olmadığını sorgulamadan hareket etmekte ve bu nedenle ciddi mağduriyetler yaşamaktadır. Özellikle yaşlılar, bankacılık işlemlerine hâkim olmayan kişiler ya da hukuki bilgisi sınırlı olan vatandaşlar, bu suçun en sık mağdurları arasında yer almaktadır.

Türk Ceza Kanunu, bu tür eylemleri sıradan bir aldatma davranışı olarak değil, ağır yaptırımlara bağlanan nitelikli dolandırıcılık suçu kapsamında değerlendirmektedir. Dolayısıyla telefonla dolandırıcılık, basit bir “yalan söyleme” fiili değil, mağdurun malvarlığı üzerinde doğrudan etkili olan ve genellikle planlı, örgütlü şekilde işlenen ciddi bir suçtur.

Bu yazıda, telefonla dolandırıcılık suçunun tanımı, unsurları, cezai yaptırımları, Yargıtay kararlarıyla şekillenen uygulamaları ve mağdurların sahip olduğu hukuki başvuru yolları ayrıntılı olarak ele alınacaktır. Ayrıca, bu suçla mücadelede devletin aldığı önlemler ve vatandaşların dikkat etmesi gereken noktalar üzerinde de durulacaktır. Böylece, hem hukuki hem de pratik açıdan yol gösterici bir içerik ortaya konulacaktır.

İçindekiler

Telefonla Dolandırıcılığın Toplumsal Etkileri

Telefonla dolandırıcılık suçu, yalnızca bireyleri değil, tüm toplumun güvenlik algısını etkileyen bir suç tipidir. Dolandırıcıların kullandığı yöntemler genellikle devlet otoritesini taklit etmeye dayanır. “Savcıyım, polis memuruyum” ya da “Bankadan arıyorum” gibi ifadelerle başlayan konuşmalar, mağdurların reflekslerini devreye sokar. İnsanlar çoğu zaman devlet otoritesine karşı sorgulayıcı değil, itaatkâr bir tavır sergiler. Bu psikolojik durum, dolandırıcıların işini kolaylaştırır.

Toplumsal açıdan bu suçun en önemli zararı, devlete duyulan güveni sarsmasıdır. Çünkü vatandaş, kendisini arayan kişinin gerçekten kamu görevlisi olup olmadığını sorgulamakta zorlanır. Bu nedenle gerçek polis ya da savcı aradığında bile kuşku duymak zorunda kalır. Yani bireysel mağduriyetin ötesinde, toplum genelinde bir güvensizlik ortamı doğar.

Bir diğer toplumsal etki, ekonomik kayıplardır. Telefon dolandırıcılığı vakalarında mağdurların kayıpları küçük meblağlardan yüz binlerce liraya kadar değişebilmektedir. Özellikle birikimlerini güvenli bir şekilde saklamak isteyen yaşlı bireylerin, hayat boyu emekleri bir telefonla kaybolabilmektedir. Bu tür olayların haberlerde sıkça yer alması, toplumun büyük kesiminde endişe ve panik yaratmaktadır.

Dolandırıcıların Kullandığı Senaryolar ve Psikolojik Taktikler

Telefonla dolandırıcılık suçunun başarılı olmasında en kritik unsur, dolandırıcıların geliştirdiği inandırıcı senaryolardır. Bu senaryolar yalnızca teknik olarak değil, psikolojik olarak da mağduru manipüle etmeye yöneliktir.

Korku Temelli Senaryolar

“Kimliğiniz terör örgütlerinin eline geçti, banka hesaplarınız risk altında.”

“Savcıyım, sizin adınıza işlem yapılmazsa gözaltına alınacaksınız.”

Bu tür senaryolar mağdurun paniğe kapılmasını sağlar. Panik halinde düşünen bir kişi mantıklı değerlendirme yapamayabilir ve yönlendirmelere uyar.

Güven ve Umut Temelli Senaryolar

“Büyük ikramiye kazandınız, vergisini yatırırsanız ödülünüzü alabilirsiniz.”

“Bankadan arıyoruz, kartınıza özel avantajlı bir kredi limiti açıldı.”

Bu senaryolarda ise mağdurun umut duygusu sömürülür. İnsanların kolay kazanç ya da fırsat elde etme isteği, onları tuzağa düşürür.

Psikolojik Baskı Taktikleri

Dolandırıcılar konuşma sırasında mağdura sürekli baskı yapar.

Acele ettirme: “Süre dolmak üzere, hemen işlem yapmanız gerekiyor.”

İzolasyon: “Kimseye söylemeyin, gizli bir operasyon yürütüyoruz.”

Tehdit: “Söylediklerimizi yapmazsanız hakkınızda işlem başlatacağız.”

Bu taktikler, mağdurun düşünme süresini kısaltarak ani kararlar vermesine yol açar.

Mağdurların Karşılaştığı Zorluklar ve Hukuki Haklar

Telefonla dolandırıcılığa maruz kalan kişilerin yaşadığı en büyük zorluk, utanma ve çekinme duygusudur. Pek çok mağdur, dolandırıldığını fark ettiğinde “nasıl bu kadar saf olabildim” diyerek kendini suçlar ve çoğu zaman şikâyette bulunmaz. Oysa bu sessizlik, dolandırıcıların daha fazla kişiyi kandırmasına zemin hazırlar.

Hukuki Başvuru Hakları

Cumhuriyet Savcılığına Suç Duyurusu: Mağdurlar, doğrudan savcılığa başvurabilir.

Emniyet Birimleri: Polis veya jandarma karakollarına gidilerek suç ihbarında bulunulabilir.

Banka ve BTK Bildirimi: Eğer para transferi gerçekleştiyse, banka ve Bilgi Teknolojileri Kurumu (BTK) bilgilendirilmeli, hesap bloke talebi yapılmalıdır.

Maddi Zararın Telafisi

Telefon dolandırıcılığında mağdurların paralarının tamamını geri alması her zaman mümkün olmayabilir. Ancak failin yakalanması ve yargılama sonucunda tazminat davası açılması halinde zararın karşılanması mümkündür. Bunun için ayrı bir hukuk davası veya dolandırıcılık davası da açılabilir.

Psikolojik Boyut

Dolandırılan kişiler yalnızca maddi kayıp yaşamaz; aynı zamanda ciddi psikolojik etkilerle de karşılaşır. Güven duygusunu kaybeden birey, uzun süre telefon aramalarına karşı kuşkuyla yaklaşır. Bu nedenle mağdurların hukuki süreci takip ederken psikolojik destek almaları da önemlidir.

Soruşturma ve Kovuşturma Sürecinde Karşılaşılan Güçlükler

Telefonla dolandırıcılık suçlarında en büyük zorluk, faillerin kimliklerinin ve yerlerinin tespit edilmesidir. Dolandırıcılar genellikle başkalarının adına kayıtlı hatlar, yurt dışından yönlendirilen numaralar veya internet tabanlı sahte arama sistemleri (spoofing) kullanır. Bu nedenle kolluk kuvvetlerinin teknik takip ve bilişim uzmanlığına dayalı çalışmaları büyük önem taşır.

Soruşturma sürecinde mağdurun şikâyeti olmazsa savcılık çoğu zaman harekete geçmez. Ancak suçun kamu güvenine etkisi nedeniyle bazı durumlarda resen soruşturma da yürütülebilir. Failin tespiti halinde ise hızlıca malvarlığına el koyma, banka hesaplarının dondurulması gibi önlemler alınır.

Kovuşturma aşamasında ise genellikle mağdurların şikâyetleri ve banka hareketleri en önemli delil kaynağıdır. Fakat dolandırıcıların sahte isimler kullanması, paraları üçüncü kişiler üzerinden aktarması, hatta kripto para sistemlerini devreye sokması yargılamayı güçleştirir. Bu nedenle Yargıtay, benzer davalarda “örgütlü suç” nitelendirmesine giderek cezaları ağırlaştırmaktadır.

Yargıtay Kararlarıyla Güncel Uygulamalar

Telefonla dolandırıcılık suçunda Yargıtay’ın içtihatları oldukça belirleyicidir. Özellikle şu noktalarda net çizgiler vardır:

Kamu Görevlisi Kılığına Girme: Yargıtay, kendini savcı, polis ya da hâkim gibi tanıtan faillerin davranışlarını doğrudan nitelikli dolandırıcılık kapsamında değerlendirir.

Mağdurun Dikkatsizliği: Bazı mağdurların kolayca inanması, suçun oluşmasını engellemez. Yargıtay’a göre, failin hileli davranışı mağdurun iradesini sakatlamaya yeterliyse suç tamamlanmıştır.

Teşebbüs Hali: Eğer mağdur parayı yatırmadan dolandırıldığını fark ederse suç, teşebbüs aşamasında kalır. Bu durumda da ceza vardır, ancak daha hafif uygulanır.

Örgütlü Suç Niteliği: Son dönemde verilen kararlarda, aynı yöntemle birçok kişiyi kandıran gruplar “örgütlü suç” kapsamında değerlendirilmekte ve cezalar artırılmaktadır.

Yargıtay kararları, alt derece mahkemelerine yol gösterici nitelikte olduğundan, uygulamada standartlaşmayı sağlar. Bu içtihatlar sayesinde vatandaşların mağduriyetlerinin önlenmesi ve caydırıcılığın artırılması hedeflenir.

Telefonla Dolandırıcılıkta Cezalar ve Caydırıcılık Tartışmaları

Telefonla dolandırıcılık suçunda cezalar, Türk Ceza Kanunu’na göre oldukça ağırdır. Basit dolandırıcılıkta 1 ila 5 yıl arası hapis cezası öngörülürken, telefon yoluyla ve kamu görevlisi sıfatı kullanılarak işlendiğinde 4 ila 10 yıl hapis cezası ve ayrıca adli para cezası söz konusudur.

Ancak bu cezaların caydırıcı olup olmadığı tartışmalıdır. Çünkü failler genellikle yakalanana kadar çok sayıda kişiyi mağdur eder. Bazı davalarda failin elde ettiği haksız kazanç, aldığı cezalardan daha yüksek olabilir. Bu nedenle, mağdurlar ve hukukçular, yalnızca cezaların değil, önleyici tedbirlerin de artırılması gerektiğini savunmaktadır.

Teknik Önlemler: Operatörlerin sahte numaraları engellemesi, arama kaynağının doğrulanması.

Toplumsal Farkındalık: Vatandaşların bilinçlendirilmesi için medya kampanyaları.

Bankacılık Önlemleri: Şüpheli transferlerde bankaların anında müdahale edebilmesi.

Cezai yaptırımların yanında bu önlemlerin de uygulanması, telefon dolandırıcılığının yaygınlığını azaltabilir.

Uluslararası Boyut ve İnterpol Operasyonları

Telefonla dolandırıcılık suçu, artık yalnızca ulusal sınırlar içinde görülen bir suç olmaktan çıkmış, uluslararası organize suç ağlarının işlediği bir fiil haline gelmiştir. Türkiye’de yaşayan birçok vatandaş, aslında ülke dışında bulunan merkezlerden aranmaktadır. Bu merkezler genellikle Asya, Balkanlar veya Afrika’daki bazı ülkelerde kiralanan ofislerde faaliyet gösterir. İnternet üzerinden sağlanan ucuz sanal hatlar sayesinde, Türkiye’deki vatandaşların cep telefonlarına kolayca ulaşılır.

Dolandırıcılar, Türkçe bilen ve aksansız konuşabilen kişiler aracılığıyla mağdurları arar. Çoğu zaman bu kişiler, daha önce çağrı merkezi deneyimine sahip ya da iletişim konusunda özel eğitim almış kişilerdir. Yani karşınızdaki kişi sıradan bir dolandırıcı değil, bir organizasyonun parçasıdır. Telefonla konuşurken mağduru ikna edebilmek için ses tonlarını ayarlamayı, mağduru panikletmeyi ya da sakinleştirmeyi profesyonel şekilde öğrenmişlerdir.

Interpol raporlarına göre bu suç örgütleri, tek bir günde yüzlerce, hatta binlerce kişiyi arayarak “rastgele av” yöntemini kullanmaktadır. Amaç, aranan kişilerin çok küçük bir kısmının bile tuzağa düşmesini sağlamaktır. Düşünün ki 1000 kişiden sadece 10’u kandırılsa bile, elde edilen gelir yüz binlerce lirayı bulabilmektedir.

Uluslararası iş birliği bu noktada çok kritik hale gelir. Türkiye, Interpol kırmızı bülten prosedürleriyle, bu tür suç örgütü üyelerinin yakalanmasını talep edebilmektedir. Ancak suçluların iadesi süreci her zaman kolay olmaz. Bazı ülkeler, kendi mevzuatları gereği iade taleplerini sınırlı kabul etmektedir. Bu nedenle telefonla dolandırıcılık suçuyla mücadele, yalnızca cezai yaptırımlarla değil, uluslararası diplomasi ve adli yardımlaşma mekanizmalarıyla da bağlantılıdır.

Ayrıca bu suçun kara para aklama boyutu da vardır. Dolandırıcılardan elde edilen paralar, çoğu zaman kripto paralar, sahte şirketler ya da üçüncü kişiler üzerinden aklanır. Bu da hem mali suçlar açısından hem de finansal denetim mekanizmaları bakımından büyük bir sorun yaratır. İnterpol ve Europol, son yıllarda bu tür suçlarla mücadelede “uluslararası finansal takip” yöntemlerini öne çıkarmaktadır.

Sonuç olarak telefonla dolandırıcılık suçu, sadece bir kişinin mağduriyetine yol açan basit bir suç değil, küresel organize suç ağlarının işlediği ve çok yönlü etkileri olan bir fiildir. Bu nedenle devletlerin yalnızca ulusal düzeyde değil, uluslararası düzeyde de iş birliği içinde hareket etmesi kaçınılmazdır.

Vatandaşların Alabileceği Önlemler

Telefonla dolandırıcılık suçunda cezai yaptırımlar önemli olmakla birlikte, asıl caydırıcı olan önleyici tedbirlerdir. Çünkü bu suçun özünde, mağdurun korku, panik veya umut duygularıyla manipüle edilmesi vardır. Eğer vatandaş bu yöntemleri bilir ve bilinçli davranırsa, dolandırıcıların başarılı olma ihtimali neredeyse sıfıra düşer.

Bireysel Önlemler

Kimseye güvenmeyin: Kendini polis, savcı, hâkim, banka çalışanı ya da kamu görevlisi olarak tanıtan bir kişi sizden para veya kişisel bilgi istiyorsa bunun dolandırıcılık olduğunu bilin. Hiçbir resmi kurum telefonda para talep etmez.

Telefonu kapatın: Şüpheli bir arama geldiğinde en güvenli yöntem, hiç tartışmaya girmeden telefonu kapatmaktır. Ardından 112 Acil Çağrı Merkezi veya en yakın polis birimine başvurulmalıdır.

Bilgi paylaşmayın: Banka hesap bilgileri, kimlik numarası, SMS şifreleri ya da kart bilgileri kesinlikle kimseyle paylaşılmamalıdır.

Teknolojik Önlemler

Numara doğrulama sistemleri: Artık birçok cep telefonu uygulaması, arayan numaraların kaynağını kontrol edebiliyor. Bu uygulamaları kullanmak dolandırıcıların işini zorlaştırır.

Operatör hizmetleri: GSM şirketlerinin sunduğu spam çağrı engelleme sistemleri mutlaka etkinleştirilmelidir.

Çift aşamalı doğrulama: Online bankacılık işlemlerinde mümkünse tek kullanımlık şifrelerin yanı sıra ek doğrulama yöntemleri kullanılmalıdır.

Toplumsal Önlemler

Telefonla dolandırıcılıkla mücadele yalnızca bireysel farkındalıkla sınırlı kalmamalıdır. Toplum genelinde farkındalık yaratmak için:

Emniyet Genel Müdürlüğü’nün uyarı spotları, televizyon ve sosyal medya aracılığıyla daha geniş kitlelere ulaştırılmalıdır.

Özellikle yaşlı bireyler için yerel belediyeler ve muhtarlıklar aracılığıyla eğitim programları düzenlenebilir.

Okullarda ve üniversitelerde bilişim suçları hakkında bilinçlendirme seminerleri verilerek genç neslin farkındalığı artırılabilir.

Bankaların ve Kurumların Sorumluluğu

Bankaların da müşterilerini koruma yükümlülüğü vardır. Şüpheli para transferlerinde otomatik alarm sistemlerinin devreye girmesi, bazı işlemlerde ek onay istenmesi mağdurların zararını önleyebilir. Aynı şekilde BTK (Bilgi Teknolojileri Kurumu), sahte numaraların kullanımını engellemek için düzenlemeler yapmaktadır.

Hukuki Danışmanlık

Mağdurların, yaşadıkları olayın ardından bir ceza hukuku avukatı veya dolandırıcılık davası avukatı ile görüşmeleri hak kayıplarını önleyebilir. Avukat aracılığıyla suç duyurusu yapılması, tazminat davalarının açılması ve sürecin takip edilmesi daha sağlıklı olur.

Sıkça Sorulan Sorular (SSS)

Telefonla dolandırıcılık suçunda mağdur şikayetçi olmazsa süreç nasıl ilerler?

Telefonla dolandırıcılık suçu, nitelikli dolandırıcılık kapsamında değerlendirildiğinde kamu düzenini de ilgilendirdiği için yalnızca şikâyete bağlı değildir. Mağdur şikâyetçi olmasa bile savcılık resen soruşturma başlatabilir. Ancak şikâyetin yapılması soruşturmanın etkin yürütülmesini kolaylaştırır. Mağdurun sessiz kalması faillerin yakalanmasını güçleştirse de, banka hareketleri veya başka mağdurların beyanlarıyla süreç devam edebilir.

Dolandırıcıların kullandığı “hesap bloke edildi” ya da “güvenli hesaba aktarım” senaryosu nasıl savunma ile geçersiz kılınır?

Bu tip senaryolar “acil işlem yapılmalı” baskısı kurar. Savunma açısından yapılabilecekler:

Talep edilen işlemin resmi kurum kayıtlarında görülmediğini belgelerle göstermek,

Telefon görüşmesinde tehdit ya da baskı kurulmuşsa bu ifade kayıtlarını delil olarak sunmak,

Banka sistemi üzerinden güvenli işlem talebi gibi bir bildirim olup olmadığına bakmak,

Bu tür senaryoların tek taraflı senaryo olduğu ve failin irade sakatlığı yaratma niyeti taşıdığı savunma ile öne sürülebilir.

Dolandırıcılığa maruz kalan kişinin hesabına hızlı bloke konamazsa ne yapılmalı?

Bloke konamadan para çekilmişse bile yapılabilecekler vardır:

Bankaya yazılı itiraz ve bloke talebi ile başvurmak,

Savcılığa suç duyurusunda bulunup soruşturmanın el koyma kararı almasını istemek,

Hukuki yolla tedbir kararı talep ederek ilgili hesabın bir bölümünün dondurulmasını sağlamak.

Bu adımlar, paranın tamamen kaybolmaması için hızlı hareket etmeyi gerektirir.

Banka ve operatörler ne kadar sorumlu tutulabilir?

Dolandırıcılık bankacılık işlemi aracılığıyla gerçekleşirse, bankanın güvenlik tedbirlerinde kusur aranabilir. Mahkeme ve Yargıtay, bankanın dikkatsizliği ya da sistem açığı tespit edilirse tazminat ve sorumluluk getirilmesine karar verebilir. Operatörler açısından da sahte numaraların kullanımı sistemlerine kayıtlı ise BTK veya hukuk yollarıyla sorumluluk araştırılabilir.

Dolandırıcılık şikâyeti sırasında mağdurun hangi delilleri toplaması gerekir?

Mağdurun mümkün olan tüm belgeleri ve verileri zamanında toplaması kritik öneme sahiptir:

Arayan numaranın HTS kayıtları, çağrı geçmişi

SMS, mesajlaşma kayıtları

Banka dekontları, havale/EFT belgeleri

Görüşme kayıtları, ses kayıtları

Tanık beyanları (örneğin başka bir telefon hattından arama)

Operatör ve banka yazılı talepleri

Ne kadar çok delil teslim edilirse soruşturma ve yargılamada savunma olanağı o kadar güçlü olur.

Suçun işlendiğini geç öğrendiysem, sanık beraat eder mi?

Suçun faili ve fiili geç öğrenilmesi durumunda da soruşturma açılır; ancak zamanaşımı devreye girer. Nitelikli dolandırıcılık suçunun zamanaşımı süresi 15 yıldır. Yine de geç bildirim delillerin elde edilmesini zorlaştırabilir. Savunmada “delillerin toplanamaması”, “failin kaçması” gibi mazeretlerin mahkemece değerlendirilmesi gerekebilir.

Dolandırıcılık suçunda “uzlaşma” mümkün müdür?

Dolandırıcılık suçu, nitelikli hal taşıyorsa uzlaşma mümkün değildir. Basit dolandırıcılıkta uzlaşma şartları olabilir. Telefonla yapılan eylemlerde çoğu durum nitelikli dolandırıcılık kapsamında değerlendirilir, dolayısıyla uzlaşma imkanı sınırlıdır.

Dolandırıcılığa uğramış bir kişi kripto para üzerinden para gönderdiğinde ne yapılır?

Kripto para işlemleri izlenmesi zor işlemler olabilir. Ancak yapılabilecekler:

Kripto borsa platformuna durum bildirimi yaparak hesabın dondurulması talebi

Blockchain izleme (adres, transfer geçmişi) yoluyla ilgili cüzdanların tespiti

Savcılığa suç duyuru ile mali suç birimlerine bildirim

Kripto-para firmalarının kayıtları ve kullanıcı bilgileri istenerek adli yardım talepleri kullanılabilir.

Mağdur, dolandırıcı ile aralarında “ödeme anlaşması / taksitlendirme” yapmışsa bu durumu şikayet hakkı etkiler mi?

Evet, yapılabilecek taksit anlaşması veya ödeme sözleşmesi, mahkemece delil sayılabilir. Ancak dolandırıcılık suçunun unsurları oluşmuşsa bu durum suçun ortadan kalkmasını sağlamaz. Mahkeme, anlaşmayı göz önünde bulundurur ama suçun işlenmiş olması bağımsızdır.

Telefonla dolandırıcılık mağdurları sigorta veya devlet desteğiyle zararlarını karşılayabilir mi?

Türkiye’de telefonla dolandırıcılık suçu mağdurları için özel bir devlet tazmin mekanizması bulunmamaktadır. Ancak bazı bankalar, müşterilerini korumak için özel sigorta paketleri sunabilir. Bunun dışında mağdurların zararlarını telafi edebilmesi için başvurabileceği iki yol vardır:

Ceza yargılaması sırasında tazmin talebi: Fail yakalanır ve yargılanırsa mağdur, maddi zararının giderilmesini talep edebilir.

Ayrı bir hukuk davası: Dolandırılan meblağın iadesi için ayrıca tazminat davası açılabilir.

Sigorta şirketlerinin sunduğu hizmetler sınırlı olsa da, mağdurların en önemli hakkı, dolandırıcıya karşı açacakları tazminat davalarıdır.

Sonuç

Telefonla Dolandırıcılık Suçu, günümüzde en yaygın bilişim ve iletişim yoluyla işlenen suçlardan biri haline gelmiştir. Bu suçun temelinde, insanların korku, panik ya da güven duygularını manipüle eden profesyonel yöntemler yatmaktadır. Özellikle kendisini polis, savcı ya da banka görevlisi olarak tanıtan dolandırıcıların sayısının artması, bireylerin daha dikkatli ve bilinçli olmasını zorunlu kılmaktadır.

Ceza hukuku sistemimiz, telefonla dolandırıcılık suçunu nitelikli dolandırıcılık kapsamında değerlendirerek ağır cezalar öngörmektedir. Ancak cezai yaptırımların yanı sıra, vatandaşların farkındalık kazanması ve basit önlemlerle bu tuzaklardan korunması büyük önem taşır. Yine de mağduriyet yaşanması halinde, sürecin doğru yönetilmesi ve delillerin toplanması için ceza hukuku avukatı desteği almak kritik bir adımdır.

Bahariye Hukuk olarak, ceza hukuku ve ceza davaları alanındaki deneyimimizle, telefonla dolandırıcılık suçu mağdurlarının haklarını en etkin biçimde savunuyoruz. Dolandırıcılığa maruz kalan kişilerin kayıplarını telafi edebilmesi için hem ceza yargılamasında hem de tazminat davalarında hukuki destek sağlıyoruz. Ayrıca haksız yere suç isnadıyla karşılaşan bireylerin de adil bir yargılama sürecinde savunma haklarını titizlikle koruyoruz.

Özellikle İstanbul ve çevresinde hukuki destek arayanlar için, Kadıköy ceza avukatı ve İstanbul dolandırıcılık davası avukatı olarak tecrübemizle yanınızda yer alıyoruz. Bu tür davalarda zamanında ve doğru atılacak adımlar, hem mağdurun haklarını korumakta hem de faillerin adalet önüne çıkarılmasını sağlamaktadır.

Sonuç olarak, Telefonla Dolandırıcılık Suçu yalnızca bireysel bir mağduriyet değil, toplumsal güvenlik meselesidir. Hem cezai yaptırımlar hem de toplumsal bilinçlenme ile bu suçun önüne geçmek mümkündür. Mağduriyet yaşayan herkesin en kısa sürede profesyonel hukuki destek alması, hak kayıplarının önlenmesi adına büyük önem taşır.

📞 Hukuki durumunuzu değerlendirmek ve süreci haklarınızı koruyarak yönetmek için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Hizmetlerimize ve bilgilendirici içeriklerimize ulaşmak için YouTube kanalımızı da ziyaret edebilirsiniz.

📞 Hemen İletişime Geçin

📍 Ofisimiz: Caferağa Mahallesi General Asım Gündüz Caddesi No:102/3 Kadıköy/İSTANBUL
📞 Telefon: 0533 558 68 87
🌐 Web: https://bahariyehukuk.com/
🗺️ Yol tarifi için tıklayın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Retype the CAPTCHA code from the image
Change the CAPTCHA code